3. Hukuk Dairesi 2016/5736 E. , 2017/1374 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; Valilik Makamının 24/02/2009 tarih ve 2373 sayılı olurlarına istinaden kurulan inceleme komisyonunun 07/10/2010 tarihli raporunda, 15.09.2005 ile 28.02.2009 tarihleri arasında Merkezi Nüfus İşletim Sisteminde (MERNİS) ölü bulunduğu halde Aile Hekimliği Bilgi Sisteminden (AHBS) silinmemiş ölü kayıtlar nedeniyle aile hekimlerine ve aile sağlığı elemanlarına mevzuatta öngörülmediği halde ödeme yapıldığı, bunun da kamu zararına sebebiyet verdiği hususlarının tespit edildiğini, söz konusu rapor gereğince kendilerine ölü kayıtlar nedeniyle yersiz ödeme yapılan aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarına borçlarını ödemeleri konusunda tebligat yapıldığını ancak davalının bugüne kadar herhangi bir ödeme yapmadığını ileri sürerek, davalıya fazla olarak ödenen 1.934,47 TL anapara ve 608,47 TL faiz olmak üzere toplam 2.542,94 TL"nin faiz hesaplanmasının yapıldığı tarih olan 30.06.2011 tarihinden itibaren anaparaya işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; dava dilekçesinde var olduğu iddia edilen zarara davacı tarafın kendi kusuru ile sebep olduğunu, ölü kişilerin sistemden silinmesi yetkisinin kendisine verilmediğini, mevcut sistem dahilinde sisteme atanan kişinin ölü olup olmadığını bilmesine imkan bulunmadığını, ayrıca davanın zamanaşımına uğramış olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm; Dairemizin 15.05.2013 tarih 2013/6823E-8168K sayılı ilamı ile; mahkemece; öncelikle davalı aile hekiminin, davaya konu edilen fazla ödemenin yapıldığı dönemde sözleşmeli olarak mı, yoksa görevlendirme ile hizmet verdiğinin açıklığa kavuşturulması, ondan sonra borcun kaynağının sözleşme mi yoksa sebepsiz zenginleşme mi olduğunun ve buna bağlı olarak zamanaşımı süresinin ve başlangıcının belirlenmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacı kurum ile davalı arasında yapılan sözleşmeler birlikte değerlendirildiğinde bu sözleşmelerin teknik anlamda bir sözleşme olmadığı, atama/görevlendirme işlevine sahip bir idari işlem olduğu kabul edilerek, davanın sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı olduğu, davalının süresi içerisinde zamanaşımı def"inde bulunduğu dikkate alınarak davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm; Dairemizin 17.02.2015 tarih 2014/19263E-2015/2396K sayılı ilamı ile; taraflar arasındaki hukuki ilişkinin sözleşmeden kaynaklandığı ve TBK."nın 146. (BK 125.) maddesi gereğince zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, davada zamanaşımı süresinin dolmadığı, mahkemece; davanın esası hakkında inceleme yapılarak ve taraflardan delilleri sorularak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyma kararı verilerek yapılan yargılama neticesinde bu defa; davalının yardımcı sağlık personeli olarak görev yaptığı, ..."nın cevabi yazı içeriğine göre davalının nüfus kayıtlarında silme ve düzeltme yetkisinin bulunmadığı, bu nedenle davalının kusuru olmayan işlem nedeniyle sorumlu tutulamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, aile hekimliği personeli (ebe) olan davalıya fazladan yapıldığı ileri sürülen ödemenin istirdadı istemine ilişkindir.
Somut olayda; davacı Bakanlık tarafından 15.09.2005 ile 28.02.2009 tarihleri arasında Merkezi Nüfus İşletim Sisteminde (MERNİS) ölü bulunduğu halde Aile Hekimliği Bilgi Sisteminden (AHBS) silinmemiş ölü kayıtlar nedeniyle aile hekimlerine ve aile sağlığı elemanlarına mevzuatta öngörülmediği halde ödeme yapıldığı, bunun da kamu zararına sebebiyet verdiği iddia edilmektedir.
O halde mahkemece yapılması gereken iş; ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde davalıya yapılan fazla bir ödeme olup olmadığı, bunun sonucunda davacının bir zarara uğrayıp uğramadığı konusunda taraf delilleri toplanarak, konusunda uzman bilirkişilerden ya da bilirkişi kurulundan rapor alınarak, sonucu dairesinde bir karar vermek gerekirken; bu husus göz ardı edilerek eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Katip: HH