3. Hukuk Dairesi 2016/5744 E. , 2017/1378 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; ... İli, Merkez ...Köyü, 526 parsel sayılı taşınmazın davalının ise sınır komşusu olan 527 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalı tarafından aleyhine açılan davada ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2008/422 esas, 2009/176 karar sayılı kararı ile davalı ..."e ait 527 parselin 2.696 m²"sini kullandığı ve bu alana tecavüzünün bulunduğunun tespiti ile taşınmaza vaki müdahalenin men"ine karar verildiğini, müdahalesinin men"i kararının infazından sonra davalıya ait taşınmazda kalan ağaç bedellerinin tespitini istediğini ve ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2010/109 d.iş sayılı dosyaya yapılan tespitte kendisinin yetiştirdiği ağaçların davalıya ait 527 parsel içerisinde kaldığı ve ağaç bedellerinin toplam 12.053,00 TL olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek davalıya ait taşınmazda kalan ağaç bedellerinin şimdilik 12.053,00 TL"lik kısmının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davaya konu 526 ve 527 parsellerin bir bütün halinde tarafına aitken kardeşi ..."e bir bölümünü ifraz ederek 526 parsel olarak sattığını, daha sonra ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesi"nde açmış olduğu 2008/422 esas sayılı dava sonucunda ..."in kendisine satmış olduğu bölümden fazlasını kullandığının belirlendiği için bu kısmı icra yoluyla geri aldığını; davaya konu yapılan ağaçların tarafınca dikildiğini ve her türlü bakımının yapılarak ürün alınacak hale getirildiğini, ağaçların yetiştirilmesinde davacının her hangi bir katkısının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, birleşen davada ise; taşınmazın satış tarihinden tarafına teslim tarihine kadar taşınmazdan davacı/birleşen davalının faydalandığını belirterek dava tarihinden geriye doğru 2006-2009 yılları arasına ait dört yıllık ecrimisile karşılık şimdilik 5.000TL’nin davacı/birleşen davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; asıl ve birleşen davaların kısmen kabulü ile asıl davada 2.904,79 TL"nin, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ..."den tahsili ile davacı ..."e ödenmesine; birleşen davada ise 1.152,56 TL"nin, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, davalı ..."ten tahsili ile davacı ..."e ödenmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, Dairemizin 19.12.2013 tarih 2013/15283E-18350K sayılı ilamı ile; davacı(birleşen davada davalı) vekilinin tüm, davalı (birleşen davada davacı)vekilinin sair temyiz itirazları reddedilerek, mahkemece davalı (karşı davacı) vekilinin zamanaşımı itirazı hususunda bir karar verilmemesi doğru görülmediğinden hükmün bozulmasına kararı verilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde; asıl davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen kararın davacı tarafça temyizi üzerine Dairemizin 15.10.2014 tarih 2014/13832E-13376K sayılı ilamı ile; davaya konu taşınmazın davalıya teslim edildiği tarihin tespiti ile fiilen taşınmazın davalıya teslim edildiği tarih ile iş bu davanın açıldığı tarih itibariyle yasada öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığının tespiti halinde işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu hususlarda araştırma yapmadan, eksik inceleme ile karar verildiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde bu defa; 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/138E-2013/257K. sayılı ilamında belirtilen ve levazım değeri olarak ağaçların odun değerine (2.904,79 TL) hükmedilmesinin mümkün olmadığı, davaya konu taşınmazın kayısı bahçesi olarak değeri ile boş tarla olarak değeri arasındaki farka hükmetmek gerekçesi ile asıl davanın kabulüne 12.053,00 TL"nin, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Mahkemece bozma ilamına uyulması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz.
Bozulan bir hükmün, bozma sebepleri dışında kalan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle; kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Zira, kesinleşmiş olan kısımlar, lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak teşkil eder.
Somut olayda; mahkemece uyma kararı verilen Dairemizin 19.12.2013 tarih 2013/15283E-18350K sayılı ilamı ile; davacı(birleşen davada davalı) vekilinin tüm, davalı (birleşen davada davacı)vekilinin sair temyiz itirazları reddedilerek, yalnızca davalının asıl davada zamanaşımı itirazı hususunda bir karar verilmediğinden bahisle davalı lehine bozma kararı verilmiş, yerel mahkemenin ilk kararında tahsiline karar verilen 2.904,79 TL tahsili hususunda davalı lehine usuli müktesep hak oluşmuştur.
Ne var ki mahkemece; bozma ilamına uyulma kararı verilmiş ancak, lehine oluşan usuli müktesep hakka aykırı olarak 12.053,00 TL"nin tahsiline karar verilmiştir. Böylece bozma gereği yerine getirilmeden,yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bendde açıklanan nedenlerle davalı ...’in sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bendde açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı ... yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.