Davacı Sağlık Bakanlığı vekili tarafından, davalı B.. B.. aleyhine 18/09/2012 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 07/11/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2- Diğer temyiz itirazına gelince; dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir. Davacı, İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliğin 10. maddesi uyarınca, davalı belediyenin sınırları içindeki okuldan alınan su numunelerinin analizleri sonucu tahakkuk ettirilen fatura bedellerinin tahsili amacıyla takip başlattığını, davalının borca itiraz ettiğini, itirazın yönetmeliğin 10. maddesi uyarınca haksız olduğunu belirterek; itirazın iptalini talep etmiştir. Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, anılan yönetmelikte 07.03.2013 tarihinde yapılan değişiklik gerekçe gösterilerek, davalı ile protokol yapılmadan, analiz ücretlerinin davalıya yüklenemeyeceğİ belirtilerek davanın reddine, kötü niyetli ve haksız takip yaptığı belirtilen davacının %20 oranında kötü niyet tazminatına çarptırılmasına karar verilmiştir. Dosya kapsamından, davacının yapılan analizler nedeniyle tahakkuk eden bedeli, yönetmeliğin 10. maddesi uyarınca belediyenin karşılaması gerektiği kanaatine vararak takip başlattığı anlaşılmaktadır. Davacının mevzuatı mevcut biçimi ile yorumlayarak alacaklı olduğuna kanaat getirmesine ve yapılan analiz nedeniyle iki taraftan birinin karşılaması gereken bir bedel oluşmasına göre, yapılan takibin borçlu davalıya zarar verme amacını taşımadığının kabulü gerekir; bu bakımdan, davacı alacaklının haksız ve kötü niyetli olarak icra takibinde bulunmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan bu duruma göre. mahkemece ayrıca kötü niyet tazminatına karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ancak, yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını da gerektirmediğinden; kararın, HUMK"nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle hüküm kısmının 2. maddesindeki "Davacı aleyhine alacağın %20"si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, davacıdan alınarak davalıya verilmesine," cümlesinin tamamının çıkarılmasına, diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenle reddine ve kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA 26/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.