3. Ceza Dairesi 2021/822 E. , 2021/9727 K.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN;
Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Hatay 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 08.03.2018 tarih ve 2016/308 - 2018/217 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : Sanık ... Memduh hakkında TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1. TCK"nın 53, 54, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet kararına yönelik istinaf başvurusunu düzeltilerek esastan reddi,
diğer sanıklar hakkında TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1. TCK"nın 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet kararlarına yönelik istinaf başvurularının esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararların niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Sanık ... ve müdafiinin duruşmalı inceleme istemlerinin, İlk Derece
Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
Temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriklerine göre yapılan incelemede;
I-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden:
5271 sayılı CMK"nın 217/1. maddesi gereğince kararın ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurda tartışılmış delillere dayandırılabileceği gözetilmeden hüküm verildikten sonra gelen ve duruşmada okunmayan sanıklar ... ve ... hakkındaki Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Daire Başkanlığının veri inceleme raporlarının mahkumiyet hükmünün gerekçesine esas alınması diğer delillerin atılı suçun sübutu, vasfının tayini ve cezanın kişiselleştirilmesi için yeterli olduğu görülmekle sonuca etkili bulunmamıştır.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanıklar müdafilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davalarının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
II-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... haklarında kurulan hükümler ile ilgili olarak;
1 - Sanık ... yönünden:
Ayrıntıları, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10.06.2008 tarih, 9-148/169 sayılı ve ... başvurusu üzerine verilen AYM’nin 6/2/2020 tarih, 2017/22672 sayılı kararları ile Daire’nin 26.05.2016 tarih, E. 2016/1697, K. 2016/3295 sayılı kararında açıklandığı üzere;
Türk ceza muhakemesi hukukunun benimsediği sisteme göre, Kanunun ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz.(5271 sayılı Kanun madde 193/1) Duruşmada hazır bulunmak isteyen sanığın, hazır bulundurulması sadece ödev değil aynı zamanda bir haktır.
Sanığın duruşmada hazır bulunması hem savunma hakkının etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamakta hem de silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine işlerlik kazandırmaktadır. Ceza adaletinin hakkaniyete uygun şekilde gerçekleşebilmesi için sanığın mahkemenin huzuruna çıkarılması büyük önem arz etmektedir. Anılan hak, sadece duruşmada hazır bulunmayı değil duruşma sürecini takip etmeyi, iddiaları ve tanık ifadelerini dinlemeyi, iddia/savunmaları destekleyecek argümanları ileri sürmeyi de içerir. Dolayısıyla duruşmada hazır bulunma hakkı, sanığın yargılamaya etkili katılım hakkıyla da doğrudan ilişkilidir. Suç isnadı altındaki bir kimse duruşmada hazır bulunarak yargılamaya etkin olarak katılmakta, hakkında kurulacak hükmün inşasına ortak olmakta ve yargılamaya yön verme imkânına kavuşmaktadır. Hâkimler de bu hak vesilesiyle sanığın tutum ve davranışları ile kişisel özelliklerini gözlemleme imkânı elde etmektedir.
Bununla birlikte video konferans uygulaması, diğer hususların yanında tutuklu veya hükümlülerin ceza infaz kurumundan duruşma salonuna transferleri nedeniyle oluşan gecikmelerin azaltılması ve yargılamaların hızlandırılması amacını taşımaktadır (Marcello Viola/İtalya, B. No: 45106/04, 5/1/2007, § 70). Bu nitelikteki imkânlara başvurmak bizzat duruşmada hazır bulunma hakkının amaçlarıyla çelişmemektedir. Fakat tutuklunun veya hükümlünün yargılama sürecini takip edebilmesi, duruşmada dinlenen insanları görebilmesi ve sarf edilen ifadelerden haberdar olabilmesi, ayrıca kendisinin de mahkeme, tanıklar ve diğer ilgililer tarafından görülmesinin ve dinlenilmesinin teknik engeller bulunmaksızın garanti edilmesi gerekir (Sakhnovskiy/Rusya [BD], B. No: 21272/03, 2/10/2010, § 98; Marcello Viola, §§ 72-74).
Duruşmada hazır bulunma hakkı, özellikle hükme tesir edebilecek nitelikteki değerlendirmelerin veya başka esaslı işlemlerin yapıldığı celselerde sanığın duruşmada hazır bulunmasını kural olarak gerekli kılar. İlk ve son savunmanın yapıldığı, esasa ilişkin delillerin toplandığı oturumlara sanığın SEGBİS yolu ile katılması, açık kabulüne dayalı olmalıdır. Dolayısıyla duruşmada hazır bulunma hakkı ancak olayın koşullarının zorunlu kıldığı durumlarda sınırlanabilecektir. Bu bakımdan duruşmada hazır bulunma hakkını sınırlayan herhangi bir tedbirin öncelikle zorunlu/gerekli olduğunun gösterilmesi gerekir. Bu çerçevede sanığın duruşmada hazır bulunmamasını zorunlu kılan bir olgunun varlığı derece mahkemelerince genel, soyut ve klişe cümlelerle değil somut ve olaya uygun bir gerekçeyle ortaya konulmalıdır.
Duruşmada hazır bulunma hakkını sınırlayan video konferans yöntemi ile duruşmalara katılımın zorunlu/gerekli olduğunun ortaya konulması halinde ise sanığın duruşmada hazır bulunmamasının yargılamanın adilliğine bir bütün hâlinde zarar verip vermediği ölçülülük ilkesinin diğer bir unsuru olan orantılılık açısından gözönüne alınmalıdır. Bu kapsamda duruşmada bizzat hazır bulundurulmayan tarafın diğer tarafça ileri sürülen görüşler ve kanıtlar hakkında bilgi sahibi olup olamadığı veya bunlara yorum yapıp yapamadığı, dezavantajlı duruma düşürülmeksizin davaya etkili katılımının sağlanmasında makul bir fırsata sahip olup olmadığı, yokluğunda gerçekleştirilen işlemin sanığın duruşmada fiziken hazır bulunmasını gerektiren bir işlem olup olmadığına göre bir değerlendirme yapılmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Temyiz nedeni yapılması da gözününe alındığında, hükümden önce 25.08.2017 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı KHK’nın 147. maddesiyle değişik CMK’nın 196/4. maddesinde öngörülen zorunluluk halinin ne olduğuna ilişkin olaya özgü ilgili ve yeterli gerekçelerin somut olgulara dayandırılarak gösterilmeden, İskenderun T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunan sanığın yargılamanın hiçbir aşamasında mahkeme salonunda hazır bulundurulmaksızın SEGBİS yöntemiyle savunması alınıp son sözü sorulmak suretiyle yargılamanın tamamlanıp CMK’nın 289/1-h maddesi kapsamında aynı Kanunun 196/4. maddesine muhalefet edilerek savunma hakkının kısıtlanması,
2- Sanık ... yönünden:
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, anlaşılmakla sanık ve müdafiinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü sair nedenler yerinde görülmediğinden reddine, ancak;
Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, TCK"nın 61/1. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca; suçun işleniş biçimi bağlamında, sanığın örgütteki konumu, örgütte kaldığı süre, faaliyetlerinin mahiyet ve yoğunluğu, meydana gelen tehlikenin ve kusura dayanan kastının ağırlığı göz önünde bulundurularak, dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun adil bir ceza tayini gerektiği gözetilmeden, somut olaya özgülenmeyen yetersiz gerekçe ile teşdidin derecesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde fazla cezaya hükmedilmesi,
3-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih ve 2017/16.MD-956 Esas, 2017/370 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleşen Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih ve 2015/3 esas, 2017/3 sayılı kararında; ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak, kesin kanaata ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren bir delil olacağının kabul edildiği gözetilerek;
ByLock kullanıcısı olduğunu kabul etmeyen sanıklar ..., ..., ... ve.....nın, ByLock uygulamasını kullandıklarının kuşkuya yer vermeyecek şekilde teknik verilerle tespiti halinde, buna dair delilin atılı suçun sübutu ve/veya vasfının tayini açısından belirleyici nitelikte olması karşısında;
Sanık ... ve ..."ın ayrıntılı ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanakları ile, sanıklar ... ve ... ile ilgili olarak ayrıca Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Daire Başkanlığının inceleme raporu ile düzenlenmiş veri inceleme raporu bulunup bulunmadığının soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından sorularak varsa buna ilişkin raporun ve bu rapora dayanak teşkil eden garson adlı gizli tanığın daha önce hakim huzurunda alınan ifade tutanağı ile CMK"nın 134. maddesine göre alınan hakimlik kararı ve ayrıntılı analiz raporunun temin edilmesi, diğer sanıklarla ilgili olarak hükümden sonra gelen ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanakları ile Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Daire Başkanlığının veri inceleme raporlarının ve sanık ... ve ... hakkında ..."nun, sanık ... hakkında ... ve ..."in, sanık ... hakkında ..., ....ve....n, sanık ... hakkında ...,.... ve...."ın, sanık ... hakkında .... ve ..."nun beyanları ile birlikte 5271 sayılı CMK"nın 217. maddesi gereğince okunup tartışılması ve özellikle müsnet suçlar yönünden müşteki sıfatları bulunmadığı da nazara alınarak ..., ..., Abdurrahim Gülsevdi ve Talip Sürgirt"in yukarıda zikredilen tanıklarla birlikte CMK"nın 43 v.d maddeleri uyarınca mahkemece tanık sıfatıyla yeniden usulüne uygun biçimde dinlenmelerinden sonra sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabul ve uygulama göre de:
Sanık ..."le ilgili olarak Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, TCK"nın 61/1. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca; suçun işleniş biçimi bağlamında, sanığın örgütteki konumu, örgütte kaldığı süre, faaliyetlerinin mahiyet ve yoğunluğu, meydana gelen tehlikenin ve kusura dayanan kastının ağırlığı göz önünde bulundurularak, dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun adil bir ceza tayini gerektiği gözetilmeden, somut olaya özgülenmeyen yetersiz gerekçe ile teşdidin derecesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde fazla cezaya hükmedilmesi,
Kanuna aykırı, sanıklar ..., ... ve ... ile sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin CMK"nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanıklar ..., ..., ...ve ...."in tutuklulukta geçirdikleri süre, bozma nedenleri, atılı suç için kanun maddelerinde öngörülen ceza miktarı ve mevcut delil durumu gözetilerek tahliye talebinin reddi ile tutukluluk halinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.