3. Hukuk Dairesi 2015/17647 E. , 2017/1543 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin duruşma pulu ve gider avansı dosyada mevcut olmadığından reddine karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davalı kuruma ait elektrik direklerinin bakımsızlığı nedeniyle çıkan yangında muris ..."nın yangına bağlı ileri derecede vücut harabiyeti nedeniyle vefat ettiğini belirterek, murisin eşi ... için 25.000,00 TL, üç çocuğunun her biri için 25.000,00 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davanın zamanaşımı nedeniyle reddini talep etmiştir.
Mahkemece; zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık murisin ölümü nedeni ile mirasçıları tarafından açılan manevi tazminat davası niteliğindedir.
Dosya kapsamından, dava konusu olay nedeniyle ... Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/171 Esas sayılı dosyasında davalı çalışanları sanıklar hakkında kusur yokluğundan dolayı beraat kararı verildiği, ilgili kararın Yargıtay tarafından onadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere zamanaşımı; alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip, sadece onu eksik bir borç haline dönüştürür ve dolayısıyla alacağın dava edilebilme niteliğini ortadan kaldırır.
Haksız eylemlerden doğan davalarda uygulanacak zamanaşımı olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 60. maddesinde ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre haksız eylemden doğan tazminat davaları BK"nun 60/1 maddesi gereğince 1 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerine tabidir. Borçlar Yasası"nın 60/1. maddesinde öngörülen bir yıllık zamanaşımı süresi; zarara uğrayanın, zararın varlığını ve zarar vereni öğrendiği günden itibaren işlemeye başlar. Aynı Yasa"nın 60/2. maddesi gereğince zarara yol açan eylemin aynı zamanda suç sayılan bir eylemden doğmuş olması durumunda olayda uygulanacak zamanaşımı süresi, o suçun bağlı olduğu (uzamış) ceza zamanaşımı süresidir. Buna göre tazminata konu eylemin aynı zamanda suç teşkil etmesi halinde o suç için öngörülen ceza zamanaşımı süresi hukuk hakimi tarafından uygulanacaktır. (HGK."nun 22/02/2012 tarih ve 2011/4 E.- 2011/640 K; 2012/89 sayılı ve HGK."nun 06/05/2009 tarih 2009/4-152 Esas ve 2009/155 Karar sayılı kararları)
Davalı tüzel kişilik hakkında uzamış ceza zamanaşımının uygulanıp uygulanmayacağı noktasında Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.09.2012 Tarih 2012/4-319 Esas 2012/619 karar sayılı ilamı açıklık getirmektedir. Sözkonusu ilam uyarnca ;"tüzel kişilerin organlarının işledikleri haksız fiil aynı zamanda suç teşkil ediyorsa ceza zamanaşımı süresinin tüzel kişi aleyhine açılan tazminat davasında da uygulanması gerektiği, zira, organların fiilinin tüzel kişileri doğrudan doğruya tazmin yükümlüsü yapacağı, tüzel kişi hakkında daha kısa olan zamanaşımı süresinin, organ hakkında ise, daha uzun olan ceza zamanaşımı süresinin kabul edilmesinin uygulamada hakkaniyete de uygun olmayan sonuçlar doğuracağı belirtilerek tüzel kişi hakkında da ceza zamanaşımı süresinin kabulünün uygun olacağı kabul edilmiştir."
Doktrinde de; bir fiilin, tüzel kişinin organları tarafından işlenmesi, tüzel kişinin hukuki sorumluluğunu gerektiriyorsa, organlara karşı uygulanan ceza davası zamanaşımı süresinin, tüzel kişiye karşı açılacak tazminat davası açısından da uygulaması gerektiğini ileri süren görüşler de bulunmaktadır . (Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 12.baskı, İstanbul 2010, s.800 ve orada dn.25 te yollama yapılan BGE 112 II 189 vd: 111 II 440,112 II 90; Deschenaux/Tercier sh.204 Brehm Art 60 N.98, Or-Schnyder Art 60 N.12; Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop sh.725;Mehmet Erdem, Özel Hukukta Zamanaşımı, sayfa 144 ve burada yollama yapılan BGE.133 III 6; BGE 125 III 339, JDT 1999 I 859; BGE 111 II 429; Werro N.1466; Tappy,s.393 )
Bu konuda aksi yönde görüşler de bulunmaktadır. (Bkz.Eren age sh 800 dn 25 de bahsi geçen, Oser /Schonenborger, Art 60 N 15; Von Büren s.427)
Ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için, sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; ceza davası açılmış olması gerekmediği gibi mahkumiyet kararı verilmiş olması da şart değildir. Bu bağlamda haksız eylem suç niteliği taşıyorsa uzamış ceza zamanaşımının uygulanması gerekir.
Hal böyle iken, mahkemece, dava konusu olay hakkında, yukarıda anılan uzamış ceza zamanaşımı hükümlerinin uygulanması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu, ceza davasında davalı şirket çalışanları hakkında verilen kusur yokluğundan dolayı beraat kararı nazara alınarak somut olayda uzamış ceza zamanaşımı hükümleri uygulanamayacağından ve gerek olay tarihindeki gerek yürürlükteki BK hükümlerindeki haksız fiil zamanaşımı hükmleri uyarınca zamanaşımının gerçekleştiğinden bahisle davanın reddi yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya uygun görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.