13. Hukuk Dairesi 2013/18039 E. , 2014/1307 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalıya damla sulama borusu satıp teslim ettiğini, davalının borcunu iyi tarım uygulaması kapsamında ... Bankası kredisi ile ödemesi gerekirken, bankaya kredi başvurusunda bulunmadığını ve parasını alamadığını, ödenmeyen 23.429,80 TL. asıl alacağın tahsili için yapılan icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini istemiştir.
Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, icra inkar tazminatı isteminin reddine, reddedilen miktar üzerinden davalı lehine vekalet ücretine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- İİK.nın 67.maddesinin 2.fıkrası hükmünce icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu 2013/18039-2014/1307
olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra-inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3- Yukarıdaki 2 numaralı bentle açıklanan gerekçe ile davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile hüküm bozulmuştur. Mahkemece reddedilen icra inkar tazminatı üzerinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi de bozmayı gerektirir.
Ne var ki, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması usulün 438/7.maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca mahkeme kararının hüküm bölümünde yer alan “yargılamada dosyadaki inceleme ile davacı alacağı bulunduğundan davacının inkar tazminatı talebinin reddine” sözlerinin karardan çıkartılarak yerine aynen “koşulları oluştuğundan 23.429,80 TL asıl alacak miktarının %40"ı oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” söz ve rakamlarının yazılmasına, (3) numaralı bent uyarınca mahkeme kararının hüküm bölününde yer alan “davacının inkar tazminat talebinin reddi nedeniyle reddedilen kısım miktarı dikkate alınarak A.A.Ü.T 12/2 maddesi gereğince 440,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” söz ve rakamlarının çıkarılmasına hükmün bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 400,00 TL. kalan harcın temyiz edene iadesine, 20.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.