3. Hukuk Dairesi 2020/11264 E. , 2021/756 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tespit ve tahliye davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı şirket ile 01.04.2011 tarihli 4821 sayılı rödövans sözleşmesini imzaladıklarını, bu sözleşme gereğince ... İli, ... İlçesi, ... Köyünde bulunan ... erişim nolu sahada %8 rödövans karşılığında demir üretimi yapılacağının kararlaştırıldığını ancak ilgili rödövans sözleşmesinin işleme konulmadığını, sözleşmeden dolayı hiç bedel ödenmediğini, sözleşme yapıldıktan sonra sahanın işletmeci tarafından atıl durumda bırakılıp işletilmediğini ve verimliliğinin tahrip edildiğini, mevzuattan kaynaklanan yükümlülüklerin de yerine getirilmediğini belirterek sözleşmenin devamında hukuki yarar kalmadığından Elbistan 1. Noterliği"nin 21.05.2012 tarih ve ... yevmiye nolu fesihnamesi ile rödövans sözleşmesinin feshedilmiş olduğunu tespitine, feshin usulen geçersiz sayılması halinde şartları oluştuğundan sözleşmenin feshine, davalının kiralananı haksız işgali nedeniyle müdahalenin men"i ile kiralananın tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; ilgili rödövans sözleşmesi gereğince sahaya ciddi yatırımlar yaparak çalışmalara başladığını, ancak sözleşme ile kararlaştırılan ruhsattan kaynaklanan tüm hakların devri hususunda davacı ile yapılan görüşmelerin sonuçsuz kaldığını, ... tarafından Elbistan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2012/396 esas sayılı dosyası ile açılan davanın hala derdest olduğunu, işbu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek, kötü niyetle açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, rödövans sözleşmesinin feshedildiğinin tespitine, davalının maden sahasını tahliye etmiş olması nedeniyle müdahalenin men"i ve tahliye isteminin reddine, davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.162,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.162,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının, davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin kaldırılmasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28/11/1956 tarih ve 15/15 sayılı İBK). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama sırasında dava konusu kiralananın tahliye edilmiş olması nedeniyle, kiralananın tahliyesine yönelik dava konusu muaraza ortadan kalkmıştır.
Bu noktada, mahkemece; HMK"nun 331 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, konusuz kalan dava hakkında yargılamaya devam edilerek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunun tespiti ve o tarafın yargılama giderlerine mahkum edilmesi gerekir.
Eldeki davada; davacı, kiralananın tahliyesi istemi yönünden davanın açıldığı andaki duruma göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, muarazaya neden olan davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece; tahliye yönünden, dava konusu kiralananın yargılama sırasında tahliye edilmiş olduğu anlaşılmakla, davacının dava açmakta haklı olduğu, bu nedenle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve vekalet ücretinin de davacının haklı olması nedeniyle davalı tarafa yükletilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile müdahalenin men"i ve tahliye istemi yönünden davanın reddine karar verilmesi ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nın 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm metninden "5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.162,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” ve 2.bentte ki "Reddine" ifadelerinin çıkarılarak 2.bendin sonuna "konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına" ifadesinin eklenmesi suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.