11. Hukuk Dairesi 2016/4687 E. , 2017/3601 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 07/10/2015 tarih ve 2013/120-2015/789 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalının taşıma (servis) işini üstlendiğini, bu hizmetin karşılığı olarak düzenlediği faturaların davalıya tebliğ edildiğini, davalının kısmi ödemelerde bulunduğunu ancak ödenmeyen faturalar için hakkında başlatılan icra takibine haksız yere itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının itirazının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; 26/11/2014 tarihli duruşmada davacı vekilince, davalı yanın ticari defterlerinin incelenmesi gerektiği, bu kayıtların bütünüyle kabul edileceğinin beyan ve talep edilmesi üzerine yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde davalı defterlerinde cari hesap bakiyesinin -2,56 olarak kayıtlı bulunduğunun tespit edildiği, bu tespitle birlikte davacının iddiasını kesin olarak ispat edemediği bu haliyle başkaca bir incelemeye gerek olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava taşıma ilişkisinden doğan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece davanın reddi kararının davacı vekilince temyizi üzerine Dairemizce eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiği gerekçesiyle bozma yapılmıştır. Davanın yeniden esasa kaydının ardından davacı vekilinin duruşma sırasında alınan “davalıya ait kayıtların incelenmesi halinde bütünüyle kabul edileceği" beyanı üzerine davalının ticari defterleri bilirkişi marifeti ile incelenmiş ve neticesinde davalı defterlerinde cari hesap bakiyesinin eksi olduğu tespiti ile yetinilerek dava reddolunmuştur.
Ticari defterlerin delil olabilmesi için tarafların tacir olması, dava konusu faturaların düzenlendiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın 82 vd. maddelerinde gösterilen şartların gerçekleşmesi gerekir. eTTK"nın 83/2 maddesine göre taraflardan biri hasmın ticari defterleri münderecatını kabul edeceğini ve sadece hasmın ticari defterlerine istinat ettiğini açıkça beyan ederek delillerini mahkeme huzurunda bu şekilde hasreylediğini imzası ile tasdik etmiş olması gerekir.
Somut olayda, davacının ibraz ettiği 10.10.2013 tarihli dilekçede davacı, ... kayıtlarının celbini ve bildirilecek kişilerin tanık olarak dinlenmesini, davalının isticvabını talep etmiş; ayrıca banka kaydına da delil olarak dayanmış ve bundan sonra davalı defterlerinin içeriğini kabul ettiğini bildirmiştir. Davacı vekili, bu dilekçe doğrultusunda ..."dan gelen cevabi yazıda belirtilen kişilerin tanık olarak dinlenmesi talebini 12/03/2014 tarihli celsede de tekrar etmiş; 26/11/2014 tarihli celsede de davalının defterlerini delil olarak kabul ettiği bildirilmesine rağmen aynı beyanında yine ... kayıtları ve banka kayıtlarının da celbini talep etmiştir.
Bu durumda davacı, münhasıran davalının defter ve kayıtlarına delil olarak dayanmadığından mahkemece diğer deliller değerlendirilmeksizin sadece davalı defterlerinin münderecatına dayalı olarak karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 12/06/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(M)
Dava dosyasının incelenmesinde, davacı vekilinin Dairemiz bozmasından sonra mahkemeye ibraz ettiği "e-imzalı" 10.10.2013 tarihli dilekçesinde, davanın safahatına ilişkin açıklamalarından hemen sonra, davalı tarafın 2008 yılı ticari defterlerinin içeriğini kabul edeceklerini beyanla, mezkur defterin ibrazı ve üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasını istediği, mezkur dilekçenin 11.10.2013 tarihli celsede okunup davalı tarafa da tebliğ edildiği sabittir. Bu durumda, çoğunluk düşüncesinin aksine, davacı yanın diğer delillerden sarfınazar ile delil olarak davalı defterlerindeki kayda dayandığının ve davacı yanın bu beyanından dönerek diğer delillerin de incelenmesini talep etmesinin mümkün olmadığının kabulü gerekir.
Ancak, davacı yanın, davalının ticari defter ve kayıtlarının içeriğini kabul edeceğini beyan etmiş olması, usulüne uygun tutulmamış ve hiçbir sahih kayda dayanmayan defter kayıtlarına koşulsuz itibar edilmesini gerektirir nitelikte değildir. Bu halde dahi, içeriği kabul edileceği belirtilen davalı defterlerinin gerek eTTK"nın 82 vd. maddeleri ile HMK"nın 222. maddesi çerçevesinde, davalı lehine delil olabilme koşullarını karşılaması iktiza eder. Yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davalı defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, defterde davalı yararına, davacı aleyhine olacak şekilde işlenmiş ve taraflar arasındaki açık hesabı davalı lehine çeviren kayıtların, sahih ve davacıyı ilzam eder nitelikte belgelere dayanmadığı saptanmıştır. Bu durumda, davalı defterinde salt davacı iddiasını destekleyen kayıtlara itibar olunarak, defterlerin sahibi olan davalı aleyhine delil oluşturan kısımları çerçevesinde uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerekir.
Bu durumda, yerel mahkeme kararının yukardaki nedenlere dayalı olarak bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan, çoğunluğun bozma gerekçesine katılamıyorum.