17. Hukuk Dairesi 2015/19279 E. , 2018/9684 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; 13.08.2008 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasında, ..."ın sevk ve idaresinde bulunan ve davalının çalıştığı işyerine ait olan plakasız motosiklet ile müvekkilinin maliki olduğu ve olay günü sevk ve idaresinde bulunan motosiklete geçiş hakkı verme yükümlülüğünü ihlal ederek çarptığını, meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin yere düşerek sürüklendiğini ve kolunun kırıldığını,bu nedenlerle 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 13.08.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın 13/08/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı ...’ın sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
O halde, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davalının sorumluluğun niteliği, davacının maluliyetinin derecesi, tarafların kusur oranları da gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen davacı için hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir miktar daha düşük manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, zenginleşme sonucunu doğuracak şekilde manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ...’ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 25/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.