12. Ceza Dairesi 2019/13226 E. , 2019/12244 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Tehdit ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından sanık ..."nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-1, 29, 62; 134/2-1, 29/1, 62/1. maddeleri gereğince 2 ay 15 gün ve 10 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi uyarınca sanık hakkındaki hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına, aynı maddenin 8. fıkrası uyarınca sanığın ayrı ayrı 5 yıllık denetim süresine tabi tutulmasına dair Ankara 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.02.2019 tarihli ve 2017/140 esas, 2019/184 sayılı kararına karşı sanık müdafii tarafından yapılan itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına ilişkin Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.04.2019 tarihli ve 2019/532 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, her ne kadar Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesince müştekinin sanığa karşı haksız tahrik teşkil edecek herhangi bir haksız fiil niteliğindeki söz ve eylemi bulunmadığı gerekçesiyle sanık müdafii tarafından yapılan itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, Ankara 5. Asliye Ceza Mahkemesince sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karara sanık müdafince, beraat etmesi gerektiği yönünde itirazda bulunulduğu, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik bir itirazın bulunmadığı, mercii Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilebilmesinin şartlarının olup olmadığı hususu ile birlikte hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında hukuka aykırılık bulunup bulunmadığını esastan da inceleyebileceği; ancak, şartların varlığı halinde sanık lehine olan durumun sanık aleyhine olacak şekilde kaldırılıp, yeniden duruşma yapılarak hükmün açıklanmasına karar verilmesi yönünde karar verilemeyeceği gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığının 30.09.2019 tarihli ve 94660652-105-06-10204-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.10.2019 tarihli ve 2019/97060 sayılı ihbarnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının, CMK’nın 231/12. maddesi gereğince aynı Kanun’un 267 ile 271. maddeleri arasında düzenlenen itiraz kanun yoluna tabi olduğu, istinaf kanun yolunda CMK’nın 283. maddesinde ve temyiz kanun yolunda CMK"nın 307/4. maddesinde düzenlenen aleyhe düzeltme veya bozma yasağına itiraz kanun yolunda yer verilmediği; ancak, kıyas metodunun ceza hukukunun aksine ceza muhakemesi hukukunda kural olarak serbest olması ve ceza muhakemesi hukukunda genişletici yorum yapılabilmesi nedeniyle aleyhe düzeltme veya bozma yasağına ilişkin hükümlerin olağan kanun yollarından olan itiraz kanun yolunda da uygulanması gerektiği gözetilmeden, sanık hakkındaki hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin Ankara 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.02.2019 tarihli ve 2017/140 esas, 2019/184 sayılı kararına yönelik sanığın üzerine atılı tehdit ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından dolayı beraat kararı verilmesi yerine delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkin sadece sanık lehine itiraz kanun yoluna başvurulması üzerine, mercii Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesince, şikayetçinin sanığa karşı haksız tahrik teşkil edecek herhangi bir haksız fiil niteliğindeki söz ve eylemi bulunmadığı gerekçesiyle sanık müdafii tarafından yapılan itirazın sanık aleyhine sonuç doğuracak şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiş olup,
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen ihbarnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.04.2019 tarihli ve 2019/532 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, Üye ..."nun hükmün açıklanmasının geri bırakılması inceleme aşamasında sadece şekil şartları yönünden inceleme yapılabileceği, esas incelemesi yapılamayacağı yönünde karşı oyu ile, 25.12.2019 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ:
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı içerisinde öncelikle açıklanması geri bırakılan mahkûmiyet hükmü bulunmaktadır, diğer karar ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıdır. Ayrıca, CMK"nın 231/11. maddesinde denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması hâlinde, mahkemenin hükmü açıklayacağı kabul edilmiştir. Bu bağlamda mahkemece öncelikle mahkûmiyet hükmü kurulmakta; ancak, bu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmekte olup, mahkûmiyete ilişkin kararın sonucunun etkisiz kılınması amaçlanmaktadır. CMK"nın 231/12. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebileceği düzenlenmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurulduğunda, itiraz konusu sadece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karardır. Bu nedenle itiraz mercii tarafından açıklanması geri bırakılan mahkûmiyet hükmü incelenemez.
CMK"nın 270. maddesi uyarınca itiraz merci tarafından inceleme ve araştırma yapılabilecek olması, mahkûmiyet hükmü kurulurken suçun sübutu ve nitelendirilmesi bakımından kullanılamaz. İnceleme ve araştırma yetkisi sadece hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin olarak CMK"nın 231. maddesinde belirtilen koşulların oluşup oluşmadığının denetlenmesi amacıyla kullanılabilir. Örneğin mağdurun zararın giderilmediği hâlde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini belirterek yapmış olduğu itirazın incelenmesi sırasında mahkemece zararın giderilip giderilmediğine dair araştırma yapılabilecektir.
İtiraz mercii tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararla henüz hukuki sonuç doğurmayan, askıda bulunan mahkûmiyet hükmünü esasen inceleme ve suçun sübutu ve nitelendirmesi bakımından kanaat belirtme hakkı verilir ise kararına itiraz edilen ve direnme hakkı dâhi olmayan yerel mahkemece kesin nitelikte olan merci kararı doğrultusunda hüküm kurulacaktır. Bu durum ise CMK"nın 307/3. maddesine göre, Yargıtay bozma kararına karşı Bölge Adliye Mahkemeleri ve ilk derece mahkemesinin direnme hakkı tanınması karşısında, itiraz kanun yolunun temyiz kanun yoluna karşı ayrıcalıklı bir konumda bulunmasına neden olacaktır.
İtiraz mercii tarafından evrak üzerinde inceleme yapılabildiğinden, itiraza konu karar yönünden yapılacak inceleme de ancak CMK"nın 231. maddesinin objektif koşullarının belirlenmesi ile ilgili sınırlı bir inceleme olmalıdır. Duruşmada kanıtlarla doğrudan temas etme olanağı bulunmayan itiraz merciinin, kanıt değerlendirmesi yaparak, yeni bir hüküm tesis edilmesine karar vermesi, itiraz kurumunun niteliğine aykırı olacaktır. İtiraz mercii tarafından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının koşullarının bulunup bulunmadığına ilişkin bir değerlendirme yapılmadan, bu karara konu olan ve CMK"nın 231. maddesinin 5. fıkrası uyarınca henüz hukuki varlık kazanmamış olan hükmün değerlendirilmesi, CMK"nın 231 ve 267-271. maddelerindeki düzenlemelere aykırıdır. İtiraz mercii tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar, CMK"nın 231. maddenin 6. fıkrasında yer alan suça ve sanığa ilişkin objektif uygulama koşullarının var olup olmadığı ile sınırlı olarak yapılmalıdır.
Açıklanan nedenlerle mercii kararının bu yönde değerlendirilerek, kanun yararına bozma talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, itiraz merciince itiraza konu kararın hem maddi hem de hukuki yönden incelenebileceği; ancak, itirazın sanık aleyhine sonuç doğuracak şekilde kabulüne karar verilemeyeceğine ilişkin gerekçelerle kanun yararına bozma talebinin kabulüne dair çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.