Esas No: 2019/1062
Karar No: 2022/889
Karar Tarihi: 03.11.2022
BAM Hukuk Mahkemeleri İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1062 Esas 2022/889 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/1062 Esas
KARAR NO : 2022/889
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/11/2019
KARAR TARİHİ : 03/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından müvekkili olduğu şirket aleyhine gönderilen ödeme emrinin Teb. Kanunu madde 35'e göre tebliğ edildiğini, müvekkili şirketin takibin kesinleşmesi sonrasında yapılmış bulunan haciz işlemi neticesinde takibin varlığından haberdar olduğunu, müvekkili olduğu şirketin ticari kayıtları incelendiğinde takip tarihi itibariyle cari hesaptan kaynaklı olarak 14.143,49 TL borcu bulunduğunu, bakiye talep edilen 84.341,83 TL yönünden borcu bulunmadığını, borçlu müvekkili şirketin mevcut 14.143,49 TL yönünden kabul edilen borcuna yönelik olarak İcra Müdürlüğünce takip masrafı, işlemiş faiz, vekalet ücreti dahil olmak üzere tüm ferileri kapsar nitelikte hesaplama çıkarılmasının talep edildiğini, çıkarılan hesaplama doğrultusunda asıl alacak ve ferileri ile birlikte borcun tamamının ödendiğini beyan ederek, davanın kabulü ile İzmir 17. İcra Müdürlüğü ... Esas Sayılı dosyasından kısmi olarak 84.341,83 TL yönünden borçlu olmadıklarının tespiti ile takibin iptaline, haksız ve kötü niyetli takip nedeni ile karşı yan aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, icra takibinin sayın mahkemece uygun görülerek teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi ile takibin durdurulmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; 31/07/2019 tarihinde İzmir 17. İcra Müdürlüğünde 98.485,32 TL tutarındaki alacağını tahsili için ... Esas Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacı borçlu ise işbu dava ile toplam 98.485,22 TL tutarındaki alacağın 84.341,83 TL kısmı için borçlu olmadığını iddia ettiğini, davacı yanın iki şirketin bu zamana kadar hiç iş ilişkilerinin olmadığını, iş bu davaya konu icra takibinin dayanaksız olduğunu, bu borçtan hiç haberdar olmadıklarını ve hiçbir dayanağının olmadığı şeklindeki ifadelerle borçlu olmadığını ifade ettiğini, bu iddiaların kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili tarafından davacının aldığı mal karşılığında 60 adet fatura keşide edildiğini bu faturaların toplamının 75.162,32 TL olduğunu, 2 adet çek toplamının ise 50.000,00 TL olduğunu, bunun sonucunda davacı tarafın müvekkiline toplam 125.162,32 TL tutarında ödeme yapması gerekirken davacı yana icra takibi öncesi yalnızca 26.677,00 TL tutarında (4 adet havale, 2 adet senet ile) ödeme yaptığını, davacı yanın müvekkiline 98.485,32 TL bakiye borcu bulunduğunu beyan ederek davalı müvekkilinin banka ve ticari kayıtlarla alacağının sabit olması hasebiyle usul ve yasaya aykırı olarak açılmış olan haksız davanın reddine, kötü niyetle davanın açılmış olması ve alacağın belirlenebilir olması nedeniyle davacı yan aleyhine %20'den az olmamak üzere inkar tazminatına hükmolunmasına, davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddine, ihtiyati tedbir hususnda sayın mahkeme aksi kanaatte ise teminata ilişkin tutarın mahkemece takdir olunacak daha fazla bir tutara yükseltilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Açılan dava, davacının, İzmir 17. İcra Müdürlüğü ... Esas Sayılı dosyasına konu olan, davalı şirket tarafından alacağın tahsili amacıyla İzmir 17. İcra Müdürlüğü ... Esas Sayılı dosyasında davacı aleyhine başlatılan icra takibinden dolayı 84.341,83 TL yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi taleplerine ilişkindir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit ve istirdat davalarına ilişkin hususlar 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 72. maddesinde; ''Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmisinden aşağı olamaz.
Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.
Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.'' şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki yararın bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.
Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması hâlinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu hâlde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Pekcanıtez, H./ Atalay, O./ Sungurtekin Özkan, M./ Özekes, M.: İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164).
Davaya konu İzmir 17. İcra Müdürlüğü ... Esas Sayılı dosyası incelendiğinde davalı alacaklı tarafından davacı şirket aleyhine 98.485,32 TL alacağın tahsili amacıyla 31/07/2019 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davacı borçlu şirkete ödeme emrinin 05/09/2019 tarihinde Tebligat Kanununun 35. Maddesine göre tebliğ edildiği, davacı borçlu vekilinin 14/10/2019 tarihinde icra dosyasına sunmuş olduğu dilekçesinde, icra takibinden müvekkili şirketinin 14.10.2019 tarihinde haberdar olduğunu, müvekkili şirketin ticari kayıtları incelendiğinde takip tarihi itibari ile cari hesaptan kaynaklı olarak 14.143,49-TL borcu bulunduğunu, bakiye talep edilen 84.341,83-TL yönünden ise borcu bulunmadığını, borçlu müvekkil şirkettin mevcut 14.143,49-TL yönünden kabul edilen borcuna yönelik olarak İcra Müdürlüğünce takip masrafı, işlemiş faiz, vekalet ücreti dahil olmak üzere tüm ferilerini kapsar nitelikte hesaplama çıkarılmasını, çıkacak hesaplama uyarınca ödeme işleminin derhal yapılacağını bakiye talep edilen haksız ve mesnetsiz 84.341,83-TL yönünden ise menfi tespit davasının ikame edileceğini bildirdiği anlaşıldı.
Davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtları celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 219. maddesinde; ''Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir.
Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.'' hükmü bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 220. maddesinde ise; ''İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.'' hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 222. maddesinde de; ''Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.'' hükmüne yer verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, davacı vekiline ve davalı vekiline bilirkişi incelemesine esas olmak üzere taraflara ait ticari defter kayıt ve belgeleri mahkememize sunmak veya ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş olup, taraf vekilleri taraflara ait ticari defter ve belgelerin bulundukları yerleri verilen kesin süreler içerisinde mahkememize bildirmişlerdir.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde dosyanın Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflara ait ticari defter ve belgeler, icra dosyası, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, taraflara ait vergi sicil kayıtları ile sair deliller birlikte değerlendirilerek; taraflara ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, taraflara ait ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, bu kapsamda sahipleri lehine delil vasfı taşıyıp taşımadıkları, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, davalı şirketin davacı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği, icra dosyası kapsamında davacı şirket tarafından ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise hangi miktarda ödeme yapıldığı hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş,
Mahkememizce görevlendirilen Mali Müşavir Bilirkişinin 07/05/2020 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle Davacı şirkete ve davalı şirlete ait ticari defterlerin 6102 sayılı TTK'nun 64/3. maddesi ve V.U.K. 182, 220, 221 Maddesi uyarınca yapılması gereken noter açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, 2019 yılı ticari defterlerinin kapanış tasdik yapılması zamanının henüz gelmediği için yapılmadığı, usulüne uygun tutulan ticari defterlerin sahibi lehine delil vasfına sahip olduğu, davacı şirket ticari defterlerine göre icra takip tarihi ve dava tarihi itibariyle davalı şirketin 14.143,49 TL alacaklı olduğu, davalı şirket ticari defterlerine göre icra takip ve dava tarihi itibariyle 98.485,32 TL borçlu olduğu, taraf defterlerindeki uyumsuzluğun nedenlerinin; davacı şirket ticari defterlerinde kayıt altına alınmayan toplam bedeli 4.341,83 TL olan 3 adet fatura, davacı şirket ticari defterlerinde 28/02/2018 tarih 15 yevmiye no ile verilen çek olarak kayıt edilen toplam bedeli 50.000,00 TL olan 2 adet çekin davalı şirket tarafından davacı şirkete keşide edildiği, davacı şirket ticari defterlerinde 2 adet çekin yanlış kayıt yapıldığı, davalı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen davacı şirket ticari defterlerinde kayıt altına alınmamış olan 10/12/2018 tarihli 20.000,00 TL bedelli çekten kaynaklandığı, davacı şirket ticari defterlerinde kayıt altına alınmamış olan yukarıda listelenen 3 adet faturaya ait 10/09/2018 tarih 1292 nolu, 13/11/2018 tarih 1697 nolu ve 11/12/2018 tarih 1873 nolu sevk irsaliyelerinde teslim eden ve teslim alan imzası bulunmadığı görülmüş olup, faturada belirtilen ürünlerin davalı şirket tarafından davacı şirkete teslim edildiğinin ispatlanamadığı, takdiri Mahkemeye ait olmak üzere davacı şirket ticari defterlerinde kayıt altına alınmamış olan faturalarda belirtilen ürünlerin sevk irsaliyeleri ile davacı firmaya teslim edildiği ispatlanamamış olduğundan dolayı ve yapılan yanlış ve eksik kayıtların ilave/mahsup edilerek yapılan hesaplamaya göre davacı şirketin davalı şirkete 94.143,49 TL borçlu olacağını mütalaa etmiştir.
Bilirkişi raporuna karşı davacı vekilinin itirazları dikkate alınarak yeniden farklı bilirkişiye dosya tevdi edilmekle Mahkememizce görevlendirilen Mali Müşavir Bilirkişinin 26/11/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle
"Yukarıda yer alan davalı defter ve dayanağı belgelerin kapsamında davalı şirket ile gerçekleşen işlemlerin sonucunda davacının davalıya 30.06.2019 tarihi itibari ile 98,485,32 TI borçlu olduğu tespit edilmiştir. Gerek davacı ... Mak. ve Dök. San.Tic.Ltd.Şti. defter kayıt ve dayanağı belgelerinin ve gerekse davalı ... Dök. Mal.Meta San.Tic.Ltd.Şti nin defter kayıt ve dayanağı belgelerinin incelenmesi sonucunda sırası ile aşağıda belirtilen hususlar tespit edilmiştir.
Öncelikle gerek davacı ve gerekse davalı şirketlerin yevmiye defterlerinde yer alan muhasebeleştirme işlemleri kapsamında hesapların borç ve alacak kayıtlarında yer alan tutarların incelenmesi sonucunda aşağıdaki hususlar tespit edilmiştir.
a ) Davacı şirketin yasal defterleri kayıtlarının incelenmesinde 30/06/2018 tarihli 25.000.- TI. ve 14/07/2018 tarihli 25.000.- TI. çekler davalı şirkete verildiğinden davalı şirketin cari hesabına borç kaydedilmiş ise de davacı tarafından davalıya verilen ...'a ait 30/06/2018 tarihli 25.000,00 TI ve 14/07/2018 tarihli 25.000,00 TI lik çeklerin tamamının davalı şirketin defter kayıtlarında davacı şirketin alacağına kaydedilmesi gerekirken davacı şirketin borcuna 27/02/2018 tarih 584 fiş nolu 736 yevmiye nolu işlemi kaydedildiği, Davacı tarafından davalıya verilen çeklerden 02/07/2018 tarih ve ... nolu çekin .... Gaziemir Şb.ne verildiği Bu kayıt işlemi nedeni ile davalı şirket yevmiye defterinde 02/07/2018 tarih 2235 fiş nolu 2233 yevmiye maddesinde kayıt yapıldığı, Davalı şirket yevmiye defterinde 16/07/2018 tarih 2244 fiş nolu 2408 yevmiye maddesinde ; verilen çekler ve ödeme emirleri 16//07/2018 vadeli ... nolu çek 25.000,00 TL ... A.Ş. 16/07/2018 vadeli ... 25.000,00 TL muhasebe kaydının yapıldığı ve böylece davalı şirket kayıtlarında 27/02/2018 tarihli fiş ile davacı şirketin borcuna kaydedildiği tespit edilmiştir. Davacı şirket kayıtlarının incelenmesinde ise davalı şirkete verilmiş olan
...'a ait 30/06/2018 tarihli 25.000,00 ve 14/07/2018 tarihli 25.000,00 TI lik çeklerin 28/02/2018 tarih 15 yevmiye nolu işlem kaydında aşağıdaki kayıtta görüldüğü üzere davalı şirketin cari hesabına borç kaydedildiği tespit edilmiştir. Davacı şirket kayıtlarında yer alan her biri 25.000.- TI olup 2 adet çekin yukarıda da ifade edildiği üzere davalı şirketin cari hesabına 50.000.TI lik tutar borç olarak kaydedilmiştir. Dolayısı ile davacı şirket defterine yapılmış olan kayıt işlemi yerindedir. Tarafların defter kayıtları dikkate alındığında davacı tarafından davalıya her biri 25.000.- TI olan 2 adet çekin verilmesi sonucunda davacı defter kayıtlarında muhasebe teknik ve prensiplerine uygun işlem yapıldığından davalı şirket kayıtlarında yer alan 27/02/2018 tarih ve 736 nolu yevmiye kaydının 50.000.- TI. davalı şirketin borçlandırılmasının yerinde olmadığı dolayısı ile davacı defterinde 50.000.- TI. nin davacı cari hesabına alacak kaydının yapılması gerektiği böylece davalı defter kayıtlarında davacının cari hesabına borç kaydedilmiş olan 50.000.- TI nin 143,662,32 lik toplamdan düşülmesi gerekir ve böylece davacının davalıya olması gereken borcu ( 143.662,32 - 50.000.) 93.662,32 TI den ibaret olacaktır. b ) Davalı defterlerinde 10/09/2018 tarih ve 1944 nolu belgeye istinaden 864,89 TlI.nin davacının borcuna kayıtlı olduğu, ancak davacı defter kayıtlarında bu konuda kayıt işleminin bulunmadığı,bu nedenle davacının borcundan 864,89 TI. nin de düşülmesi gerekir ve böylece davacının toplam borcu (93.662,32 — 864,89 ) 92.797,43 TL den ibaret olacaktır. c ) davalı defterinde 10/12/2018 tarihli kayda istinaden davacıdan ... nolu 23/03/2019 vadeli ... 20.000,00 TL.lik ve ... nolu ve de 31/05/2019 - vadeli 18.500,00 TL çeklerin davacı hesabına alacak kaydedildiği , 18.500,00 Ti.lik çekin karşılıksız çıkmasından dolayı davacı şirketin cari hesabına borç kaydının yapıldığı bilahare 12/06/2019 tarihinde davacı alacağına borç kaydedilmiş ve aynı tarihte 18.500,00 TI EFT gönderilmesi nedeni davacı şirket hesabına alacak kaydedilmiş ise de kayda alınmayan 8711 nolu 23/03/2019 tarihli 20.000,00 TlLlik çekin davacı şirketlerinde kayıtlı olmadığından davacının davalıya olması gereken borcu (92.797,43 — 20.000.00 ) 72.797,43TI den ibaret olacaktır. d ) Davalı defterlerinde 11/12/2018 tarih madde kaydında 2538 nolu faturaya istinaden 866,31 TI. nin kayıtlı olduğu ancak davacı defter kayıtlarında bu konuda kayıt işleminin bulunmadığı ,bu nedenle davacının borcundan 866,31 TI nin de düşülmesi gerekir ve böylece davacının toplam borcu (72.797,43 — 866,31 ) 71.931,12 TI den ibaret olacaktır." şeklinde tespitte bulunmuştur.
Dosyada mevcut 11/05/2020 tarihli bilirkişi raporu ve 26/11/2021 tarihli bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmek suretiyle taraf itirazları incelenmek suretiyle dosyanın rapor aldırılmak üzere resen belirlenecek Mali Bilirkişiye tevdine karar verilmiş olup Mahkememizce görevlendirilen Mali Müşavir Bilirkişinin 10/10/2022 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle "İki tarafın defterleri incelendiğinde ticari defterlerdeki farklılığın, davacı şirketin ticari defterlerinde toplam değeri 4.341,83TL olan üç adet faturanın kayıt edilmemesi, davacı şirketin ticari defterlerinde davalı şirket tarafından davacı şirkete keşide edilen toplam değeri 50.000TL olan iki adet çekin yanlış kayıt edilmesi ve davalı şirketin ticari kayıtlarında olmasına rağmen davacı şirketin kayıtlarında olmayan 20.0001L bedelli çek ödemesinin kayıt edilmemesinden kaynaklı olduğu tespit edilmiştir. Bu farklılıklar iki tarafında cari hesabında düzeltildiğinde davacı şirketin davalı şirkete 94.143,49 TL borçlu olduğu.." tespitinde bulunulmuştur.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın davacı şirketin, İzmir 17. İcra Müdürlüğü ... Esas sayılı dosyasında davacı şirket aleyhine başlatılan icra takibinden dolayı davalıya takip dosyasından tahsili talep edilen 84.341,83 TL yönünden borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkin olduğu, İzmir 17. İcra Dairesinin ... Esas sayılı dosyasında davalı alacaklı vekilinin davacı borçlu aleyhine 98.485,32-TL üzerinden icra takibi başlattığı, bilirkişi raporlarında davalı tarafın ticari defterleri incelendiğinde icra takip tarihi itibari ile davacı şirketin davalı şirkete 94.143,49 TL borçlu olacağının, davacı şirket ticari defterlerine göre icra takip tarihi ve dava tarihi itibariyle davalı şirketin 14.143,49 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, ticari defterlerdeki farklılığın, davacı şirketin ticari defterlerinde toplam değeri 4.341,83TL olan üç adet faturanın kayıt edilmemesi, davacı şirketin ticari defterlerinde davalı şirket tarafından davacı şirkete keşide edilen toplam değeri 50.000 TL olan iki adet çekin yanlış kayıt edilmesi ve davalı şirketin ticari kayıtlarında olmasına rağmen davacı şirketin kayıtlarında olmayan 20.000TL bedelli çek ödemesinin kayıt edilmemesinden kaynaklı olduğunun tespit edildiği, bu farklılıklar iki tarafında cari hesabında düzeltildiğinde davacı şirketin davalı şirkete 94.143,49 TL borçlu olduğunun bilirkişi raporlarında tespit edildiği fakat bilirkişilerce davalıya ait ticari defterlerde kayıtlı olan 10/09/2018 tarih 1292 nolu, 13/11/2018 tarih 1697 nolu ve 11/12/2018 tarih 1873 nolu sevk irsaliyelerinde teslim eden ve teslim alan imzası bulunmadığından faturada belirtilen ürünlerin davalı şirket tarafından davacı şirkete teslim edildiği ispatlanmadığından söz konusu fatura bedellerinin hesaplamaya dahil edilmemiş ise de davacının dava dilekçesinde taraflar arasındaki ticari ilişkiye dair itirazının olmadığı bu kapsamda başlatılan icra takibinde tahsili talep edilen borç miktarına itiraz ettiği yine yapılan ticari defter incelemesinde düzenlenen raporda tespit edilen fatura içeriklerindeki malların teslim edilmediğine dair itirazı bulunmadığı, davacı tarafça borçlu olunmadığı iddiasının taraf defterleri üzerinde yapılan incelemede ispat edilemediği, davacı tarafça iddiasının başkaca usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatlanamadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında yatırılan 1.440,35-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.359,65-TL harcın davacıya iadesine
3-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 13.494,69-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Davacı vekili ile davalı banka vekilinin yüzüne karşı HMK'nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi'ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi'ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/11/2022
Katip ...
¸e-imzalıdır
Hakim ...
¸e-imzalıdır
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.