Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/7375
Karar No: 2017/3614
Karar Tarihi: 12.06.2017

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/7375 Esas 2017/3614 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2016/7375 E.  ,  2017/3614 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 02/10/2015 tarih ve 2015/159-2015/284 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkil bankanın ... Şubesi nezdindeki hesap sahibi ... isimli şahsın hesabından, davalı ..."un müvekkil banka nezdindeki hesabına operasyonel bir hata sonucu hesap sahibinin rızası olmaksızın düzenli ödeme talimatı tanımlandığını, bu işlemin 7-8 yıl kadar sürdüğünü, ödenen tüm bu paraların iadesi istemiyle ... isimli hesap sahibi tarafından müvekkil banka aleyhine ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2013/78 E sayılı dosyasından alacak davası açıldığını, davanın kabulüne karar verilip kesinleştiğini, ... İcra Müdürlüğü"nün 2013/4962 Esas sayılı dosyasından açılan icra takibi nedeniyle 07.08.2014 tarihinde ..."a müvekkil banka tarafından 4.540,56 TL ödediğini, davalının bu hatalı işlemden dolayı sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek 4.540,56 TL"nin davalıdan ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkilin haberi dışında yapılan havalenin son tarihinin 2011 yılının 12. ayı olduğunu, talebin zamanaşımına uğradığını, hukuka aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; dava sebepsiz zenginleşmeden doğan alacak istemine ilişkin olduğu, davacı bankanın operasyonel bir hata sonucu hak sahibinin rızası dışında kendi kusurları ile düzenli ödeme talimatı tanımladıklarını ikrar ettiği, ödemelerin 2004 ile 2010 yılları arasında olduğu, o tarihte yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunun 66. maddesine göre iade alacaklısının geri alma hakkını öğrenmesinden itibaren 1 yıl ve herhalde bu hakkın doğduğu tarihten itibaren 10 yıl sonra sebepsiz zenginleşmeden doğan alacağı talep etmesi gerektiği, dava dışı hesap sahibi ..."un kesintileri 2011 yılının Kasım ayında fark ettiği, durumu 27/11/2011 tarihinde bankaya bildirdiği, bankanın haksız iktisabı geri alma hakkı olduğunu bu tarihte öğrenmiş olduğu, bu tarihten itibaren bankanın davalıdan yersiz ödemeleri talep etmesi gerektiği, dava tarihi itibarıyla 1 yıllık sürenin geçtiği, davalı tarafından süresi içerisinde zamanaşımı definin ileri sürüldüğü, talebin zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
    818 sayılı Borçlar Kanunun müruru zaman başlıklı 66. maddesi uyarınca, ""Haksız surette mal iktisabından dolayı ikame olunacak dava, mutazarrır olan tarafın verdiğini istirdada hakkı olduğuna ıttılaı tarihinden itibaren bir sene müruriyle ve her halde bu hakkın doğduğu tarihten itibaren on senenin müruriyle sakıt olur. Eğer mal iktisabı mutazarrır olan taraf aleyhinde bir borç teşkilinden ibaret ise, mutazarrırın hakkı mürüru zaman ile sakıt olmuş olsa bile, bu borcu ifa etmez."" Bu durumda, davacı sebepsiz zenginleşmenin varlığını kesin olarak kendisine karşı hatalı işlemden dolayı açılan alacak davasında mahkeme kararının kesinleşme tarihi olan 09/09/2014 ve yine aleyhine yapılan icra takibi yoluyla bu alacağı ödediği 07/08/2014 tarihi itibarıyla da öğrenmiş sayılacağı, dava açılış tarihi gözönüne alındığında 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı kabul edilerek, mahkemece uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 12/06/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    (M)

    1-Dava, sebepsiz zenginleşmeden doğan zararın iadesi istemine ilişkindir.
    2-Somut olayda, davacı banka, dava dışı ...’in hesabından, düzenli olarak davalı ...’nin hesabına talimatsız olarak toplam 2.810 TL para havale etmiş, ...’in durumu öğrenmesi üzerine 27.11.2011 tarihinde bankaya müracaat ederek zararının tazminini istemiş, davalı banka aleyhine ... As. H. Mah. de açtığı davayı 24.10.2013 tarihli kararla kazanmış, karar 05.05.2014 tarihinde onanarak kesinleşmiş ve ... İc. Md. de başlatılan icra takibi sonucunda borç 07.08.2014 tarihinde dava dışı ...’e ödenmiştir.
    3-Somut olayda, mahkemece davalı şahıs aleyhine açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, karar Dairemiz çoğunluğunca, davacı bankanın zararı ödeme yaptığı 07.08.2014 tarihinde öğrendiği ve dava tarihi olan 14.04.2015 tarihi itibariyle bir yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle davanın zamanaşımıyla reddine dair yerel mahkeme kararını bozmuştur.
    4-Sebepsiz zenginleşmeden doğan davalara ilişkin zamanaşımı süresi, 818 sayılı BK’nın 62.maddesinde “… mutazarrır olan tarafın verdiğini istirdada hakkı olduğuna ıttılaı tarihinden itibaren bir sene müruriyle ve her halde bu hakkın doğduğu tarihten itibaren on senenin müruriyle” şeklinde, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 82.maddesinde ise “hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yıl” olarak düzenlenmiştir.
    5-TBK’nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 5.maddesi uyarınca, 01.07.2012 tarihinde TBK’nın yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri eski kanuna tabi olmaya devam edecektir. Bu durumda, zamanaşımı süresinin, öğrenme tarihinin dava dışı ...’in bankaya müracaat tarihi olduğu kabul edildiğinde bir yıl, ...’e ödeme yapıldığı 07.08.2014 tarihinde öğrendiği kabul edildiğinde ise iki yıl olması gerekmektedir.
    6-Dairemizin yerleşik uygulamalarından da anlaşılacağı üzere, müşterilerinden mevduat toplayan bankaların mevduata konu parayı müşterilerinden ödünç olarak aldığı kabul edilir. 818 S. BK 306 ve 307 (6098 S. TBK 386 ve 387 m.) uyarınca, ödünç alanın akdin sonunda ödünç verilen parayı mudiye aynen iadeyle yükümlüdür. İster banka çalışanı ister üçüncü kişiler aracılığıyla olsun, mudinin izni ve iradesi olmadan hesaptan çekilen para mudinin parası değil bankanın parası sayılır. Diğer bir anlatımla, BK 472/1 (TBK 570/1) uyarınca hesaptan çekilen para nedeniyle meydana gelen zarar da mudinin zararı değil, parayı saklamakla yükümlü bankanın zararıdır.
    7-Somut olayda, mudi ..., kendisinin hesabında bulunması gerekli 2.810 TL’nin hesapta bulunmadığı konusunda davalı bankayı 27.11.2011 tarihinde uyarmış olmakla, davacı banka zararını bu tarihte öğrenmiş demektir. Banka BK 472/1 (TBK 570/1) uyarınca saklamakla yükümlü olduğu mudinin hesabındaki paranın, onun izni olmaksızın üçüncü kişilere (davalıya) aktarıldığını öğrendiğine göre, derhal mudinin parasını ödemesi ve akabinde de, sebepsiz zenginleşen davalıya BK 62 uyarınca 1 yıl zamanaşımı süresi içerisinde alacak davası açması gerekirken, mudiye yapmak zorunda olduğu ödemeyi keyfi olarak geciktirerek ve zararının bu tarihte doğduğunu söyleyerek kendisine fazladan süre elde etmesi mümkün değildir. Davalı bankanın öğrenme tarihi olan 27.11.2011 tarihi ile dava tarihi olan 14.04.2015 tarihi arasında 1 yıldan fazla süre geçmiş olmakla, mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi yerinde olmuştur.
    8-Öte yandan, dava dışı mudinin hesabından izinsiz olarak par çıkışı ilk olarak 11.11.2014 tarihinde başlamış olduğundan, 11.11.2014, 24.01.2015 tarihlerindeki çıkışlar yönünden 10 yıllık üst sürenin de dolmuş olduğu anlaşıldığından, bu miktarlar yönünden davanın her halükarda zamanaşımına uğradığı anlaşılmakla, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesi gerekirken, yukarıdaki gerekçelerle bozan Dairemizin aksi yöndeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.


    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi