23. Hukuk Dairesi 2015/6781 E. , 2015/6671 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İzmir(Kapatılan) 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 10/06/2014
NUMARASI : 2013/367-2014/174
Taraflar arasındaki menfi tespit ve üye olmadığının tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatif üyesi iken ferdileşme işlemi ile edindiği taşınmazını dava dışı A....sattığını, satışın ardından davalı kooperatife istifa bildiriminde bulunduğunu ancak davalı tarafça bunun gereği yapılmayarak maddi taleplerde bulunulmaya devam edildiğini ileri sürerek, davacının davalı kooperatifin üyesi olmadığının ve 100,00 TL borcu bulunmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının ferdileşme sonucu 14 no"lu bağımsız bölümü tapuda edindiğini, taşınmazını devretmiş olsa bile üyeliğin ve yükümlülüklerinin devam ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının ortaklıktan ayrılsa bile Kooperatifler Kanunu hükümleri doğrultusunda tasfiye giderlerini ödemekle sorumlu olduğu, davacıdan ödenmesi istenilen giderin tasfiyeye ilişkin olduğu, noterlik aracılığıyla tebliğ ettirdiği istifa iradesinin hukuki sonucunu doğurduğu ve bu durumun tespitinin istenmesinde hukuki bir yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Tasfiye sürecine girmiş bir kooperatifin üyeliğinden istifa eden ortak, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 81/2. ve anasözleşmenin 85/son madde hükümleri uyarınca, konutunu istifa nedeniyle geri verme yükümlülüğünde değil ise de, daha sonra oluşabilecek tasfiye masraflarından sorumlu olduğu gibi, esasen istifadan önce doğan tasfiye giderlerinden de zaten sorumludur.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin menfi tespit istemine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davacının, davalı kooperatife üye olmadığının tespiti istemine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 13. maddesinde ortağın anasözleşmeye uygun olarak istifa etmesine rağmen kooperatifin istifayı kabulden kaçınması halinde ortağın çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirmesi halinde çıkmanın gerçekleşeceği düzenlenmiştir. Ortağın istifa bildirimi yenilik doğurucu nitelikte olup, kooperatife ulaştığı anda sonuç doğurur. Yukarıda anılan 13. maddenin yazılış biçimi ortağın istifasının kooperatifçe kabulünü gerekli kıldığı izlenimi yaratmakla beraber noter aracılığı ile yapılan bildirime özel önem verilmek suretiyle, noter aracılığı ile yapılan bildirimin kabulünün gerekli bulunmadığı vurgulanmıştır. Bu durumda ortağın yenilik doğurucu nitelikteki istifa iradesini ilk olarak noter vasıtasıyla kooperatife tebliğ etmesi ortaklıktan çıkmanın gerçekleşmesi için yeterlidir.
Mahkemece, bu ilkeye uygun olarak istifanın noter aracılığıyla tebliği ile hukuki sonuç doğuracağı tespit edilmiş ise de somut olayda, davalı kooperatifçe dava öncesi keşide edilen ihtarnamelerde istifanın geçerli olmadığının bildirildiği, davacının genel kurullara davet edildiği, dolayısıyla davalı kooperatifçe istifa hususunda muaraza yaratıldığı anlaşıldığından davacının üye olmadığının tespitini istemekte hukuki yararı bulunmaktadır. Bu durumda mahkemece, davacının, üye olmadığının tespiti isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, dava tarihinden önce yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde bu istemin reddi doğru olmamıştır.
Öte yandan, dava tarihinden önce tasfiye haline girdiği anlaşılan kooperatifin unvanına 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 98. madde hükmü yollamasıyla tasfiyenin başladığı tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın 439/son, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nın 533/son maddesi ile anasözleşmenin 87/2. bent hükmü uyarınca eklenmesi gereken "Tasfiye Halinde" ibaresinin, gerekçeli karar başlığında eklenmemesi, HMK"nın 297/1-b maddesi hükmüne uygun düşmemiştir.
3-Kabule göre, mahkemece hükmün gerekçesinde davacının üye olmadığının tespitini istemede hukuki yararının bulunmadığı açıklandığına göre, bu istem yönünden HMK"nın 114/1-h ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, esastan reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin menfi tespit istemine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer isteme yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.10.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.