20. Hukuk Dairesi 2016/2008 E. , 2017/7544 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 01/03/2013 tarihli dilekçesinde; ... ilçesi ... beldesinde öncesi itibariyle 762 parsel olarak tapuya kayıtlı bulunan taşınmazın 2/B"lik yer olduğu halde 2012 yılında kullanım kadastrosu yapılırken tespit dışı bırakılarak işleme alınmadığından, dava konusu yerin 2/B"lik yer olduğunun tespiti ile Hazine adına tapuya tesciline, Orman Kanunun 2/B maddesi kapsamında fiili kullanıcı olarak müvekkilleri adına tespitinin yapılmasına ve kullanıcı olarak müvekkillerinin gösterilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişisi raporuna ekli krokide (C) harfi ile gösterilen C=5.407,85 m2"lik kısmın tapuya en son parsel numarası verilmek suretiyle 762 parselden ifraz edilerek kamu maliyesi adına Orman Kanunu 2/B maddesi uyarınca tapuya kayıt ve tesciline; 762 parselin (C) harfi ile belirtilen kısmı ifraz edildikten sonra geriye kalan 272,20 m2"lik kısmının orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline; (C) harfi ile gösterilen 5.407,82 m2"lik kısım üzerinde davacıların Orman Kanunu 2/B maddesi uyarınca fiili kullanıcı olarak tespitine, karar verilmiş hüküm davalı ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava taşınmazın 2/B kapsamında olduğunun tespiti ile kullanıcı şerhi istemine ilişkindir.
Yörede, 1964-1965 yıllarında 6831 sayılı Kanuna göre yapılan orman tahdidi, 1976 yılında ilân edilerek kesinleşen tapulama çalışmaları ve 12.08.2003 tarihinde ilân edilen evvelce sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ile evvelce sınırlaması yapılmış ormanlarda 6831 sayılı Orman Kadastro Kanununun 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B uygulama çalışmaları vardır.
Sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı (husumet) dava konusu sübjektif hakka ilişkindir.
Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen (nitelendirilen) kişiler, şeklen (biçimsel açıdan) o davanın taraflarıdır. Ancak mahkemenin bu taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı olmak sıfatı yoksa, dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemez. Dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Mahkemenin sıfat (husumet) yokluğunu
kendiliğinden (re"sen) gözetmesi gerekir. Çünkü, sıfat yokluğu, bir def’i değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. Hâkim, kendisine sunulan dava malzemesinden (davalı veya davacının bildirdikleri vakıalardan, yani dava dosyasından) bir itiraz sebebinin varlığını (sıfat yokluğunu) öğrenirse, bunu kendiliğinden (re"sen) gözetir. İşte bu nedenle, hâkim, sıfat yokluğunu kendiliğinden gözetir.
Taraf sıfatı, usul hukukuna değil, maddî hukuka ilişkin bir sorundur; diğer bütün maddi hukuk sorunlarında olduğu gibi, dava şartı değildir. Taraf sıfatının (davacı bakımından, aktif husumet ehliyetinin; davalı bakımından, pasif husumet ehliyetinin) yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için (def’i değil) bir itirazdır. Diğer bütün itiraz hallerinde olduğu gibi, sıfat yokluğu da, ancak dava dosyasından anlaşılabildiği ölçüde hâkim tarafından kendiliğinden (re"sen) gözetilir (.../... ..., s. 234- 237).
Somut olayda dava konusu yapılan taşınmazın XXXV nolu 2/b poligonunda kaldığı bilirkişilerce belirlendiğine göre bu tür davalar husumetin sadece Hazineye yönlendirilmesi gerekmekte olup Orman Yönetimi yönünden davanın husumetten reddine karar verilmesi gerekirken aksi yönde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... Yönetiminin temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 10/10/2017 günü oy birliği ile karar verildi.