Davacı K.. T.. vekili Avukat T.. Ü.. tarafından, davalı A.. K.. aleyhine 23/11/2010 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 29/01/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız fiil nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalının kendisini tehdit ettiğini, hakaret ettiğini ileri sürerek manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı ise, hakaret etmediğini, bu suçlamadan beraat ettiğini, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; davacının haksız hareketi ile davalının haksız eylemlerine maruz kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamından, ceza mahkemesi kararı ile davalının tehdit suçundan ceza aldığı, hakaret suçundan beraat ettiği ancak davalının tehdit suçunu davacının haksız tahriki altında gerçekleştirdiği ve cezadan indirim yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacının haksız tahriki davalının eyleminin hukuka aykırı olmasını ortadan kaldırmaz, tazminat miktarının belirlenmesinde etkili olur. Mahkemece uygun bir miktar manevi tazminata karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmadığından kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda acıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.