9. Hukuk Dairesi 2013/7367 E. , 2015/753 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti ile ikramiye alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş akdinin sona ermesi üzerine yapılan kıdem tazminatı ve izin alacağı ödemesinin eksik olduğu ve hak ettiği fazla çalışma ücreti ve ikramiye alacaklarının da ödenmediğini ileri sürerek, bakiye kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin ile fazla çalışma ücreti ve ikramiye alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunî gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı en son ücretinin 5.400,00 TL. brüt olduğunu iddia etmiş, davalı ise 2.456,00 TL. net olduğunu savunmuştur. Öte yandan davacı tanıkları iddia edilen ücret miktarını doğrular mahiyette beyanda bulunmuştur. Keza, yargılama safhasında yaptırılan emsal ücret araştırması üzerine alınan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin cevabî yazısında da davacının emsali aylık ücretinin 3.000,00 TL. net olduğu bildirilmiştir.
Her ne kadar Mahkemece işverenin savunmasına itibarla, davacının aylık ücret miktarı 2.456,00 TL. kabul edilmiş ise de, bu kabul dosya kapsamındaki delil durumuna göre isabetli değildir.
Bu durumda, Mahkemece yapılacak iş davacının aylık ücretinin 3.000,00 TL. olarak kabulü ile dava konusu hak ve alacakların hüküm altına alınmasıdır
3-Öte yandan, 5953 sayılı Basın İş Kanunu’nda gazetecilerin işçilik alacaklarına mevduat faizi uygulanacağına dair bir hüküm bulunmadığından, bu Kanundan doğan işçilik alacaklarına, sözleşmede aksine bir hüküm yoksa temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmalıdır.
Somut olayda, mahkemece, Basın Kanuna tabi çalıştığı kabul edilen davacının fazla çalışma ücret alacağına yasal faiz yerine en yüksek mevduat faizinin uygulanması da hatalıdır.
4-Taraflar arasında gazetecinin ikramiye hakkı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştırılanlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun’un 14 üncü maddesinde, “Gazeteciler, her hizmet yılı sonunda işverenin sağladığı kârın emeklerine düşen nispi karşılığı olarak asgari birer aylık ücret tutarında ikramiye alırlar.” şeklinde kurala yer verilmiştir.
Görüldüğü üzere gazetecinin yasal ikramiye hakkının doğması için işverenin kâr elde etmesi gerekir. İşverenin kâr elde edip etmediği hususu tespit olunmalı, gerekirse konu ilgili vergi dairesinden araştırılmalıdır.
Gazetecinin yasal ikramiye hakkı, en az bir aylık ücret tutarında olmalıdır. Taraflar bu miktarın üzerinde bir ikramiye ödemesi kararlaştırabilecekleri gibi, işyeri uygulamasının da bu yönde olduğunun kanıtlanması durumunda, bir aylık ücreti aşan ikramiye hakkının bulunduğu kabul edilmelidir.
5953 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinde, “her hizmet yılı sonundan” bahsedilmiş olsa da, ikramiyeye hak kazanabilmek için en az bir yıllık çalışma koşulu aranmaz. Gazeteci yıl içinde belli bir süre çalıştığında da işyerinin kâr elde etmesine katkı sağlamış olmaktadır. Bu bakımdan çalışılan süreye göre hesaplamaya gidilmelidir. Aynı yönteme bir yılı aşan çalışmalar için de başvurulması gerekir. Dairemizin kararlılık kazanmış olan uygulaması bu yöndedir (Yargıtay 9. HD 9.11.2004 gün, 2004/10054 E 2004/25551 K.).
İkramiye alacağı için 5953 sayılı Kanunda özel bir faiz türü öngörülmediği gibi açık bir ödeme tarihinden de söz edilmemiştir. Böyle olunca ikramiye alacağı yönünden işverenin temerrüde düşürüldüğü andan itibaren yasal faiz yürütülmelidir. İkramiye, adı geçen Yasanın 14 üncü ve Ek-1 inci maddelerinde sözü edilen günlük yüzde beş fazla ödeme kuralına da tâbi değildir.
Somut olayda davacı, müstehak olduğu ikramiye alacaklarının davalı işverence ödenmediğini iddia etmiş, Mahkeme ise işverenin kâr edip etmediğinin tespitine ilişkin dosya kapsamında bir kaydın bulunmadığı ve davacıya yıl içinde ikramiye ödemesinin yapıldığı görülmekle talep konusu ikramiye alacağının reddine karar verilmiş ise de, gerek mahkeme kararı gerekse hükme esas alınan bilirkişi raporu uyuşmazlık konusu davacının ikramiye hakkının bulunup bulunmadığı, şayet varsa tam olarak ödenip ödenmediği hususlarını aydınlatıcı niteliği haiz değildir.
Bu durumda Mahkemece yapılacak iş, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemenin yapılması ve gerekirse Dairemizin yukarıdaki ücret miktarına ilişkin bozma kararı da dikkate alınarak yaptırılacak hesaplamaya ilişkin denetime elverişli bilirkişi raporu ile sonuca varılmasıdır. Belirtilen sebeple, Mahkemece yetersiz araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
5- Taraflar arasındaki diğer bir uyuşmazlık, müstehak olunan izin süresi ve karşılığının tam olarak ödenip ödenmediği noktalarında toplanmaktadır.
Yıllık ücretli izin alacağı 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştırılanlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunun 6., 21. ve 29. Maddelerinde düzenlenmiş olup, 6. madde de işine son verilmesi halinde gazetecinin kullanmadığı yıllık izinlerinin ücretinin kendisine peşin olarak verileceği ; 21. maddede mesleki kıdemi en az bir yıl olan gazeteciye yılda dört hafta, hizmeti on yıldan yukarı olan bir gazeteciye altı hafta ücretli izin verileceği; 29. maddede ise gazeteciye fesihten sonra ödenmesi gereken yıllık izin ücreti toplamının iki kat olarak ödeneceği düzenlenmiştir. 5953 sayılı yasada yıllık izin ücretinin fesih sırasındaki son ücret üzerinden hesaplanacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacının hak ettiği yıllık izin dönemlerinde kullanmadığı izin süreleri o döneme ait ücretleri dikkate alınarak hesaplanmalıdır. Bu durumda Mahkemece son ücrete göre hesaplama yapılan bilirkişi fazla çalışmanın raporu doğrultusunda izin alacağına karar verilmesi isabetsizdir.
6-Davacının fazla çalışma alacağının olup olmadığı ve karşılığının ödenip ödenmediği hususları da taraflar arasında ihtilaflıdır.
Dosya kapsamından davacı Basın Kanuna tabi çalışan olup, anılan Kanun’un Ek 1 inci maddesinde gazetecilerin günlük çalışma süresinin 8 saat olduğu düzenlenmiştir. Hal böyle iken hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışmanın haftalık yasal çalışma süresinin 48 saat yerine 45 saat olarak kabul edilerek hesaplanması hatalıdır.
7-Kabule göre; Basın Kanuna tabi çalışan olarak kabul edilen davacının, kıdem tazminatı hesabının giydirilmiş ücret üzerinden yapılması da hatalıdır.
Belirtilen sebeplerle, Mahkemece eksik inceleme ve hatalı hesaplama yapılan bilirkişi raporuna itibarla yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 15.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.