20. Hukuk Dairesi 2016/676 E. , 2017/7523 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
2004 yılında yapılan kadastro sırasında ... köyü 116 ada 15 parsel sayılı 35722 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, çalılık kaplı ve kimsenin kullanımında olmaması nedeniyle çalılık niteliğiyle ... adına tesbit edilmiş, davacı ..., tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasıyla dava açmış, davacılar ..., ..., ... ..., ..., ... ve ..."in çekişmeli taşınmaza yönelik aynı iddiayla ayrı ayrı açtıkları dava dosyaları birleştirildikten sonra, mahkemece davanın kabulüne, çekişmeli 116 ada 15 nolu parselin bilirkişi rapor ve krokisinde (A) ile ve sarı renkle gösterilen alanın kadastro tespit tutanağının iptali ile (A) ile gösterilen 135.89 m2 ve (E) ile gösterilen 624.62 m2 alanların tarla vasfı ile ... ... mirasçıları adına; (B) ile gösterilen 125.82 m2, (D) ile gösterilen 711.73 m2, (H) ile gösterilen 312.62 m2 (K) ile gösterilen 805.33 m2, (M) ile gösterilen 1010 m2, (O) ile gösterilen 312.72 m2"nin çalılık vasfı ile ... adına, (C) ile gösterilen 920.12 m2 ve (J) ile gösterilen 387.81 m2 bölümün tarla vasfı ile ... adına, (F) ile gösterilen 529.74 m2"nin tarla vasfı ile ... adına, (G) ile gösterilen 646.89 m2"nin tarla vasfı ile ... adına, (I) ile gösterilen 373.57 m2 bölümün tarla vasfı ile ... adına, (L) ile gösterilen sarı renkli 987.50 m2"nin ... adına, (N) ile gösterilen sarı renkli 2696.99 m2 alanın ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmekle bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 09/06/2011 gün ve 2011/3395 E. -7199 K. sayılı bozma kararı özetle; "...Mahkemece tapu kaydının tam olarak kapsamımın belirlenemediği ancak çekişmeli taşınmaz üzerinde davacılar yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunun belirlendiği gerekçesiyle davacıların davasının kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; davacıların dayandığı tapu kaydı tüm geldi ve gitti kayıtları ile getirtilmiş ve revizyon gördükleri parseller belirlenmiş ise de; dayanak tapu kaydının revizyon gördüğü taşınmazların tutanak örnekleri ile bu taşınmazları dıştan çevreleyen parsel tutanakları ve dava konusu taşınmaza komşu parsel tutanakları getirtilerek, keşif sırasında mahalline usulüne uygun şekilde uygulanmamıştır. Ayrıca hükme dayanak alınan orman bilirkişi raporunda, memleket haritası ile kadastro paftası, orman tahdit haritası ile kadastro paftası çakıştırılmadığından taşınmazın konumu denetlenememektedir. Bunun yanı sıra eski tarihli hava fotoğrafı ile 1980’li yıllara ait hava fotoğrafları incelettirilmemiş, keşifte taşınmazların konumu, toprak yapısı, üzerindeki bitki örtüsü ve çevre taşınmazlara göre arz ettiği özellikleri belirtir hakim gözlemi zabta yazılmamış, uzman ziraat mühendisi bilirkişiden; taşınmazların niteliği
hususunda komşu parsellerin toprak yapısı da mukayese edilmek suretiyle, taşınmazların toprak yapısı ve niteliğini belirtir rapor alınmamış, fotogometrik kadastro paftasındaki kullanım sınırları araştırılmamış ve bu pafta memleket haritası ile çakıştırılarak taşınmazın yeri tam ve kesin olarak tespit edilmemiş, fen bilirkişiye koordinat noktalarını içeren infaza elverişli kroki düzenlettirilmemiştir.
Kaldı ki, tapu kayıt miktarını aşan ya da tapu kaydı kapsamı dışında kalan yerlerin zilyetlikle kazanılabilmesi için devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığının kesin olarak belirlenmesi gerekir. Bunun tespiti için ise tapu kaydının kapsamı ile miktar fazlası olan bölümlerin eski tarihli belgelerde orman sayılan yerlerden olmaması zorunludur.
Bu nedenle; mahkemece öncelikle 1949 yılında yapılan orman tahdidi ile 1975 yılında yapılan aplikasyon ve 2.madde uygulamasına ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın konumunu gösterir orman tahdit harita örneği bulunduğu yerden getirilerek önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6831 sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve aynı kanunun 2/B maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı yöntemle uygulanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucunda taşınmazların kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kaldığının belirlenmesi halinde bu kez en eski tarihli ve 1980"li yıllara ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, fotogometrik kadastro paftası, davacıların dayandığı tapu kaydının revizyon gördüğü taşınmazlar ve bu taşınmazları dıştan çevreleyen parsellerin tutanak örnekleri ve dayanakları ilgili yerlerden getirtilip, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle rapor alınmalı, fotogometri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, davacıların dayandığı tapu kaydı “orman" ve “yol" gibi değişebilir sınırları içerdiğinden, yöntemince zemine uygulanıp, uyduğu takdirde 3402 sayılı Yasanın 20/C ve 32/3 maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek revizyon gördüğü taşınmazların yüzölçümü de dikkate alınarak kapsamı belirlenmeli; asıl taşınmazın kapsamı, orman veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı ve tapu kaydının uymadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzmanı olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı yolunda rapor alınmalı; komşu parsel tutanak ve dayanakları uygulanmalı; taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup
oluşmadığı belirlenmeli; 3402 Sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davacılar yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı yasanın 03.07.2005 gün 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır..."şeklindedir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne,
116 ada 15 nolu parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağının iptali ile 01/04/2015 tarihli bilirkişi ek rapor ve krokilerinde;
1- (R) ile gösterilen yeşil renkli 26640,69 m2 alanın orman vasfı ile ... adına,
2- (A) ile gösterilen 129,50 m2 ve (E) ile gösterilen 630,23 m2 alanların tarla vasfı ile ... ... mirasçıları adına verasetteki paylar oranında,
3- (B) ile gösterilen 124,57 m2, (D ) ile gösterilen 711.35 m2, (H) ile gösterilen 466,30 m2 (K1) ile gösterilen 448.33 m2, (K2 ) ile gösterilen 102,61 m2, (M) ile gösterilen 338,94 m2, (O) ile gösterilen 296,00 m2 alanların çalılık vasfı ile ... adına,
4-(C) ile gösterilen 935,29 m2 ve (J1) ile gösterilen 207,28 m2 ve (J2 ) ile gösterilen 56,82 m2 alanların tarla vasfı ile ... adına,
5-(F) ile gösterilen 530,32 m2 alanın tarla vasfı ile ... adına,
6-(G) ile gösterilen 633,64 m2 alanın tarla vasfı ile ... adına,
7-(I1) ile gösterilen 277,98 m2 ve (I2) ile gösterilen 60,88 m2 alanların tarla vasfı ile ... adına,
8-(L) ile gösterilen 484,80 m2 alanın ... adına,
9-(N) ile gösterilen 447,21 m2 alanın ... ve ... oğlu ... adına tapuya tescillerine karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1949 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 1975 yılında yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması vardır.
Mahkemece bozma kararına uyulmakla birlikte, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın ... adına tespit edildiği, davacıların ... ... çiftliği olarak bilinen ve Nisan 1953 tarih 22 nolu 160 Hektar 6412 m2 yüzölçümlü tapu kaydı kapsamında kaldığını iddia ettikleri taşınmazı 30 aile olarak satın aldıkları, mahkemece tapu kaydının tüm köyü kapsar nitelikte olduğunun kabul edildiği ancak, davacıların tutunduğu tapu kayıtlarının ayrı ayrı uygulanıp sınırlarının ve kapsamlarının belirlenemediği, böylece zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğu kabul edilerek, tarımsal amaçla kullanılan yerlerin davacılar adına; zilyedlik bulunmayan yerlerin tespit gibi çalılık niteliğiyle ... adına; (R) işaretli 26640 m2 taşınmazın ise 50 yaşlarında eylemli meşelik ve yüksek eğimli olması nedeniyle orman niteliğiyle ... adına tesciline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Öncelikle, Hakim tarafların talep sonuçları ile bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HMK. madde 26/l) ve iki taraftan birinin talebi olmaksızın re"sen bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz (HMK.md.24/l).
Somut olayda, Orman Yönetimi mahkemece davaya dahil edilmiş, ancak 09/06/2015 tarihinde müdahil olmayacaklarına dair dilekçe vermişlerdir. Taşınmazın tespiti ... adına olup, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 30/2. maddesine göre re"sen inceleme yaparak haksahiplerini belirleme zorunluluğu da yoktur. Ancak zilyetlik koşulları bakımından yapılan araştırma da yeterli değildir.
O halde; mahkemece, tapu kayıtlarının uymadığı kabul edilerek, zilyetlikle kazanma koşullarının davacılar yararına gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında, kadastro tespitinin yapıldığı 2004 yılından 20 yıl öncesine yani 1980"li yıllara ait hava fotoğrafları getirtilmeli, fen, ziraat ve orman bilirkişilerinden oluşacak kurul vasıtasıyla yeniden yapılacak keşifte, çekişmeli taşınmazın
bulunduğu yere ait 1980"li yıllara ait hava fotoğrafları ölçeği kadastro paftası ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmaz, komşu parsellerle birlikte hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop aleti vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak taşınmazın niteliği, tasarruf sınırlarının bulunup bulunmadığı, üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı müşterek imzalı rapor alınarak dosya içine konulmalı, elde edilen deliller ışığında tarafların talepleri ile bağlı kalınarak karar verilmeli, zilyetlik bulunmayan alanların ise tespit gibi tescili yönünde hüküm kurulmalıdır.
Kabule göre de; davanın kadastro tespitine itiraz niteliğinde olduğu, hüküm yerinde 116 ada 15 parselin kadastro tespitinin iptaline karar verilmesi gerekirken; “ kadastro tespit tutanağının iptaline” karar verilmiş olması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 10/10/2017 günü oybirliğiyle karar verildi.