Ceza Genel Kurulu 2013/421 E. , 2016/440 K.
"İçtihat Metni"Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Eceabat (Kapatılan) Asliye Ceza Mahkemesince 19.01.2010 gün ve 74-4 sayı ile sanık ..."ın mala zarar verme suçundan 5237 sayılı TCK’nun 151/2 delaletiyle 151/1, 58/6 ve 53. maddeleri uyarınca 4 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, hapis cezasının mükerirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve suçta kullanılan av tüfeğinin aynı Kanunun 54/1. maddesi uyarınca ruhsat sahibine iadesine hükmolunmuş, Cumhuriyet savcısı tarafından sadece av tüfeğinin ruhsat sahibine iadesine ilişkin hükmün temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 29.05.2012 gün ve 5095-6948 sayı ile; av tüfeğinin bilinen değeri karşısında hükmün kesin olması nedeniyle Cumhuriyet savcısının temyiz isteğinin CMUK"nın 317. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 29.08.2012 gün ve 60605 sayı ile;
“ Suç tarihinde sanığın adli emanetin 2009/33 sırasına kayıtlı av tüfeğiyle katılana ait köpeği öldürdüğü, sanığın suçta kullandığı av tüfeğinin sahiplik belgesinin sanığın kardeşi olan ...."a ait olmasına rağmen, sanığın tüfeğin kendisine ait olduğunu ve kendisinin kullanımında olduğunu aşamalarda açıkça ikrar ettiği, yerel mahkeme tarafından söz konusu tüfeğin sanığa ait olmadığı gerekçesine dayanılarak silahın ilgilisine iadesine karar verildiği, TCK"nun 54/1 maddesinde "İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur." şeklindeki düzenleme karşısında yerel mahkeme kararının hatalı olduğu, söz konusu silahın bizzat suçta kullanılması nedeniyle silahın bilinen değerinin temyiz incelenmesi yapılıp yapılmaması bakımından bir engel teşkil edemeyeceği değerlendirildiğinden, Özel Dairenin temyiz isteğinin reddi kararının kaldırılması ve Cumhuriyet savcısının, hükmün suç eşyasının iadesine ilişkin kısmına yönelik temyiz isteminin esastan incelenerek bu konuda bir karar verilmesi gerektiği..." görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK"nun 308/1. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince, 26.03.2013 gün ve 8305-4788 sayı ile itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; Cumhuriyet savcısının, suçta kullanılan av tüfeğinin müsaderesi yerine eksik araştırma ile ruhsat sahibine iade edilmesinin hukuka aykırı olduğuna yönelik temyiz talebinin, Özel Dairece tüfeğin bilinen değeri karşısında, hükmün kesin olması gerekçesiyle reddine karar verilmesinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Sanık hakkında av tüfeğiyle ateş ederek, katılana ait köpeği öldürdüğü iddiası ile kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonunda; sanığın 5237 sayılı TCK"nun 151/1-2, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kullanılan av tüfeğinin, suçta kullanılmasına sahibinin rızasının bulunduğunun sabit olmadığı gerekçesiyle, tüfeğin sahibine iadesine karar verildiği,
Cumhuriyet savcısının, "...Göz rahatsızlığı nedeni ile av tüfeği sahiplik belgesi alamayan sanığın, kanuna karşı hile kullanarak kardeşi .... adına Sarsılmaz marka 114410 seri numaralı av tüfeği için, 19.01.2001 tarihli av tüfeği sahiplik belgesini çıkarttığı, bu şekilde yargılamaya konu suçta kullanılan av tüfeğini suç tarihine kadar, yaklaşık on yıl süre ile bulundurduğu, bizzat sanık tarafından ifade edilmiş olmasına rağmen av tüfeğinin müsaderesi yerine iadesine karar verilmesi,
Mevcut sanık savunmasına rağmen iade yoluna gidilecekse de tüfeğin fiili sahipliği hususunun sanığın kardeşi ...."dan sorulduktan sonra müsadere veya iade konusunda bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile hüküm kurulmasının" usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle tüfeğin sahibine iadesine ilişkin hükme yönelik temyiz talebinde bulunduğu,
Dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince, av tüfeğinin bilinen değeri karşısında hükmün kesin olması nedeniyle Cumhuriyet savcısının temyiz isteğinin CMUK"nun 317. maddesi uyarınca reddine karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Müsadere, 5237 sayılı TCK"nun "Genel Hükümler" başlıklı birinci kitabının, "Yaptırımlar" başlıklı üçüncü kısmının, "Güvenlik Tedbirleri" başlıklı ikinci bölümünün "Eşya Müsaderesi" başlıklı 54 ve "Kazanç müsaderesi" başlıklı 55. maddelerinde düzenlenmiş olup, uyuşmazlığın konusunu oluşturan "Eşya Müsaderesi" başlıklı 54. maddesi;
"(1) İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlâk açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir.
(2) Birinci fıkra kapsamına giren eşyanın, ortadan kaldırılması, elden çıkarılması, tüketilmesi veya müsaderesinin başka bir surette imkânsız kılınması hâlinde; bu eşyanın değeri kadar para tutarının müsaderesine karar verilir.
(3) Suçta kullanılan eşyanın müsadere edilmesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağı ve bu nedenle hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığında, müsaderesine hükmedilmeyebilir.
(4) Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşya, müsadere edilir.
(5) Bir şeyin sadece bazı kısımlarının müsaderesi gerektiğinde, tümüne zarar verilmeksizin bu kısmı ayırmak olanaklı ise, sadece bu kısmın müsaderesine karar verilir.
(6) Birden fazla kişinin paydaş olduğu eşya ile ilgili olarak, sadece suça iştirak eden kişinin payının müsaderesine hükmolunur" şeklindedir.
Müsadere, bir şeyin mülkiyetinin devlete geçmesi sonucunu doğurmakta olup, 5237 sayılı TCK"nda müsadere bir güvenlik tedbiri olarak kabul edilmiştir. Anılan kanunun 54. maddesinin birinci fıkrasına göre, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşya, iyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak şartıyla müsadere edilir. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanmış olan eşya ise, suçun icra hareketlerine henüz başlanmamış ise, sadece bu nedenle müsadere edilemeyecek, ancak niteliği itibarıyla kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli olması durumunda eşyanın müsaderesine hükmedilecektir.
Kural olarak müsadereye hükmedilmesi için kasıtlı bir suçun işlenmesi zorunlu olmakla birlikte, bu suçtan dolayı bir kimsenin mutlaka cezaya mahkûm edilmesi gerekmemektedir. Örneğin suçun işlenmesinde kullanılan eşyanın, bunu kullanan fail akıl hastası olması nedeniyle cezalandırılamasa dahi müsaderesine hükmedilebilecektir.
Üçüncü fıkrada, müsaderede orantılılık kuralı kabul edilmiş olup, buna göre, suçta kullanılan eşyanın müsadere edilmesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağının ve bu nedenle hakkaniyete aykırı olacağının anlaşıldığı durumlarda, eşyanın müsaderesine hükmedilmeyebilecektir.
Maddenin dördüncü fıkrasına göre, üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşyanın, eylem suç oluşturmasa dahi her hâlde müsaderesine hükmolunacaktır.
Ceza Genel Kurulunun 15.11.2011 gün ve 213-227 ile 09.03.2010 gün ve 237-51 sayılı kararlarında belirtildiği üzere; 04.06.1936 gün ve 12-14 sayılı İçtihadı Birleştirme kararında, zoralım kararlarının temyiz edilebilme sınırlarının saptanmasında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun esas alınması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Hukuk Usulü Muhakemesi Kanununun 427. maddesinde, 21.07.2004 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanunun 2-c maddesi ile yapılan değişiklikle “40 milyon” Lira olan kesinlik sınırı “1 milyar” Liraya çıkarılmış, Ek-4. maddesinde ise müteakip yıllar için kesinlik sınırının 213 sayılı Vergi Usul Yasasının mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle belirleneceği hüküm altına alınmıştır. Karar tarihinin 19.01.2010 olduğu somut olayda temyiz edilebilirlik sınırı 1.430 Liradır.
26.09.2004 gün ve 5236 sayılı Kanunun 16. maddesiyle değişik HUMK’nun 428. maddesindeki kesinlik sınırı ise ancak Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlamasından sonra uygulanabileceğinden, karar tarihi itibarı ile somut olayda uygulama yeri bulunmamaktadır.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Yerel Mahkeme tarafından ruhsat sahibine iadesine karar verilen ve olay tarihinde yaklaşık 10 yıllık olan av tüfeğinin bilinen değerinin, karar tarihinde yürürlükte bulunan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427. maddesindeki kesinlik sınırı olan 1.430 Liranın altında kaldığı anlaşıldığından, Cumhuriyet savcısının yalnızca av tüfeğinin müsaderesi gerektiğine ilişkin temyiz talebinin Özel Dairece, iadesine karar verilen eşyanın bilinen değerinden dolayı kararın kesin olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.11.2016 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.