14. Hukuk Dairesi 2015/13243 E. , 2017/7389 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 14.10.2010 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.04.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 10.10.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. ... ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Davacı vekili, 14/10/2010 tarihli dilekçesinde özetle; 12659 parsel (208 m2 arsa) sayılı taşınmazın 32/208 payının müvekkili adına tapuda kayıtlı olduğunu, diğer paydaşlardan ... Karahan"ın payını müvekkiline ihtar çekmeden 10/05/2010 tarihinde davalıya 65.000,00 TL bedel ile sattığını ileri sürerek önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemiştir.
Davalı, davacının dava konusu taşınmazda ... Belediyesinin şuyulandırma işlemiyle 16.08.1995 tarihinde paydaş olduğunu, taşınmaz üzerindeki 5 katlı binanın şuyulandırmadan önce 1985 yılında yapıldığını, davacının taşınmazda o zaman paydaş olmadığını, payı kendisine devreden amcası ... ile babası ..."un kardeş olduklarını, binayı birlikte yaptıklarını ve kendi aralarında paylaştıklarını, fiilen taksim ettiklerini, aslında ortada gerçek bir satış işlemi olmadığını, tapuyu devreden ..."ın kendisinin amcası olduğunu, 2. Sulh Hukuk Mahkemesinde devam etmekte olan ortaklığın giderilmesi davasında, taşınmaz ihaleye çıktığı zaman ihaleyi takip etmek ve kendi payı oranında ihaleye girerek davacının payını satın almak için devir yapıldığını, aslında devreden öz amcası ..."ın çocuğu bulunmayıp felçli ve yatalak bulunduğunu, bakılmak için tapuda yaptığı işlemin bağış olduğunu, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazda, davacı tarafça kullanılan bir bölüm bulunmadığından, diğer iki paydaşın, kendi aralarında yaptıkları taksimin, davacıyı bağlamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Paylı mülkiyet halindeki taşınmazın paydaşı payını karı-kocaya, evlada veyahut akrabaya temlik ederse şeklen satış olarak gösterilen bu akdin gerçekte satış olmayıp miras hakkına bağlı veya hibe gibi maksada yönelik işlem olduğu iddia ve ispat edilirse önalım hakkının ileri sürülemeyeceği 27.03.1957 tarihli ve 12/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça belirtilmiştir. Bu yöndeki savunmanın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı sözleşmede taraf olan kişinin işlemde muvazaa savunmasında bulunamayacağı kuralının bir istinasıdır.
Bu durumda davalının, önalıma konu payın aslında satış değil amcası tarafından kendisine yapılan bağış olduğu savunması üzerinde durularak, tarafların delilleri toplanıp, neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan içtihadı birleştirme kararı gözardı edilerek, noksan inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 1480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.10.2017tarihinde oybirliği ile karar verildi.