1. Hukuk Dairesi 2017/4274 E. , 2017/5547 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan..."ın maliki olduğu 1537 parsel sayılı taşınmazını damadı davalı ..."e satış suretiyle temlik ettiğini, onunda diğer davalı ..."e devrettiğini, temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek taşınmazın 1/6 payının tapusunun iptali ile adına tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., taşınmazı 70.000.000ETL bedelle mirasbırakandan satın aldığını, mirasbırakanın çekişme konusu taşınmazdan elde ettiği bedelle eşi...’in ½ paydaşı olduğu, ... Köyü 63 parsel sayılı taşınmazın kalan ½ payını satın aldığını, muvazaalı işlem yapılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı ... yönünden pasif dava ehliyeti olmadığı gerekçesiyle davanın reddine, davalı ... yönünden kabul beyanında bulunduğu ve davacı ile sulh protokolü imzalandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı ... tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; elde ki davada davacı ve davalı ... arasında imzalanan 14.12.2011 tarihli sulh sözleşmesinde, dava konusu taşınmazın devri sırasında bedel ödenmediği, tapuda intikalinden itibaren taşınmazın davalı ... tarafından kullanıldığı kendisinin hiç kullanmadığı, gerçek satış işlemi olmadığının belirtildiği, davalı ...’in 22.11.2012 tarihli duruşmadaki beyanın da ise davalı ...’e bir miktar borç para verdiği, bu sebeple taşınmazın devredildiği, borç ödendiği ancak tapuda devir işlemi yapılmadığını, malik olarak görünmesine rağmen taşınmazı halen davalı ...’in kullandığı ve ürünlerini topladığını, davayı bu şekli ile kabul ettiğini beyan ettiği dosya kapsamıyla sabittir.
Ayrıca, davalı ...’in savunmasında da belirttiği üzere mirasbırakanın eşi...’in paydaşı olduğu 63 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payın 01.07.1992 tarihinde....’tan satın alındığı, taşınmazın tam payla .... adına kayıtlı iken 21.09.2001 tarihinde ölümü ile mirasçılarına intikal ettiği, halen mirasçılar adına kayıtlı olduğu açıktır.
Davalı ...’in 22.11.2012 tarihli duruşmada alınan imzalı beyanından; diğer davalı ... ile aralarında yapılan inançlı işlem olgusunu kabul ederek davayı kabul ettiği, buna göre de davalı beyanının açıkca davanın kabulü olarak değerlendirilmesine olanak yoktur.
Bu durumda, mirasbırakan ...’ın davalı ...’e yaptığı ilk temliğin 1/4/1974 tarihli 1/2 sayılı İBK kapsamında muvazaalı olup olmadığının açıkça saptanması gerekir.
Somut olaya bakıldığında, mirasbırakan ...’un 01.08.2011 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı kızı .. ile dava dışı çocukları ..., ...., ..., ... ve ...’nin kaldığı, mirasbırakanın maliki olduğu çekişme konusu 1537 parsel sayılı 6.170m2 miktarlı zeytinlik nitelikli taşınmazını 08.09.1992 tarihli satış işlemi ile 70.000.000 ETL bedelle davalı damadı ...’e temlik ettiği, onun da 22.06.2007 tarihli satış işlemi ile 9.000TL bedelle davalı ...’a devrettiği, davalı ...’in beyanlarından davalı ...’e verilen borç paranın teminatı olarak taşınmazın adına tescil edildiği, taşınmazla ilgisinin bulunmadığı, davanın kabulü halinde hak sahibi olacak mirasçılardan tanık sıfatıyla dinlenen ..., ...., ... ... ve..’nın "mirasbırakanın çekişme konusu taşınmazı satılığa çıkardığı, 3. kişi ile pazarlık yapıldığı, ancak davalı ...’in taşınmazın aile dışına çıkmaması için bedeli mukabilinde satın aldığı, yapılan temliğin gerçek satış olduğunu" beyan ettikleri, davacı tanığı ...’ın ise, davalı ...’in taşınmazı emanet olarak aldığını, kendisine bir şey olduğu takdirde taşınmazın davalı ...’e geri iade edileceğini çocuklarına vasiyet ettiğini bildirmiş olup, tüm tanık beyanları ve dosya içinde bulunan 63 parsel sayılı taşınmazın ½ payının satışına ilişkin resmi senet ve evraklardan mirasbırakanın eşinin paydaşı olduğu taşınmazın diğer ½ payını alabilmek için çekişme konusu taşınmazı satılığa çıkardığı, davalı ...’in bedeli karşılığı satın aldığı, yapılan temlikin gerçek satış olduğu ikinci satışın ise inançlı temlik olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mirasbırakanın davalı ...’e yaptığı temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun davacı tarafından kanıtlanmadığı gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir.
Davalı ... vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlere (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.