8. Hukuk Dairesi 2018/7638 E. , 2021/148 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacılar vekili dava dilekçesinde, vekil edenlerine ait 335 ada 17 parsel sayılı, 5634 m2 alanlı, bağ vasıflı taşınmaza davalı ... Müdürlüğünce 2011 yılında yol açmak suretiyle elatıldığını, taşınmazdaki fıstık ağaçlarının tahrip edildiğini, bilahare taşınmazın 3.705,64 m2"lik kısmının ifraz edilerek kamulaştırıldığını ve 21.11.2014 tarihinde aynı ada 116 parsel olarak davalı adına tescilinin sağlandığını, vekil edenlerinin elatma tarihi ile kamulaştırma tarihi arası dönemde haksız olarak taşınmazdan mahsul alamadıklarını açıklayarak, 2011-2014 arası dönem için şimdilik 1.000,00TL ecrimisilin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, aldırılan mülk bilirkişisi raporu doğrultusunda davanın kabulü ile 7.4.2012-7.4.2015 arası dönem için hesaplanan 15.688,97 TL ecrimisilin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, taraf vekilleri temyize gelmiştir.
Dava ecrimisil isteğine ilişkindir.
1. Davacılar vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK"nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve 6100 sayılı HMK"nin 266. vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Somut olaya gelince, dava dilekçesinde niteliğinin fıstıklık olduğu belirtilerek taşınmazın zirai geliri üzerinden hesaplanacak ecrimisile hükmedilmesi istendiği halde, Mahkemece taşınmazın kira geliri üzerinden hesaplanan ecrimisile hükmedilmesi doğru olmamıştır.
2. Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
6100 Sayılı HMK"nin 26. maddesine göre, hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, dava konusu taşınmazın mülkiyeti davalı idareye 2014 yılında devredildiği anlaşıldığına göre, Mahkemece mülkiyet geçişi sonrası dönemi kapsayacak şekilde ecrimisile hükmedilmesi, doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, Mahkemece davacıların hisselerine göre hüküm kurulması gerekirken, tek bir davacı tarafından açılmış gibi hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 18.01.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.