23. Hukuk Dairesi 2014/9196 E. , 2015/6667 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 17/06/2014
NUMARASI : 2013/449-2014/363
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı O.. Ş.. vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı firmalar ile müvekkili şirket arasında çeşitli dönemlerde temizlik, yemek, servis ve dağıtım işlerine ilişkin sözleşmeler imzalandığını, davalı ... Oto Ltd. Şti"nin unvan değişikliğine giderek On Oto Ltd. Şti. olduğunu, davalı şirketlerin çalışanlarından dava dışı S....bu işlerde çalıştırıldığını, adı geçen çalışanın iş akdinin feshini takiben işçilik alacaklarının tahsili istemi ile müvekkili aleyhine dava açtığını, mahkemece verilen kararın Ankara 2. İcra Müdürlüğü"nün 2008/9115 E. sayılı dosyası ile takibe konulması ile 21.07.2009 tarihinde toplam 5.148,00 TL"nin müvekkili tarafından ödendiğini, davalı firmalar ile imzalanan sözleşme gereği mevzuattan kaynaklı tüm işçilik alacaklarından asıl işveren sıfatı ile sorumlu olduklarını ileri sürerek, ödenen tutarların ödeme tarihinden itibaren işeyecek avans faizi ile birlikte, sorumlu oldukları dönemler itibariyle davalılardan rücuen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı On İlaçlama ... Ltd. Şti. vekili, cevap dilekçesinde davacı Türk Telekom A.Ş. ile müvekkili şirket arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmadığını, işçilerin emir ve talimatlarını davacı şirketten aldığını, bu sebeple müvekkili şirketin dava konusu alacaklardan sorumluluğunun bulunmadığını, işverenlerin değişmesine rağmen işçilerin değişmeyerek hizmetlerine devam ettiğini, bilirkişi raporuna 28.05.2014 tarihli itiraz dilekçesinde ise davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı B....... A.Ş. vekili, davanın zamanaşımı ve esas yönünden reddini istemiştir.
Diğer davalılar, davaya yanıt vermemişlerdir.
Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; her bir davalının dava dışı işçiyi çalıştırdıkları süreler nazara alınarak, davacı şirket tarafından ödenen toplam tutardan önceki dönem işverenlerin toplam borcu düşülmek suretiyle davalı On İlaçlama ... Ltd. Şti"nin müstakil sorumluluğunun 439,51 TL, davalı A...Ltd. Şti."nin sorumluluğunun 1.020,65 TL, davalı Belpa Ltd. Şti."nin sorumluluğunun 719,81 TL ve On İlaçlama Ltd. Şti. – Ç.... Ltd. Şti. adi ortaklığının müşterek ve müteselsil sorumluluğunun 2.968,03 TL olduğu, uyuşmazlığın sözleşmeden kaynaklanması nedeniyle TBK"nın 146. madddesinde yazılı 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile tespit edilen tutarların 22.07.2009 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı O.. Ş.. vekili temyiz etmiştir.
1-Davalı On İlaçlama ... Ltd. Şti. vekilinin hükmün A bendine yönelik temyiz istemi yönünden;
5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK"nın 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanun"un 19. maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2014 yılı için 1.890,00 TL’dir.
Dava dilekçesinde, 5.148,00 TL"nin tahsili istenilmiş, mahkemece, hükmün A bendinde 439,51 TL"nin anılan davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davalı aleyhine kabul edilen kısım, yukarıda anılan madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığı cihetle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas, 1990/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, anılan davalı vekilinin hükmün A bendine yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin hükmün D bendine yönelik temyiz itirazları yönünden;
a)Davalılar ....Hiz. İnş. Elk. Gıda Ür. Bilg. Tem. Hiz. San. Tic. Ltd. Şti. ile Çağ. Müş. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti."nin biraraya gelip kurdukları ortak girişimin hukuki niteliği, dava tarihinde yürürlükte olan TBK’nın 620. vd. madde hükümlerinde düzenlenen adi ortaklık olup, adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığı gibi, dava ve taraf ehliyeti de yoktur. Türk Borçlar Kanunu’nun 630. ( BK 530) maddesinde düzenlendiği üzere, adi ortaklık sözleşmesinde bir hüküm mevcut olmadıkça, adi ortaklığı idare eden ortak ile diğer ortaklar arasındaki ilişkiler, vekâlet hükümlerine tâbidir. Özel bir yetkiyi haiz olmadıkça vekilin, önemli işlemlerden olan davayı açamayacağı TBK’nın 504. (BK 388.) maddesi hükmü gereğidir. Adi ortaklık, iştirak halinde mülkiyet kurallarına tâbi olduğu için, davaların, Türk Medeni Kanunu’nun 702. ve TBK’nın 638. ( BK 534.) maddeleri gereğince bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerekir. Adi ortaklığın davacı olduğu hallerde adi ortaklığı oluşturan ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan, davanın ortaklar tarafından birlikte açılması, sadece biri tarafından açılan davanın hemen reddedilmemesi, diğer ortağın HMK"nın 59. ve 60. madde hükümleri gözetilerek, davaya dahil edilmesi için davacı yana önel verilerek taraf teşkili sağlanması gerekir. Adi ortaklığa karşı açılacak davaların konusunu taşınır ve taşınmaz malların oluşturması halinde, TBK’nın 638. ( BK 534.) madde hükmü nedeniyle davanın, aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunan tüm ortaklara karşı açılması gerekir ise de, davanın konusu para alacağı ise, ortaklardan her biri borçtan müteselsil sorumlu olduklarından, alacaklı müteselsil borçlulardan birini dahi tercih edebilir.
Somut olayda, adi ortaklığı oluşturan şirketlerden sadece On İlaçlama ... Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuş olup, davanın konusu para alacağı olduğundan ortaklardan her birinin borçtan müteselsil sorumlu olması sebebiyle davalı On İlaçlama ... Ltd. Şti"nin tek başına temyiz isteminde bulunmaya hakkı olduğu kabul edilerek, temyiz itirazları incelenmiştir.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle 08.07.2013 tarihinde açılan bu davada davalı ....İlaçlama ... Ltd. Şti. vekilinin cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde zamanaşımı savunmasında bulunmamasına, bu aşamadan sonra bilirkişi raporuna 28.05.2014 tarihli itiraz dilekçesinde ilk kez dayandığı zamanaşımı savunmasına davacının açıkça muvafakat etmemiş olmasına, bu durumda HMK"nın 141. madde hükmüne aykırı olarak genişletilen zamanaşımı savunmasının nazara alınmamasına gerekmesine, esasen mahkemece diğer davalı B...... A.Ş. vekilinin cevap dilekçesindeki zamanaşımı savunması değerlendirmeye alınıp, reddedildiğinin anlaşılmış bulunmasına göre, anılan davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
b)Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi uyarınca dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 06.04.2011 tarih ve 2010/3-727 E. ve 2011/75 K; Dairemizin 12.03.2014 gün ve 2013/8037 E., 2014/1827 K.; 07.09.2015 tarih ve 2014/9969 E., 2015/5634 K. sayılı ilamında açıklandığı üzere;
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"ndaki sebepsiz zenginleşmeye ilişkin maddelerdeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Bunun sonucu olarak, taraflar arasında malvarlıkları arasındaki değişim bir sözleşmeye, tarafların açıkladıkları iradeye dayanırsa, sebepsizlikten ve sebepsiz zenginleşmeden söz edilemez.
Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda, borçlunun borcunu anlaşmaya uygun olarak yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun hareket etmezse, alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder.
Bütün bu açıklamalara göre, sebepsiz zenginleşme alacaklıya, ikinci derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder. Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez.
Nitekim, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde taraflar sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunamazlar.
Nedensiz zenginleşmede 818 sayılı BK döneminde, sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olup olmaması ayrımı yapılmadan, (dava tarihinde yürürlükte bulunan TBK"nın 117/2. maddesinde ise sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olmaması halinde) haksız iktisap tarihinden itibaren temerrüt faizi istenebilir ise de, somut olayda, sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan alacağın tahsili kapsamında talep edilen bedele borçlunun bir ihtar ile temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren faiz istenebilir. Davacı tarafça, dava tarihinden önce TBK"nın 117. maddesine uygun şekilde miktar ve ödeme talebi içeren temerrüt ihtarı gönderildiği ileri sürülmediği gibi, böyle bir ihtarname de sunulmamıştır.
Bu durumda mahkemece, hükmedilen alacağa dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, ödeme tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru olmamış ise karar sonucu itibariyle doğru olduğundan, HUMK"nın 438/son maddesi uyarınca hükmün
gerekçesi kısmen değiştirilerek ve hüküm fıkrasında yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK"nın 438/7. maddesi uyarınca aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no"lu bentte açıklanan nedenlerle, davalı O.... ... Ltd. Şti. vekilinin hükmün A bendine yönelik temyiz isteminin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle reddine, (2-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün (D) bendine yönelik diğer temyiz itirazlarının reddine, (2-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın gerekçesi kısmen değiştirilerek ve hüküm fıkrasının D bendinin 1. fıkrasındaki "2.968,03 TL"nin" ibaresinden sonraki kısım çıkarılarak, yerine "davalı On İlaçlama Sağ. Hiz. İnş. Elk. Gıda Ür. Bilg. Tem. Hiz. San. Tic. Ltd. Şti. yönünden dava tarihinden, davalı Ç.....Müş. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden ise 22.07.2009 tarihinden itibaren avans faizi uygulanarak, davalılar .... Hiz. İnş. Elk. Gıda Ür. Bilg. Tem. Hiz. San. Tic. Ltd. Şti. ile Çağ Müş. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti"den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine" ibarelerinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.