14. Hukuk Dairesi 2017/40 E. , 2017/7382 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 17.04.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08.06.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... ve davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, ihalenin feshi, tapu iptali ve tescil istemlerine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı Hazine tarafından köy halkının kullanılmakta olduğu taşlık vasfındaki taşınmazın diğer davalı ...’a ihale yoluyla satıldığını; ancak, gerekli ilanların yapılmaması nedeniyle söz konusu ihalenin usulüne uygun olmadığını ileri sürerek, ihalenin feshi ile davalı adına olan tapu kaydının iptali ile taşlık olarak bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili ve davalı ...; ihalenin usulüne uygun olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı Hazine tarafından yapılan ihalenin 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi olması nedeniyle yasaya uygunluk denetiminin idari yargı yerinde yapılması gerektiği gerekçesiyle yargı yolu nedeniyle davanın reddine dair verilen ilk kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 05.12.2013 tarih ve 2013/12424-15212 E.K. sayılı ilamı ile, davacı köy tüzel kişiliğinin, dava konusu taşınmazın tüm köy halkının kullandığı taşlık olduğunu ileri sürerek kendilerinin ihalenin feshinde menfaatleri olduğunu, mevcut hali ile ihaleden zarar gördüklerini ileri sürerek ihalenin feshi ile tapu iptali ve tescil isteminde bulunduğu, gerçekten, Borçlar Kanununun 226. maddesi hükmü gereğince “Kanuna ve ahlaka (adaba) mugayyır tertibatla müzayedeye fesat karıştırılmış ise her alakadar tarafından 10 gün zarfında itiraz edilebilir” hükmü karşısında, somut olayda, dava konusu taşınmaz davalı Hazine tarafından 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 45. maddesine dayanılarak ihtiyari açık artırma suretiyle satıldığı, ihalenin 2886 sayılı Kanun hükümleri gereğince yapılmış olması ilgililerin Borçlar Kanunu"nun 226. maddesinde sayılan sebeplere dayanarak genel mahkemelerde ihalenin feshini dava etmesine engel sayılmadığını, bu nedenle mahkemece, davanın adli yargıda görülüp sonuçlandırılması gerekirken dava dilekçesinin yargı yolu nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmediği sebebi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda mahkemece, davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmü, davalı ... ve davalı Keskin ... temyiz etmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; somut olayda, Borçlar Kanunu 226. maddesi koşulları gerçekleşmediği gibi, devletin hüküm ve tasarrufunda olduğu yer iddiasıyla genel olarak arzın tabii maliki olan Hazine tarafından dava açılabileceği tartışmasızdır. Kaldı ki, çekişmeli taşınmazın davalı Hazine adına tescilinden sonra diğer davalıya ihaleyle temlik edildiği; farklı bir ifadeyle, Hazine adına sicil kaydı oluşturulduğundan dava konusu taşınmazda Hazine malik olup, mülkiyet hakkı sahibi olarak ihaleyi gerçekleştirdiği anlaşılmıştır. Öte yandan, 3402 sayılı Yasanın 18. maddesinde tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerin Hazine adına tespit olunacağı öngörülmüştür.
Öyleyse; davacının, dava konusu yerin taşlık olarak tescilini isteme hakkı bulunmadığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.10.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.