1. Hukuk Dairesi 2015/2822 E. , 2017/5513 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleştirilen davaların kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla asıl ve birleştirilen davada davacı vekilinin duruşma isteğinin değerden reddine karar verilerek dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl ve birleştirilen davalarda davacı;muris ...’in 12.02.2007 tarihinde maliki olduğu 1660 parsel sayılı taşınmazı davalı kızı ...’ye, 1661 parsel sayılı taşınmazı davalı oğlu ...’e, 1662 parsel sayılı taşınmazı davalı oğlu ...’a satış yolu ile temlik ettiğini, yapılan temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescile karar verilmesini istemiştir.
Asıl ve birleştirilen davalarda davalılar; murisin sağlığında 1655 parsel sayılı taşınmazını 4 parçaya ifraz ettirerek davacının da dahil olduğu kura sonucu aralarında paylaştırdığını, daha sonra davacının bu paylaşımdan vazgeçerek kendisine düşen 1659 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydını devralmadığını, temliklerin muvazaalı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Murisin amacının mal paylaştırmaya yönelik olup temliklerin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların ayrı ayrı reddine dair verilen karar Dairece “murisin davacı ve dava dışı eşine herhangi bir taşınmaz temlik etmediği, murisin yaptığı hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde paylaştırmadan söz edilemeyeceği, dolayısıyla mirasbırakandan oğlu olan davalılara satış yoluyla geçen taşınmazların intikalinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna varıldığı gibi temliki işlemlerin tarafların anlaşmalarına uygun biçimde gerçekleştirildiği savunmasının da kanıtlanamadığı, hal böyle olunca asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisinin isabetsiz olduğu” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillere, hükmün dayanağı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle; hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak, yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Asıl ve birleştirilen davalarda davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir, Reddine.
Asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Birleştirilen davaların ayrı dava olma özelliklerini korudukları dikkate alınmadan asıl ve birleştirilen davalarda davacı yararına tek vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değilse de bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün 9.bendinin hüküm metninden çıkarılarak yerine 9. bent olarak “Asıl ve birleştirilen davalarda davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürülükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 8. ve 13. maddeleri uyarınca asıl ve birleştirilen davalar için ayrı ayrı takdir edilen 1.500,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” ibaresinin yazılmasına, asıl ve birleştirilen davalarda davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.