Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Hopa Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine, dair verilen 14.10.2008 ve 2008/166-224 sayılı kararın incelenmesi davacı temsilcisince istenilmesi üzerine, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 20.04.2009 gün ve 2009/4453-7054 sayılı ilamı ile;
(...Dava, ormandan ağaç kesilmesi nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, ağaçların tapulu araziden kesilmesi nedeniyle orman emvali sayılmayacağı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Olaya ilişkin ceza dosyası içeriğinden; davalının dayandığı Temmuz 1296 tarih 107 nolu sicilden gelen Ekim 1961 tarih 6 nolu 5514 m2 yüzölçümlü tapu kaydının yörede yapılan kadastro sırasında herhangi bir parsele uygulanmadığı, 3402 sayılı kadastro yasasının 12/4 maddesindeki “kadastrosu tamamlanan çalışma alanı içerisinde kalan eski tapu kayıtları, işleme tabi kayıt niteliğini kaybederler” hükmü gereğince dayanılan kaydın yasal değerinin bulunmadığı, bu konunun Tapu Sicil Müdürlüğünce de belirtildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca uzman orman bilirkişi raporuna göre de, dava konusu yer ve etrafının orman sayılan yerlerden olduğu, bu nedenle tapu kaydı bu yere ait olsa bile 13.7.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı yasa karşısında dahi geçersiz olduğu hususları gözönünde bulundurularak davacı idarenin talebi incelenerek bir karar verilmesi gerekirken ağaçların tapulu araziden kesilmesi nedeniyle orman emvali sayılamayacağı gerekçesi ile davanın reddedilmiş olması bozma nedenidir…)
gerekçesiyle oybirliğiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı temsilcisi
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, ormandan ağaç kesilmesi nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Davacı idare, davalı hakkında orman kanununa muhalefet suçundan dolayı 13.06.2007 tarihinde suç tutanağı tanzim edildiğini, Hopa Sulh Ceza Mahkemesinin 2007/108 esasından açılan kamu davasının idare lehine sonuçlandığını, 6831 Sayılı Yasanın 113.maddesine göre hesaplanan 620,17 YTL tazminat ve 114.maddesine göre 649,00 YTL ağaçlandırma gideri olmak üzere toplam 1.269,17 YTL idare zararının suç tarihi olan 13.06.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir
Davalı, duruşmalara katılmamış, savunmada bulunmamıştır.
Mahkemece, davalının kendi tapulu arazisinden ağaç kestiği, tapulu araziden kesilen emvalin orman emvali kabul edilmesinin mümkün bulunmadığı, davacının eylemden zarar görmediği, gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Dairece metni yukarıda bulunan ilamla, yerel mahkeme kararı bozulmuş; Mahkemece önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.
Hükmü temyize davacı temsilcisi getirmektedir.
İşin esasının incelenmesine geçilmeden evvel; direnme kararının temyiz edilebilirlik sınırı altında kalıp kalmadığı ön sorun olarak ele alınmıştır.
Direnme kararları da dahil olmak üzere, Yerel Mahkemelerce kurulan hükümlerin temyizinin ve temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay Daireleri ya da Hukuk Genel Kurulu’nca verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilmesinin mümkün olup olmadığı belirlenirken; temyiz ya da karar düzeltme istemi hangi karara yönelik ise, o karar tarihinde yürürlükte olan Kanun hükmü esas alınmalıdır.
21.7.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.7.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”; yürürlük tarihinden sonra Yerel Mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL. olarak değiştirmiştir.
Sonraki yıllarda 5219 ve 5236 sayılı Kanunlarda öngörülen katsayılar çerçevesinde miktarlar giderek artmıştır. Buna göre, 01.01.2009 tarihinden 31.12.2009 tarihine kadar katsayı artışı sonucu uygulanması gereken kesinlik (temyiz edilebilirlik sınırı) "1.400 TL"dir.
Eldeki davada, temyiz istemine konu direnme kararının verildiği 21.07.2009 tarihinde, 5219 ve 5236 Sayılı Kanunlar gereği temyiz(kesinlik) sınırını 1.400,00 TL olarak değiştiren hükmü yürürlükte bulunduğuna ve müddeabbih 1.269,00 TL olup, kesin olduğuna göre, anılan karara karşı temyiz yoluna gidilmesi, miktar itibariyle mümkün değildir.
Hal böyle olunca, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddi gerekir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenle davacı temsilcisinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine 17.03.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.