Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2016/4176 Esas 2017/1464 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/4176
Karar No: 2017/1464
Karar Tarihi: 10.03.2017

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2016/4176 Esas 2017/1464 Karar Sayılı İlamı

16. Hukuk Dairesi         2016/4176 E.  ,  2017/1464 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    1993 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan 1674 parsel sayılı 3112 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu ve 1988 yılından beri ..."ın fiili kullanımında bulunduğu belirtilmek suretiyle tarla vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., taşınmazın kendi kullanımında olduğu iddiası ile adına zilyetlik şerhi verilmesi istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece, dava konusu taşınmaza ilişkin 3402 sayılı Yasa"nın 5831 sayılı Yasa"nın 8. maddesi ile eklenen Ek-4. maddesi uyarınca kadastro tutanağı düzenlenmediği, 2/B alanlarında kullanım kadastrosu yapılmasının idari bir tasarruf olup mahkemeye, idareyi zorlayıcı nitelikte dava açılamayacağı gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle usulden davanın reddine karar verilmiş ise de, kararın gerekçesinde isabet bulunmamaktadır. Davacı taşınmazın kendi fiili kullanımında bulunduğu, şerh sahibi dedesi ..."ın kullanımının bulunmadığı iddiası ile adına zilyetlik şerhi verilmesi isteminde bulunmuş olduğundan açılan dava, kadastro öncesi sebebe dayalı kadastro tespitine itiraz niteliğindendir. Çekişmeli 1674 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki kadastro tespiti 20.04.1999 tarihinde kesinleşmiştir. Davacının kadastro öncesi sebebe dayalı olarak 11.02.2013 tarihinde dava açtığı nazara alındığında 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesinde belirtilen hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle ret karar verilmesi isabetsiz ise de, hüküm sonucu itibariyle doğru olduğundan gerekçesi bu şekilde DÜZELTİLMEK suretiyle hükmün ONANMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 10.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.