14. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/16785 Karar No: 2017/7406 Karar Tarihi: 10.10.2017
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/16785 Esas 2017/7406 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2015/16785 E. , 2017/7406 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.05.2014 gününde verilen dilekçe ile İİK 121. maddesine dayanan ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 20.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, İcra ve İflas Kanununun 121. maddesi uyarınca İcra Hukuk Mahkemesinden alınan yetki belgesine dayalı olarak açılan ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir. Davacı vekili, davalılardan ...’ın borcundan dolayı 101 ada 3 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış sureti ile giderilmesini dava ve talep etmiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir. Hükmü, Davalı ... temyiz etmiştir. Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK"nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Öte yandan, 7201 Tebligat Kanununda 6099 sayılı Kanun ile yapılan ve 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik uyarınca "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." (m. 10) Tebligat Kanununun değişik 21/2. maddesi gereğince; "Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." Somut olaya gelince; Dava konusu taşınmazda elbirliği halinde malik olan davalı ...’a dava dilekçesi daha önce bilinen adresine tebligat yapılmadan doğrudan tebligat kanunun 21/2 maddesine göre tebliğ edildiği davalının bu sebeple kararı temyiz ettiği anlaşılmaktadır. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup re’sen yargılamanın her aşamasında gözönünde bulundurulması gerekir. Bu durumda mahkemece; Dava konusu taşınmazda elbirliği halinde malik olan davalı ...’a usulüne uygun tebligat yapılarak HMK"nın 27. maddesi uyarınca taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru görülmemiş, açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 10.10.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.