Taraflar arasındaki takibin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesince takibin durdurulmasına dair verilen 13.3.2009 gün ve 2009/298 E, 2009/324 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 20.10.2009 gün ve 11683-19658 sayılı ilamı ile;
(…Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/770 esas sayılı iflasın ertelenmesi davasında verilen 16.09.2008 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile İİK. nun 179/b maddesi uyarınca borçlu aleyhine 6183 sayılı kanuna göre yapılan takiplerde dahil olmak üzere (aynı maddenin 3.fıkrasında İİK.nun 206. maddesinde belirtilen 1. sıradaki alacaklar için haciz yoluyla takipler müstesna olmak üzere) hiçbir takip yapılmamasına karar verildiği anlaşılmıştır.
İİK.nun 179/b madde hükmü gereğince açılan iflasın ertelenmesi davası nedeniyle verilen bu tedbir kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 Sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere, hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler de durur. O halde Mahkemece tedbir kararının verildiği 16.09.2008 tarihinden sonra başlatılan icra takibinin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile takibin durdurulması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı/borçlu vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstek, icra takibinin iptali istemine ilişkindir.
Davacı/borçlu tarafından açılmış bulunan iflasın ertelenmesi davasında mahkemece 16.09.2008 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile “İcra ve İflas Kanununun 179/b maddesi uyarınca borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takiplerde dahil olmak üzere (aynı maddenin 3. fıkrasında İcra ve İflas Kanununun 206. maddesinde belirtilen 1. sıradaki alacaklar için haciz yoluyla takipler müstesna olmak üzere) hiçbir takip yapılmamasına” karar verilmiş; anılan kararın verilmesini takiben davalı/alacaklı, 19.01.2009 tarihinde davacı/borçlu aleyhine Kambiyo Senetlerine Mahsus Haciz Yoluyla İcra Takibi başlatmıştır.
Davacı/borçlunun tedbir kararından sonra başlatılan takibin iptali istemi üzerine İcra Mahkemesi, “itirazın kabulü ile takibinin durmasına” karar vermiş; Özel Daire’ce bu hükmün yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmasından sonra Yerel Mahkeme, “iflasın ertelenmesi davası devam ederken ‘hiç takip yapılmaması” yönünde verilen ihtiyati tedbir kararının uyuşmazlığın esasını çözümleyecek şekilde ve davacının dava sonunda elde etmesi gerekeni peşinen hükme bağlayacak nitelikte olduğu, bu itibarla karar sonrası başlatılan takiplerin iptali değil, durdurulması amacına yönelik olarak verildiğinin kabulü gerektiği” gerekçesiyle direnme kararı vermiştir.
İcra ve İflas Kanunu sermaye şirketleri ve kooperatifler için ayrı bir doğrudan doğruya iflas sebebi kabul etmiştir Buna göre, sermaye şirketlerinin pasifinin aktifinden fazla olması halinde Mahkeme, iflasın ertelenmesi istenilmemişse veya istenilmiş olup da yerinde görülmezse, şirketin iflasına karar verir (m.179,I c.1).
Ancak; şirketin pasifinin aktifinden fazla olduğunu ticaret mahkemesine bildiren yönetim kurulu veya alacaklılardan biri, şirketin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna dair bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak, iflasın ertelenmesini isteyebilir (m.179,I c.2). Mahkeme, iyileştirme projesini ciddi ve inandırıcı bulursa, iflasın ertelenmesine karar verir (m.179,I c.3).
İcra ve İflas Kanunu’nun “Erteleme Tedbirleri” başlığı altında düzenlenen 179/a,I maddesinde “İflasın ertelenmesine karar veren mahkeme, şirketin veya kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli her türlü tedbiri iyileştirme projesini de göz önünde tutarak alır.” Hükmü öngörülmüş; “Erteleme Kararının Etkileri” başlığı altında düzenlenen 179/b,I maddesinde ise, “Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.” Hükmüne yer verilmiştir.
Bu açık hükümler karşısında, iflasın ertelenmesi kararının verilmesinden sonra alacaklının takip yapmasına yasal imkan bulunmadığından, ancak erteleme kararından sonra girişilen icra takibinin iptaline karar verilmesi olanağı mevcuttur. Bir başka ifadeyle, iflasın ertelenmesi kararı verilmeden önce, o davanın yargılama süreci devam ederken icra takibinin iptaline karar verilmesi olanaklı değildir. Esasen bu yön, Yerel Mahkemenin direnme gerekçesinde de benimsenmiştir.
Ne var ki; genel ilke bu olmakla birlikte, burada çözümlenmesi gereken sorun, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/770 esas sayılı iflasın ertelenmesi davasının yargılaması sırasında verilen 16.09.2008 tarihli ihtiyati tedbir kararının ne şekilde uygulanacağına ilişkindir.
Anılan davada Mahkemece, “bilirkişi raporuyla şirketin borca batık olduğunun belirlendiği ve kayyım görüşü ile de iyileştirme projesinin uygulanabilir nitelikte olduğu, böylece iflasın ertelenmesi davasının şekli koşullarının oluştuğu” gerekçesiyle “borçlu aleyhine hiçbir takip yapılmamasına” dair tedbiren karar verilmiş ve borçlu şirket vekili de bu karara dayanarak, tedbir kararından sonra girişilen takibin iptalini talep etmiştir.
Şu durumda; borçlu aleyhine takip yapılmamasına dair bir ihtiyati tedbir kararının varlığı karşısında, ihtiyati tedbir kararının verildiği tarihten sonra alacaklının borçlu aleyhine icra takibine girişmesi olanağı bulunmadığı gibi, böyle bir takibin mevcudiyeti halinde iptaline karar verilmesi gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.
Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen ve aynı yöne işaret eden Özel Daire bozma kararına uyularak, tedbir kararının verildiği 16.09.2008 tarihinden sonra başlatılan icra takibinin iptaline karar verilmesi gerekirken, takibin durdurulması yönünde verilen önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç: Davacı/borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında açıklanan nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 07.04.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.