10. Ceza Dairesi 2016/3318 E. , 2017/2515 K.
"İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı"nın, 14.10.2016 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki kamu davasının düşmesine ilişkin İstanbul Anadolu 73. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 18/12/2015 tarihli ve 2010/2 esas, 2011/2 sayılı ek kararının kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 27/10/2016 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanığın TCK"nın 191/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 6.000 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 191/6. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına dair Ümraniye 1. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 15/07/2011 tarihli ve 2010/3160 esas, 2011/1325 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip infazına başlandığı,
2- Hükümlünün, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerini yerine getirdiğinin mahkemesine bildirilmesi üzerine, İstanbul Anadolu 73. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 18/12/2015 tarihli ve 2010/2 esas, 2011/2 sayılı ek kararı ile, hükümden sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK"nın 191. maddesinin 7. fıkrasında yer alan “Şüpheli erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.” şeklindeki düzenlemenin sanık lehine uygulanması suretiyle CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca «kamu davasının düşmesine» karar verildiği ve kararın yasa yoluna başvurulmadan kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "6545 sayılı Kanunla yeniden düzenlenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191. maddesi ile kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma eyleminin suç olmaktan çıkarılmadığı, tam tersine 1. fıkraya göre, 1 yıldan 2 yıla kadar hapis olan müeyyidenin, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası olarak artırıldığı, ancak anılan maddenin 2 ve devamı maddelerinde soruşturma aşamasında olan dosyalar için kamu davasının açılmasının ertelenmesi müessesesinin getirildiği, aynı maddenin 5. fıkrasına göre de aynı suçun erteleme süresi içerisinde yeniden işlenmesi halinde ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapılamayacağının hüküm altına alındığı, anılan maddenin 9. fıkrasında ise, “Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır.” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiş olunduğu nazara alındığında,
Somut olayda sanık hakkında adli para cezasına hükmolunduğu, deneme süresi içerisinde uyuşturucu madde kullanmasından dolayı açılmış ayrı bir dava olmadığı, bu durumda eylemin suç olmaktan çıkarılmasından bahsedilemeyeceği, ayrıca 6545 sayılı kanun ile 5320 sayılı kanuna eklenen geçici 7. Maddede kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle yürütülen kovuşturmalarda nasıl bir yol izleneceğinin belirtildiği, kesinleşmiş mahkumiyetlere ilişkin herhangi bir düzenlemenin bulunmadığı, infaz aşamasında verilen uyarlama kararlarında kazanılmış hak olmayacağı kuralı da göz önüne alındığında, hakkında verilen mahkumiyet hükmü kesinleşerek infaz aşamasında olan sanık hakkında düşme kararı verilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir." denilerek, İstanbul Anadolu 73. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 18/12/2015 tarihli ve 2010/2 esas, 2011/2 sayılı ek kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
İstanbul Anadolu 73. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 18/12/2015 tarihli kararında sanık hakkındaki kamu davasının düşürülmesine gerekçe gösterilen 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK"nın 191. maddesinin 7. fıkrasında yer alan “Şüpheli erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.” şeklindeki düzenleme, soruşturma aşamasında aynı maddenin 2. fıkrasına göre verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin bir düzenleme olup, somut olayda uygulama imkanı bulunmamaktadır. Bununla birlikte, esasen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranan hükümlünün, 15/07/2011 tarihli hüküm tarihinde yürürlükte olan 5560 sayılı TCK"nın 191. maddesinin 7. fıkrası gereğince, mahkûm olduğu cezanın infaz edilmiş sayılmasına karar verilmesi gerekmekte olup, sonuç olarak davanın düşmesine karar verilmesi yasaya aykırı ise de, mahkûmiyet hükmünden sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla yeniden düzenlenen TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrası ve 5320 sayılı Kanun"a eklenen ek 7. maddenin 2. fıkrası sanık lehine hükümler içermekte olup, mahkemece 6545 sayılı Kanun yürürlüğe girdikten sonra 18/12/2015 tarihli kararla yapılan değerlendirme esnasında öncelikle sanığın kanun yararına bozma talebine konu olan suçu, aynı nitelikte başka bir suç nedeniyle daha önce verilmiş bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
a) Sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç nedeniyle daha önce tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, karardan önce 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesi ve aynı Kanun"un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına",
b) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine”
Karar verilmesi gerektiğinden, kanun yararına bozma talebi bu değişik gerekçe ile yerindedir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlerle, kanun yararına bozma talebi yerinde görüldüğünden; kamu davasının düşmesine ilişkin İstanbul Anadolu 73. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 18/12/2015 tarihli ve 2010/2 esas, 2011/2 sayılı ek kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı"na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine, 08.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.