1. Hukuk Dairesi 2015/2803 E. , 2017/5520 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptal tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptal tescil isteğine ilişkindir.
Davacı; kendisini büyüten muris ... (...) ...’ın düzenleme şeklindeki vasiyetnamesi ile mirasçı olarak atandığını,davalının babası ve murisin eşi ilk el ... ...’ın bu durumu bildiğini ve kendisinin mirastan pay almasını engellemek için murisin paydaşı olduğu 1753 parsel sayılı taşınmazı muvazaalı olarak ve satış gösterilmek suretiyle adına tescil ettirdiğini, bu muazaalı satışın iptali için açtığı davanın kabulle sonuçlanıp kesinleştiğini ancak yargılama sırasında ... tarafından taşınmazın 25.08.2000 tarihinde muvazaalı olarak ve satış yolu ile davalı kızı ikinci el ...’a temlik edildiğini,her ne kadar dava kabulle sonuçlansa da davalıya yapılan ikinci satışın iptaline karar verilmediğinden hükmün infazının mümkün olmadığını ileri sürerek 1753 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın gerçek bir satış işlemiyle temlik edildiğinin anlaşıldığı ve iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre, çekişme konusu 1753 parsel sayılı taşınmazın 1/6 pay oranıyla muris ...(...) adına kayıtlı iken payın tamamının muris tarafından 18.06.1998 tarihli satış işlemiyle müteveffa eşi...’a, ...’in de vekili dava dışı ... eliyle 25.08.2000 tarihli satış işlemiyle davalı kızı ...’ya temlik ettiği, murisin çocuksuz olup 24.11.1992 tarihli düzenleme şeklindeki vasiyetnameyle bütün malvarlığını davacıya vasiyet etmek suretiyle davacıyı mirasçı olarak atadığı, sözkonusu vasiyetin ... 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 1999/31 Tereke sayılı dosyası ile 26.04.2006 tarihinde açılarak okunduğunun tespitine karar verildiği, murisin veraset ilamına göre mirasçısı olan eşi ... ve dava dışı kardeşi ...’ın vasiyetnamenin iptaline ilişkin açmış oldukları davalaların açılmamış sayılmasına karar verildiği,davacının çekişme konusu taşınmazla ilgili murisin eşi ve ilk el ...’a karşı açtığı ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2000/233 E. 2003/121 K. sayılı dosyasında yargılamanın seyri sırasında davalı ...’in çekişme konusu taşınmaz payını eldeki davanın davalısı ve kızı olan ...’a temlik ettiği, mahkemece davalı Mehmet’e yapılan temlikin muvazaalı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği ve kararın 05.10.2004 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Somut olaya gelince, davacının çekişme konusu taşınmazla ilgili daha önce ilk el müteveffa ...’a karşı açmış olduğu iptal tescil istemli davanın seyri sırasında taşınmazın ikinci el ve davalı ...’in kızı, eldeki davanın da davalısı ...’ya temlik edildiğinin anlaşılması,davalı ...’nın ilk el ...’in kızı olması sebebiyle durumu bilen ve bilmesi gereken konumunda olması karşısında 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı ve hukuki olmayan bir gerekçeyle davanın reddi doğru olmamıştır.
Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.