3. Hukuk Dairesi 2016/5394 E. , 2017/1488 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma ilamı üzerine mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili dilekçesinde; müvekkili ...’a ait aboneliğin bulunduğu işyerinin diğer müvekkili Necati Türeli tarafından işletildiğini, davalı dağıtım şirketinin 24.03.2004 tarihinde elektrik enerjisi hırsızlığı suçu işlediğinden bahisle müvekkili ... hakkında tutanak tutarak adli makamlara şikâyette bulunduğunu, ayrıca davalı şirketin müvekkillerden kaçak olarak kullanıldığı ileri sürülen elektrik tüketimi nedeniyle 24.000 TL civarında bir ödeme talep ettiğini, müvekkillerinin işyerinin elektriğinin kesilmemesi için davalı şirketçe talep edilen bu miktarı ödemek zorunda kaldıklarını, ancak adli makamlarca yapılan tahkikat sonucunda müvekkili Necati hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiğini, bu nedenle müvekkillerinden haksız olarak tahsil edilen tutarın davalı şirketin sebepsiz zenginleşmesine yol açtığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydı ile şimdilik 7.000 TL nin ödeme tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsilini talep etmiş, 01.10.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini yükselterek 17.770 TL alacak ve 26.596 TL işlemiş faizin tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketçe yapılan tespit ve tahakkukların hukuka ve EPDK mevzuatına uygun olduğunu savunarak; davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, "gerek görüşüne başvurulan uzman bilirkişi heyetinin raporu ve gerekse de ceza dosyasında alınan bilirkişi raporu ile kaçak elektrik kullanımı olmadığının belirlendiği, zira sayacın kulak mühürleri ile oynanması halinin, sayacın doğru kayıt yapmasını engellemesi durumuna neden olup olmadığının tespiti için laboratuarca gerekli muayenelerin yapılmasının gerektiği, davaya konu olayda böyle bir muayenenin olmadığı, ceza mahkemesinde de aynı nedenlerle davacı ... hakkında beraat kararı verildiği" gerekçe gösterilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Anılan karar, Dairemizin, 07.10.2013 tarihli 2013/9129 Esas–2013/13926 K.sayılı ilamı ile; "...Tüm bu açıklama ve tespitler karşısında; Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13. maddesinde düzenlenmiş olan sayaca müdahale edilerek mevzuata aykırı şekilde elektrik enerjisi tüketilmesi eyleminin sübut bulduğu ortadadır.
Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözardı edilerek, kesin delil teşkil etmeyen ceza mahkemesi kararı ve yetersiz bilirkişi raporuna göre eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
Buna göre mahkemece yapılacak iş; yeniden oluşturulacak uzman bilirkişi kurulundan davalı şirketin davacılardan talep (ve tahsil) ettiği kaçak elektrik bedelinin, Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve bu yönetmelik gereğince yayımlanan usul ve esaslarda açıklanan yönteme göre belirlenip belirlenmediği hususunda rapor aldırılmak suretiyle ulaşılacak sonuç çerçevesinde bir karar vermek olmalıdır. ...." gerekçesi ile bozulmuş,
Mahkemece;bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ;Davanın ıslah edilmiş haliyle kısmen kabulüne karar verilmiş; sözkonusu karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-)Dava, kaçak elektrik kullanımı nedeniyle tahakkuk ettirilen tüketim bedelinin, dayanağı kaçak elektrik tutanağının gerçeği yansıtmadığı iddiası ile istirdadı istemine ilişkindir.
Somut olayda hükme esas alınan ... 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2008/258 E.- 2009/331 K.sayılı ilamına bakıldığında; elektrik hırsızlığı suçundan yapılan yargılama sonucunda sanık (davacı ...) hakkında “Sanık adına düzenlenen tutanak dışında sanığın savunmasının aksine kaçak elektrik kullanıldığını gösteren delil elde edilemediği” gerekçesi ile beraatine karar verildiği görülmektedir.
HGK"nun 22.06.2011 tarih 2011/3-409-435 sayılı Kararında işaret edildiği üzere; ""Ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi, eş deyişle, ceza mahkemesinin hangi kararlarının hukuk mahkemelerini bağlayacağı, hukukumuzda Borçlar Kanununun 53.maddesinde düzenlenmiş olup, kural olarak; hukuk hakimi ceza mahkemesi kararları karşısında bağımsız kılınmıştır.
Bu bağımsızlık ilkesi, ceza kurallarının kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımı olması, aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının ise, kişi ilişkilerinin medeni hukuk alanında düzenlenmesi, özellikle tazmin koşullarını öngörmesi esasına dayanmaktadır.
Bir eylemin hukuka aykırılığının tespiti, her zaman bir suçun unsurlarını da taşıdığı anlamına gelmemektedir. Diğer taraftan, suçun unsurlarının varlığının tespiti halinde ise durum farklı olup, bu halde her zaman hukuka aykırılığın varlığı kabul edilmektedir.
Nitekim, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun “Ceza Hukuku ile Medeni Hukuk Arasında Münasebet” başlıklı 53.maddesinde (6098 sayılı TBK"nun 74.maddesinde): “Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat karariyle de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” hükmü yer almaktadır.
Bu açık hüküm karşısında ceza mahkemesince verilen, beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde ceza mahkemesi tarafından verilen bu beraat kararının, hukuk mahkemesinde bağlayıcı olmadığı, eş söyleyişle kesin delil teşkil etmediği açıktır.
Öte yandan, Kaçak elektrik tutanağı tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13.maddesinde; “Gerçek veya tüzelkişilerin; dağıtım sistemine veya sayaçlara veya ölçü sistemine ya da tesisata müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketimi” kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak tanımlanmıştır.
Davaya konu 806267 nolu sayaç hakkında İstanbul Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü Ölçüler ve Ayarlar Şube Müdürlüğü tarafından “mühürleri ile oynanmış” olduğu yönünde 06.04.2004 tarihli rapor hazırlandığı, yine Elektrosan Elektrik Makine Sanayi AŞ tarafından “sayacın kapak camının film şeridi girecek şekilde aralandığı” yönünde 06.04.2004 tarihli raporun düzenlendiği görülmektedir.
Önceki bozma ilamındada izah kılındığı üzere ; Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13. maddesinde düzenlenmiş olan sayaca müdahale edilerek mevzuata aykırı şekilde elektrik enerjisi tüketilmesi eyleminin sübut bulduğu ortadadır.
Mahkemece, bozma kararına uyulmuş; ancak, gerekleri tam olarak yerine getirilmeden bozma kapsamına aykırı davacıların kaçak elektrik kullanmak amacıyla sayaca müdahale ettiklerine dair somut bir kanıtın bulunmadığını , davacıların karşılıksız yararlanma kastı olmaksızın ölçümlü elektrik tüketimi yaptığı , bu itibarla davacıların kaçak tahakkuku nedeniyle ödedikleri 22.972,78 TL yi davalı şirketten iade edebileceklerini bildirir bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm verilmiştir.
Mahkemece hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bozma kararında gösterilen yol izlenmemiş, kaçak tüketim ve ek tahakkuka yönelik tutanak tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 622 sayılı Epdk Kararı uyarınca bir hesaplama yapılmamıştır; Diğer bir anlatım ile anılan bilirkişi raporu bozma kapsamına uygun hükme dayanak alınacak nitelikte bir rapor değildir.
Mahkemece yapılacak iş; uyulan bozma kararında belirtilen ilkelere göre, davalı şirketin davacılardan talep (ve tahsil) ettiği kaçak elektrik bedelinin, Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve bu yönetmelik gereğince yayımlanan usul ve esaslarda açıklanan yönteme göre belirlenip belirlenmediği hususunda rapor aldırılmak suretiyle ulaşılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz ve bozma kapsamına aykırı bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenler ile sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenler ile hükmün HUMK 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK"nun 440 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.