11. Ceza Dairesi 2016/12493 E. , 2017/3813 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 213 Sayılı Kanuna Muhalefet
HÜKÜM : Sanık ... hakkında mahkumiyet Sanıklar ..., ..., ..., ... haklarında beraat
1-Sanık ... hakkında sahte fatura düzenleme suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık müdafiine usulüne uygun şekilde tebliğ edilen hükmü 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 310. maddesinde öngörülen bir haftalık yasal süre geçtikten sonra 21.11.2014 tarihli dilekçesi ile temyiz ettiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin temyiz isteminin aynı Yasanın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2-Tüm sanıklar hakkında verilen beraat ve mahkumiyet hükümlerine yönelik katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sahte fatura düzenlemek suçunda suçun maddi konusunun fatura olması, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki “Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır” şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanununun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi, 2006 ve 2008 takvim yıllarında düzenlendiği iddia olunan faturaların dosya içine konulmadığının anlaşılması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi bakımından, 2006 ve 2008 takvim yıllarına ait kanaat oluşturacak sayıda suça konu fatura asılları veya onaylı suretlerinin temin edilip dosya arasına konulması, incelenerek kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadığı tespit edldikten sonra, ; sahte olduğu iddia olunan faturaları kullanan şirketler hakkında karşıt inceleme raporları düzenlenip düzenlenmediği araştırılarak, düzenlenmiş olması halinde getirtilerek incelenmesi, sahte faturaları kullanan ilgili şirket yetkilileri hakkında 2006-2007-2008 takvim yıllarında sahte fatura kullanmak suçundan açılmış dava olup olmadığının araştırılması, açıldığının tespiti halinde birleştirilmesi, mümkün olmadığı takdirde, dava dosyaları getirtilip incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim tesellüm belgeleri, bedellerinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun kanıtlama yeteneği olan geçerli ödeme belgeleri ve satıcının kasasına ya da banka hesabına girip girmediğinin tespiti ile faturaları kullanan mükellefin yeterli üretimi, mal girişi ya da stoğu olup olmadığı da araştırılıp, karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılması, faturaları kullanan şirket yetkililerinin tanık olarak beyanlarının alınması ile faturaları kimden hangi ticari ilişki çerçevesinde aldıklarının sorulması ve gerekirse faturalar üzerindeki yazı ve rakamların sanıklara ait olup olmadığına ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılmasından sonra yüklenen suçta gözönünde bulundurulması gereken suç ve cezaların şahsiliği ilkesi uyarınca sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
3- Kabule göre de;
a-5237 sayılı TCK"nın 43. maddesine göre "bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi" halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği; somut olayda 2006-2007-2008 takvim yılları içinde farklı tarihlerde birden fazla sahte fatura düzenlendiği tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, sanık ... Uğurlu hakkında her takvim yılı için kendi içinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması,
b-5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17/05/2017 gününde oybirliği ile karar verildi.