21. Hukuk Dairesi 2014/15240 E. , 2015/10778 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının sigortalılk başlangıcının 12.9.1987 tarihi olduğunun tespiti ile 1.5.1986-11.8.1986 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir
Mahkemece, istek gibi davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 3. Maddesinin II/B bendine göre, “Özel Kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları...” uygulanmamaktadır. Davada tespiti istenen dönemde 19.06.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Yasası yürürlüktedir. Belirtilen nedenlerle çıraklık ilişkisi, çıraklık sözleşmesini düzenleyen 3308 sayılı Yasa"daki koşullar dikkate alınarak irdelenmelidir.
Öncelikle bir kimseye çırak denebilmesi için o kimsenin durumunun bu özel kanunda çıraklar hakkında yapılan tarife ve nitelendirmeye uyması gerekir.
Taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının belirtilen devrede çırak olup-olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Gerçekten de çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
Öte yandan 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında; resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında
güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması, salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması, inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordroları, tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken işverenler tarafından Kuruma bildirilen komşu işyerleri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının velisi ile davalı işveren arasında imzalanan Çıraklık Sözleşmesi bulunduğu ancak mahkemece davacının çırak olarak çalışmadığı, üretime yönelik çalıştığı kabul edilerek yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacının davalı işyerinde çırak olarak çalıştığına dair yazılı belgeler bulunmaktadır ve bu belgelerin aksi ispat edilememiştir. 12.09.1969 doğumlu olan davacının mahkemece sigortalı kabul edilen sürelerde 18 yaşından küçük olması, çalışılan işyeri ve çalışma koşulları ile yapılan işin niteliği birlikte değerlerdirildiğinde ve tanık ... beyanına göre ayak işlerinde çalıştıkları sabit iken, yazılı belgelerin aksi ispatlanamadığından davanın reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş, davacının çırak olarak çalıştığı sabit olup, yasal düzenlemeler uyarınca aksi ispat edilemeyen yazılı deliller uyarınca davanın reddine karar vermekten ibarettir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.