12. Hukuk Dairesi Esas No: 2010/32346 Karar No: 2011/13549
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2010/32346 Esas 2011/13549 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2010/32346 E. , 2011/13549 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara 9. İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 30/09/2010 NUMARASI : 2010/488-2010/974
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : HUMK.nun 163 ve 159. maddeleri uyarınca, süre tayininin hakimin takdirine bırakıldığı hallerde, yapılacak işlemin niteliğine göre makul bir süre belirlenmelidir. Hakimin verdiği ve kesin olduğunu belirttiği sürede, taraflar belirtilen işlemi mutlaka yerine getirmelidir. Sürenin bitiminden sonra belirtilen işlemin yapılması mümkün değildir. Hakkın zayi olması gibi ağır bir müeyyideye bağlanan kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için, yapılması gereken işlemler ve bu işlemlerin ne kadarlık sürede yapılacağı açık ve tam olarak ara kararında belirtilmeli, ayrıca bunların yapılmamasının doğuracağı sonuçlar da açıklanmalı ve taraflar uyarılmalıdır (HGK.nun 21.9.1983 tarih 14/3447-825 sayılı kararı) Somut uyuşmazlıkta, borçlu vekili tarafından, müvekkili hakkında başlatılan ilamlı icra takibinde istenen işlemiş faiz miktarı ve oranına karşı çıkılmış, fazla istenen faizin iptali talebinde bulunulmuştur. Mahkemece, borçlu vekilinin hazır bulunmadığı 15.7.2010 tarihli celsede "15 günlük kesin mehil süresi içinde 130 TL bilirkişi ücretinin borçlu tarafından yatırılması aksi taktirde mevcut delillere göre karar verileceği" yönünde ara kararı oluşturulduğu, ancak borçlu vekiline bu yönde bir muhtıra hazırlanıp gönderilmediği anlaşılmıştır.Bu durumda HUMK.nun 163.maddesine uygun ve geçerli bir kesin mehilden söz edilemez. Öte yandan HUMK.nun 275.maddesine göre mahkemece, çözümü ancak özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin görüşünün alınmasına karar verilebilir. Bu nedenle hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan hukuki bir konuda bilirkişiye başvurulması da doğru görülmemiştir. Mahkemece, borçlunun faize yönelik şikayeti incelenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şeklide hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 28.06.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.