Abaküs Yazılım
17. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/4211
Karar No: 2018/11033

Hırsızlık - Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2018/4211 Esas 2018/11033 Karar Sayılı İlamı

17. Ceza Dairesi         2018/4211 E.  ,  2018/11033 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEME KARARI : Asliye Ceza Mahkemesi
    HÜKÜM : Mahkumiyet
    SUÇ : Hırsızlık

    Sanıklar ..., ... ve ... hakkında müştekiye yönelik hırsızlık suçundan yapılan yargılama sonucunda; sanıklar hakkında, 5237 sayılı TCK’nın 142/1-e, 53. maddesi uyarınca 2 yıl (2 kez) hapis cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin Beypazarı Asliye Mahkemesi"nin 09/09/2014 tarih, 2012/440 Esas ve 2014/328 Karar sayılı kararının sanıklar ..., ... ve ..."ın temyizi üzerine;
    Yargıtay 17. Ceza Dairesi"nin 10/05/2018 tarih, 2016/3681 Esas ve 2018/7258 Karar sayılı kararıyla;
    Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
    Anayasa Mahkemesi"nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 08/10/2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı Kararı ile TCK"nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının da kapsam ve içerik itibarıyla infaz aşamasında mahallinde gözetilebileceğinden, bozma nedeni yapılmamıştır.
    Sanıkların suça konu akülerin çalındığı park halindeki iki adet kamyonun müşteki firmaya ait olduğunu bilebilecek durumda olmamaları karşısında, her bir eylemin ayrı ayrı hırsızlık suçunu oluşturacağı anlaşıldığından tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
    Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre, sanıklar ..., ... ve ..."ın temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin tebliğnameye aykırı olarak ONANMASINA, karar verilmiştir.
    İTİRAZ NEDENLERİ:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 13.07.2018 tarih ve 2014/357696 sayılı yazısı ile;
    ANLATIM VE TALEP:
    "Sanıklar ..., ... ve ... hakkında Beypazarı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 16/11/2012 tarihli iddianamesiyle hırsızlık suçlamasıyla açılan kamu davası sonucunda aynı yer Asliye Ceza Mahkemesinin 09/09/2014 tarih, 2012/440 Esas ve 2014/328 Karar sayılı hükmüyle sanıkların 2 yıl hapis cezası ile mahkumiyetine karar verilip bu hüküm sanıklar tarafından temyiz edilmekle Başsavcılığımıza intikal etmiş ve bozma talepli tebliğname ile dosya Yüksek 17. Ceza Dairesi"ne gönderilmiştir.
    Dosyanın tevdi edildiği Yüksek 17. Ceza Dairesi, 10/05/2018 gün, 2016/3681 Esas ve 2018/7258 Karar sayılı ilamıyla;
    “…Anayasa Mahkemesi"nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 08/10/2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK"nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının da kapsam ve içerik itibarıyla infaz aşamasında mahallinde gözetilebileceğinden, bozma nedeni yapılmamıştır.
    Sanıkların suça konu akülerin çalındığı park halindeki iki adet kamyonun müşteki firmaya ait olduğunu bilebilecek durumda olmamaları karşısında, her bir eylemin ayrı ayrı hırsızlık suçunu oluşturacağı anlaşıldığından tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
    Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre, sanıklar ..., ... ve ..."ın temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin tebliğnameye aykırı olarak ONANMASINA, ... " oybirliğiyle karar vermiştir.
    Başsavcılığımıza intikal eden ilam üzerine yapılan inceleme sonucunda, aynı müşteki şirkete ait iki ayrı kamyondan hırsızlık eyleminin tek suç oluşturduğu gerekçesiyle sanıklar lehine olarak onama kararına açıklanacak gerekçelerle itiraz etme zorunluluğu doğduğu" belirtilmiştir.
    İTİRAZ NEDENLERİ:
    "İtiraza konu olayda, Başsavcılığı"mız ile Yüksek 17. Ceza Dairesi arasında subuta, suç vasfına, cezanın bireyselleştirilmesine dair bir uyuşmazlık olmayıp itiraz konusu, sanıkların eyleminin tek suç mu yoksa iki ayrı suç mu oluşturduğu hususuna ilişkin bulunmaktadır.
    Yargılamaya ve itiraza konu somut olay incelendiğinde; suç tarihinde... üzerinde tamir için aynı şirkete ait iki ayrı kamyonun park halinde bırakılmasından sonra olay günü aynı saatte bu iki ayrı kamyondan toplamda dört ayrı akünün hırsızlandığı, aynı bölgede benzer hırsızlıkların çoğalması üzerine tertibat alan ve takibe başlayan polisin, sanıkların üçünü de şüphe üzerine takibe başladığı ve kullandıkları kamyonet içerisinde başka aküler ve müşteki şirkete ait bu iki kamyondan çalınan akülerle birlikte yakaladığı ve sanıklar hakkında kamu davası açılarak iki ayrı hırsızlık suçundan mahkum edildikleri anlaşılmaktadır.
    İki ayrı hırsızlık suçundan kurulan hükmü onayan Yüksek Daire, onama kararının gerekçesinde;" sanıkların suça konu akülerin çalındığı park halindeki iki adet kamyonun müşteki firmaya ait olduğunu bilebilecek durumda olmamaları karşısında her bir eylemin ayrı ayrı hırsızlık suçunu oluşturacağı anlaşıldığından tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir." şeklinde açılama yaparak hükmü onamıştır. Ancak, dosya içerisinde mevcut ruhsat fotokopilerinde, kamyonların 2008 model, aynı beyaz renkte, her ikisi de mercedes dört dingilli olduklarının belirli olduğu ve tutanaklara göre, aynı işyerinin önünde birbirine bakar vaziyette park halinde bulundukları görülmektedir.
    765 sayılı Eski Türk Ceza Kanunu"nun yürürlükte bulunduğu 01/06/2005 tarihinden önce ve 5237 sayılı Yeni Türk Ceza Kanunu"nun yürürlüğe girmesinden sonraki uygulamalarda, mala karşı suçlarda sanığın suça konu mal veya paranın farklı kişilere ait olduğunu bilmesi, bilebilecek durumda olması veya bilmesinin muhakkak beklenmesi gereken durumlarda mağdur sayısınca suç oluşacağı, zincirleme suçu hükümlerinin uygulama alanı bulamayacağı istikrar kazanmış uygulama olarak devam edegelmektedir.
    5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"na hakim olan ilke gerçek içtima olduğundan, bunun sonucu olarak, "kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza" söz konusu olacaktır. Nitekim bu husus Adalet Komisyonu raporunda; "Ceza hukukunun temel kurallarından birisi, ‘kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza vardır’ şeklinde ifade edilmektedir. Bunun istisnaları, suçların içtimaı bölümünde belirlenmiştir. Bu istisnalar dışında, işlenen her bir suçla ilgili olarak ayrı ayrı cezaya hükmedilecektir. Böylece verilen her bir ceza, bağımsızlığını koruyacaktır" şeklinde dile getirilmiştir. Bu kuralın istisnalarına ise, 5237 sayılı TCK"nun "Suçların içtimaı" bölümünde, 42 (bileşik suç), 43 (zincirleme suç) ve 44. (fikri içtima) maddelerinde yer verilmiştir. Ceza hukukunda kanundaki suç tanımına uygun şekilde gerçekleşen her netice ilke olarak ayrı bir suç oluşturur ve fail kaç netice meydana getirmiş ise o kadar suç işlemiş sayılarak her birinden dolayı ayrı ve bağımsız cezalandırılır. Ancak bazı hallerde birden fazla netice meydana gelmiş olsa bile, faile meydana gelen netice kadar ceza verilmeyerek tek bir ceza verilmesi ile yetinilir. Birden fazla neticenin meydana gelmesine karşın faile tek ceza verilmesini gerektiren hallerden biri de zincirleme suçtur. Ancak,olayımızda zincirleme suç hükümlerinin uygulanma şartlarından olan "aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi şartı gerçekleşmemiştir. Dolayısıyla, 43. madde hükümlerinin de uygulanmasına yasal olanak bulunmamaktadır. Sanıklar, aynı zamanda,aynı şirkete ait birbirine tıpatıp benzer iki ayrı kamyondaki aküleri aynı işyeri önünde yanyana park halinde iken çalmışlardır. Sanıkların kamyonların aynı şirkete ait olduğunu bilmelerinin veya bilmemelerinin bir önemi de yoktur. Aksini kabul halinde,birbirinin aynısı vaziyetteki, 50 veya 100 ayrı kamyonun aynı işyeri önünde park edilmesi ve hepsinden aynı zamanda hırsızlık yapılması durumunda aynı kişi ve şirkete karşı 50 veya 100 ayrı hırsızlık suçundan uygulama yapılması gerekecektir ki bu da ceza adaleti ve hakkaniyete pek uygun olmayacaktır. Sonuçta, malın maliki aynı şirkettir ve sanıkların bunu bilmemesini aleyhe yorumlamak mümkün değildir.
    Bu sebeplerle; Yüksek Daire"nin, eylemin iki ayrı suç oluşturduğu yönündeki onama kararına sanık lehine olarak hükmün BOZULMASI talebiyle itiraz zorunluluğu doğduğu" belirtilmiştir.
    SONUÇ VE İSTEM: Açıklanan gerekçelerle;
    "Yüksek Yargıtay 17. Ceza Dairenizin 10/05/2018 gün, 2016/3681 Esas ve 2018/7258 Karar sayılı ONAMA kararının kaldırılarak, Beypazarı Asliye Ceza Mahkemesi"nin 09/09/2014 tarih, 2012/440 Esas ve 2014/328 Karar sayılı hükmünün BOZULMASINA karar verilmesi, itiraz kabul edilmediği takdirde dosyanın itiraz incelemesi yapılmak üzere Yüksek Ceza Genel Kurulu Başkanlığına tevdii itirazen saygıyla arz ve talep olunur." şeklinde istemde bulunulması üzerine dosya dairemize gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü;
    İTİRAZIN KAPSAMI;
    Sanıkların aynı firmaya ait 2 adet kamyondan ayrı ayrı akü çalma eylemlerinin tek suçu oluşturması nedeniyle Dairemizin onama kararının kaldırılması talep edilmiştir.
    KARAR;
    anıkların birlikte suç işlemeye karar verdikleri, bu kararın kapsamında bu müşteki firma dışında başka müştekilerinin araçlarından da akü çaldıkları, bu müşteki firmaya yönelik 07/08/2012 tarihli görgü tespit tutanağına göre suça konu ... ve...plakalı 2008 model ... marka beyaz renkli 4 dingilli damper kasa şeklinde ve aynı yerde birbirine bakar vaziyette park halinde olan 2 adet kamyondan toplamda 4 adet akü çaldıkları anlaşılmıştır.Her ne kadar araçların renkleri, modelleri, özellikleri ve park edildikleri yerler aynı da olsa plakaların farklı olması, üzerlerinde aynı müşteki firmaya ait olduklarını gösterir şekilde amblem veya yazı bulunduğuna dair dosyada mevcut olan tutanaklarda bilgi olmaması, aynı apartman girişinde bulunan su sayaçlarının üzerinde isim yazılı olmadığı için aynı kişilere ait olduğunu bilebilecek durumda olmaması ve buna dair kararlarda ifade edildiği gibi sanıkların başka bir kısım araçlardan da, aracın kimin mülkiyet veya zilyetliğinde olduğuna dair bir ayrım, araştırma veya suç işleme iradesi içinde olmaksızın önce bir araca, sonra diğer araca olmak üzere farklı zamanlarda her araca yönelik müstakil olarak oluşan suç işleme iradeleri ile birden fazla araçtan, birden fazla suç işledikleri ve sanıkların savunmalarında da araçların aynı müştekiye ait olduğunu bilerek suçları işlediğine ilişkin anlatımlarının bulunmaması nedenleri ile sanıkların bu iki kamyonun aynı müşteki firmaya ait olduğunu bilebilecek durumda olmadıkları kabul edildiğinden, sanıkların eyleminin 2 ayrı suçu oluşturduğu anlaşılmıştır. Dairemizin anılan kararında usul ve Yasa"ya aykırı bir yön bulunmaması nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13/07/2018 tarih ve 2014/357696 sayılı itiraz dilekçesinde ileri sürülen düşünce yerinde görülmediğinden REDDİNE,
    Dairemizin 10.05.2018 tarih ve 2016/3681 Esas ve 2016/7258 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA YER OLMADIĞINA, itirazın incelenmesi için dosyanın 5271 sayılı CMK’nın 308/2. maddesi uyarınca Yargıtay Ceza Genel Kurul Başkanlığı"na GÖNDERİLMESİNE, 24.09.2018 gününde üyeler ... ve ..."un eylemin tek suç oluşturacağı yönündeki karşı oyları ve oyçokluğu ile karar verildi.
    KARŞI OY:
    TCK"nın 141. maddesinde, malın "Zilyedinin rızası olmaksızın" alınmasından söz edilmiştir. Bu itibarla bir malı elinde bulunduran kişiden rızası olmaksızın o malın alınması halinde bu suç oluşacaktır. Dosyamızdaki olayda zilyed kamyonların tamir için kendisine bırakılan tamir atölyesi sahibidir. Her iki kamyonda onun zilyedliğine terkedilmiş ve tamir atölyesi önüne birbirine bakar şekilde çok yakın bir şekilde bırakılmıştır. Aynı zilyede yönelik aynı anda gerçekleştirilen eylemde tekdir. Suçda bu nedenle tekdir. Cezanında tek olması gerekir. Burada zincirleme bir suçdan da bahsetmek mümkün değildir. Çünkü değişik zamanlarda değil aynı zamanda işlenmiştir. Açıklanan nedenlerle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
    KARŞI OY:
    Somut olayımızda malikin aynı kişi olması, zilyedliğin mülkiyete karine olması nedeniyle yasada esas kabul edilmesi, fiili durumda mağdurun tek kişi olmasının sanık lehine (iradesi dışında bile olsa) değerlendirilmesi gerektiği farklı gerekçesi ve eylem tek olarak değerlendirilmelidir gerekçesiyle çoğunluk görüşüne iştirak edilmemiştir.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi