Taraflar arasındaki “hizmet tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 1.İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 06.06.2007 gün ve 2004/475 E.-2007/420 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 02.06.2009 gün ve 2008/6530 E.-2009/10053 K.sayılı ilamı ile;
(“...Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Yasanın 79/10.maddesidir. Anılan Yasanın 6.maddesinde ifade edildiği üzere "sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve feragat edilemez." Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi karşısında, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğunun gözetilmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re"sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Hizmet tespitine ilişkin davaların, yukarıda sıralanan niteliklerine uygun bir inceleme yapılabilmesi, öncelikle sigortalının dava konusu döneme ilişkin olarak, Kurumdaki sigortalı özlük dosyası ile varsa işyeri çalışma belgelerinin dosya içeriğine katılmasını gerekli kılmaktadır. Mahkemece, salt sigortalı hizmet cetveliyle yetinilip, sigortalının anılan dönemde davalı işveren veya başka işverenlere ait işyerlerine giriş ve çıkışı nedeniyle düzenlenmiş bildirge veya belgelerin varlığı araştırılmamıştır. Hizmet cetvelinde ise, davalı işverene ait 504015 sicil numaralı işyerine 27.03.2002 tarihinde giriş, 30.05.2002 tarihinde ise çıkışıyla, 2002/1. dönemde 35, ikinci dönemde ise 30 günlük çalışması görünmektedir.
Davacı tarafından isimleri bildirilerek, beyanları hükme dayanak yapılan iki tanıktan, Murat Doker, 2001 yılı 1. ve 2.döneminde çalıştıktan sonra 30.08.2001 tarihinde işten çıkmış, tekrar işe girerek çalışması ise, 27.03.2002-30.05.2002 tarihleri arasında gerçekleşmiş; davalının lokanta işyerinde çalıştığını, davacının çalıştığı kahvehaneye bazen yemek götürdüğünü belirtmiştir. Diğer tanık ise, davacının 2002-2003 yıllarında çalıştığını, bilgisine dayanak göstermeksizin beyan etmiştir.
Davacıya ait sigortalı ve işyeri özlük dosyalarında, dava konusu döneme ilişkin olarak yer alan tüm belgelerin dosyaya katılmasından sonra; öncelikle işyerinden verilmiş sigortalının imzasını içeren işe giriş bildirgesinin varlığı halinde, imzalı belgede belirtilen tarihten önce işe giriş iddiasının eşdeğer belgelerle kanıtlanması gereği üzerinde durularak; dinlenen bordro tanığının çalışma döneminin tümü yönünden beyanda bulunabilecek çalışma süresine sahip olmadığı, diğer tanık beyanının dayanaktan yoksun ve belirsiz içeriğe sahip olduğu; davalıya ait işyerinden 2002/2.dönem sonrasında bildirim yapılmadığı yönleri gözetilerek; re"sen yapılacak araştırma sonucunda komşu işyeri işveren veya çalışanlarından çalışma döneminin tümü konusunda beyanda bulunabilecek kişilerin belirlenip tanıklıklarına başvurulması ve beyan dayanaklarının denetlenmesi; davacının çalıştığı işyeri ve yaptığı iş itibariyle belge veya kayıt bulunması gereken kuruluşlardan araştırma yapılması; işverenin sigortalı bildirimi yapmadığı dönemdeki işyeri kapasitesinin araştırılıp sigortalı bildirimi yapılan dönemle karşılaştırılması ve elde edilecek kanıtlar ışığında yapılacak değerlendirmeyle, davacının çalışma süresi yönünden şüpheden uzak bir hüküm kurulması gereği gözetilmeksizin; eksik inceleme ve yetersiz tanık anlatımlarıyla sonuca varılmış olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...”)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalılar vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K."nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 28.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.