Abaküs Yazılım
15. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/12216
Karar No: 2019/9240
Karar Tarihi: 01.10.2019

Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/12216 Esas 2019/9240 Karar Sayılı İlamı

15. Ceza Dairesi         2017/12216 E.  ,  2019/9240 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma,bilişim sisteminin işleyişini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve kurulan örgüte üye olmak, hırsızlık
    HÜKÜM : 1-Sanıklar ..., ..., ... ... ve ... hakkında ayrı ayrı; TCK’nın 220/2,62/1,53,51.maddeleri gereğince mahkumiyet, TCK’nın 141/1, 43/1,62,53. maddeleri gereğince mahkumiyet
    2-Sanıklar ...,... ve ... hakkında ayrı ayrı; TCK’nın 220/2,53,51. maddeleri gereğince mahkumiyet, TCK’nın 141/1,43/1,53. maddeleri gereğince mahkumiyet
    3-Sanık ... hakkında; TCK’nın 220/1,53,51. maddeleri gereğince mahkumiyet, TCK’nın 141/1, 43/1,53. maddeleri gereğince mahkumiyet, TCK’nın 155/2, 43/1, 52/2, 53. maddeleri gereğince mahkumiyet, TCK’nın 244/2,53,51. maddeleri gereğince mahkumiyet
    4-Sanık ... hakkında;TCK’nın 220/1,62/1,53,51. maddeleri gereğince mahkumiyet, TCK’nın 141/1, 43/1,53. maddeleri gereğince mahkumiyet, TCK’nın 244/2,53,51.maddeleri gereğince mahkumiyet

    Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, bilişim sistemindeki verileri bozma, yok etme, erişilmez kılma, hırsızlık, suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçlarından sanık ...’ın mahkumiyetine ilişkin hükümler katılanlar vekili ve sanık müdafii tarafından; bilişim sistemindeki verileri bozma, yok etme, erişilmez kılma, hırsızlık ve suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçlarından sanık ..."in mahkumiyetine ilişkin hükümler; katılanlar vekili ve sanık müdafii tarafından; hırsızlık ve suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,...’ın mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, katılanlar vekili ve sanıklar ile sanıkların müdafileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Sanık ... hakkında TCK"nın 244/2. maddesi gereğince cezalandırılması için iddianame düzenlenerek kamu davası açılması karşısında mahkemece bu suç yönünden karar verilmemiş ise de zamanaşımı içerisinde karar verilmesi mümkün görülmüştür.
    7201 sayılı Tebligat Kanununun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanununun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin; sanıklar ... ve ...’ın yokluğunda verilen 14/12/2015 tarihli hükümlerin tebliği için sanıkların sorgusunda beyanı alınırken bildirmiş olduğu en son adresi esas alınarak doğrudan "mernis adresi" ibareleri ile çıkarılan ve Tebligat Kanununun 21/2. maddesi gereğince tebliğ edilmesinin usule aykırı olmasından dolayı yapılan tebligatın geçerli sayılamayacağı, bu nedenle sanık ...’in 18/01/2016 tarihli sanık ...’un 01/02/2016 tarihli dilekçeleri ile yaptıkları temyiz taleplerinin öğrenme üzerine süresinde olduğu belirlenerek temyiz istemlerinin reddine ilişkin 22/01/2016 ve 17/02/2016 tarihli ek kararların ayrı ayrı kaldırılarak tebliğnamedeki ret yönündeki düşünceye iştirak edilmeyerek yapılan incelemede;
    Katılanların yetkilisi olduğu .... Nakliyat isimli şirketin, merkezi Hollanda"da bulunan ... isimli firma tarafından Türkiye"de satış ve pazarlaması yapılan kanatlı hayvan yeminde katkı maddesi olarak kullanılan Aliment maddesinin Türkiye içi dağıtım ve nakliyesi hususunda tek yetkili olduğu, sanıklardan ..."ın Tetik Nakliyatta olay tarihi öncesinde bir dönem şoförlük yaptığı, ..."ın ise suç dönemini kapsar mahiyette Tetik Nakliyatta sevkiyat sorumlusu olduğu, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..."un Tetik Nakliyatta şoför olarak görev yaptıkları, şoförleri tanıyan sanık ..."ın, bu firmadan ayrıldıktan sonra, firmanın tavuk çiftliklerine nakliyesini yaptığı ve litresi 4 Euro olan "Aliment" adlı maddeyi, menfaat karşılığında ikna edebildiği şoförlerin de iştirakiyle mühürleri bozulan tankerden bu işe tahsis ettiği kamyoneti ile suç ortaklarıyla birlikte alıp, maddenin eksildiğinin anlaşılmaması için de aldığı madde kadar suyu tankere doldurdukları bu şekilde sanıkların üzerilerine atılı suçları işledikleri iddia olunan olayda;
    Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanık ..."ın mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik yapılan incelemede;
    Sanık savunması, diğer sanıkların beyanları, katılanların beyanları ile tüm dosya kapsamından sanık ...’ın atılı suçu işlediğine ilişkin mahkemece verilen mahkumiyet hüküm ve uygulamaları ile farklı zamanlarda aynı katılanlara karşı atılı suçu işlemesi nedeniyle mahkemece TCK’nın 43/1. maddesi gereğince zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasında bir isabetsizlik görülmemiş olup bu husustaki tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanlar vekilinin cezada indirim yapılmaması gerektiğine dair sanık müdafinin fazla ceza verildiğine hükmün usul ve yasaya aykırı olduğuna dair temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
    1-Suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve örgüte üye olma suçları yönünden yapılan incelemede;
    TCK"nin 6. maddesinin birinci fıkrasının (j) bendinde; örgüt mensubu suçlu; suç işlemek için örgüt kuran, yöneten, bu örgüte katılan veya örgüt adına suç işleyen kişi olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 220. maddesinde ise, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” başlıklı suç düzenlenmiştir. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuyla korunan hukuki yarar kamu güvenliği ve barışıdır. Suç işlemek için örgüt kurmak, toplum düzenini tehlikeye soktuğu ve araç niteliğindeki suç örgütü, amaçlanan suçları işlemede büyük bir kolaylık sağladığından, bu suç nedeniyle kamu güvenliği ve barışın bozulması bireyin güvenli, barış içinde yaşamak hakkını da zedeleyeceğinden, işlenmesi amaçlanan suçlar açısından hazırlık hareketi niteliğinde olan bu fiiller ayrı ve bağımsız suçlar olarak tanımlanmıştır. Böylece bu düzenlemeyle aynı zamanda bireyin, Anayasa’da güvence altına alınmış olan hak ve özgürlüklerine yönelik fiillere karşı da korunması amaçlanmıştır. Bu amaçla henüz suç işlenmese dahi, sadece suç işlemek amacıyla örgüt oluşturmuş olmaları nedeniyle örgüt mensubu faillerin cezalandırılması yoluna gidilmiştir. Bunun asıl nedeni suç işlemek için örgüt kurmanın, kamu barışı yönünden ciddi bir tehlike oluşturmasıdır. Kanun koyucu bu düzenleme ile öncelikle gelecekte işlenebilecek suçları engellemek istemiştir. Bu suçun mağduru ise; öncelikle kamu güvenliği ve barışını sağlamakla yükümlü olan devlet ve toplumu oluşturan bireylerdir. TCK"nın 220. maddesi kapsamında bir örgütün varlığından söz edebilmek için; en az üç kişinin, suç işlemek amacıyla hiyerarşik bir ilişki içerisinde, devamlı olarak amaç suçları işlemeye elverişli araç ve gerece sahip bir şekilde bir araya gelmesi gerekmektedir. Örgüt, soyut bir birleşme olmayıp, bünyesinde hiyerarşik bir ilişki barındırmaktadır. Bu hiyerarşik ilişki, bazı örgüt yapılanmalarında gevşek bir nitelik taşıyabilir. Oluşturulan bu ilişki sayesinde örgüt, mensupları üzerinde hâkimiyet tesis eden bir güç kaynağı niteliğini kazanmaktadır. Bu nedenle niteliği itibarıyla devamlılık arzeden örgütün varlığı için suç işlemek amacı etrafındaki fiilî birleşme yeterlidir. Buna karşın, kişilerin belirli bir suçu işlemek için bir araya gelmesi hâlinde ise örgüt değil, iştirak ilişkisi mevcuttur.
    TCK"nin 220. maddesi anlamında bir örgütten bahsedilebilmesi için;
    a-Üye sayısının en az üç veya daha fazla kişi olması gerekmektedir.
    b-Üyeler arasında gevşek de olsa hiyerarşik bir bağ bulunmalıdır. Örgütün varlığı için soyut bir birleşme yeterli olmayıp, örgüt yapılanmasına bağlı olarak gevşek veya sıkı bir hiyerarşik ilişki olmalıdır.
    c-Suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme yeterli olup, örgütün varlığının kabulü için suç işlenmesine gerek bulunmadığı gibi işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibariyle somutlaştırılması mümkün olmakla birlikte, zorunluluk arz etmemektedir. Örgütün faaliyetleri çerçevesinde suç işlenmesi halinde, fail, örgütteki konumuna göre, üye veya yönetici sıfatıyla cezalandırılmasının yanında, ayrıca işlenen suçtan da cezalandırılacaktır.
    d-Örgüt niteliği itibariyle devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belli bir suçu işlemek veya bir suç işlemek için bir araya gelmesi halinde, örgütten değil ancak iştirak iradesinden söz edilebilecektir.
    e-Amaçlanan suçları işlemeye elverişli, üye, araç ve gerece sahip olunması gerekmektedir.
    Yukarıda belirtildiği üzere kanunların suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli yapılara suç örgütü denmektedir. Suç örgütü kurma ve yönetme ile örgüte üye olma suçları yönünden suç örgütünün işlemeyi amaçladığı suç ve/veya suçların en azından hazırlık hareketi ile ilgili ciddi bulgu, emare ve/veya delil olmalıdır. Suç örgütü kurma bağımsız bir suç kabul edildiğine göre, amacı olmayan bir örgütlenmede, suç örgütü bir veya birkaç amaçla suç işlemesi için kurulmalı ve suçların işlenmesine dair TCK’nin 220/1.maddesinde gösterilen unsurlar ile ilgili bulgulara ulaşılmalıdır. Suç işlemek için örgüt kurmada bir veya birkaç suç işlendikten sonra daha programlanmış suçları işlemek için örgüt devam eder. Örgüte iştirak eden failler işlenen suçtan dolayı iştirak gereği cezalandırılır, yani katkıda bulunana uygulanır. Örgüt kurucuları kendi başlarına veya başkaları ile anlaşma yapılmasını başlatandır. Faaliyeti ile örgütün doğmasına sebebiyet vermektedir. Örgüt yönetenler ise üst pozisyonda kollektif faaliyeti kısmen veya tamamen düzenleyen, koordine edenlerdir.
    Suç örgütü ile iştirak halinde suç işleme durumları zaman zaman birbirine karıştırılmaktadır. Oysa kişilerin bir suç işlemek için bir araya gelmelerinde iştirak iradesinden bahsedilir. İştirak ilişkisinde suç ortakları nazarında suçun, konu veya mağduru bakımından somutlaşması gerekir. Suç örgütünde ise işlenmesi amaçlanan suçların konu veya mağduru itibariyle somutlaştırılması zorunlu değildir. Suç örgütü kurmak, yönetmek ile örgüte üye olmak veya alt grup suçlar yönünden suç örgütünün işlemeyi amaçladığı suç ve suçların en azından hareketi ile ilgili ciddi bulgu, emare ve delillerin mevcut olması yeterlidir. Suç örgütü kavramının klişe, basmakalıp ve soyut cümlelerle belirlenip her eylemde uygulanması da isabetli olmaz. Her somut eylemin özelliklerinin birbirinden farklı olduğu ve ayrı değerlendirilmesinin gerektiği gözden uzak tutulmamalıdır. Zaman zaman iştirak halinde birliktelikleri suç örgütü sayılmaya çalışıldığında ve suç örgütü olup olmadığına bakılmaksızın ceza sorumluluk alanı genişletildiği de izlenmektedir. Bu nedenle bir suç işlemek için iştirak ile suç örgütü arasındaki ayrım ise; suç örgütü ve/veya örgütlerin yapısı ve yapılanması netleştirilip, bu suç örgütü ve/veya örgütleri ile ilgili faillerin suçları örgüt ile ilgisi olmayan faillerin ve eylemlerin ayrımı ile olacaktır. Bu husus etkin soruşturma ve/veya kovuşturma yapılarak saptanabilir. Telafisi olanaksız hatalara düşülmemesi, insan hak ve hürriyetlerinin ihlalini önlemek için bu hususun bir zorunluluk olduğu unutulmamalıdır. Örgüt yöneticisi bizzat, azmettiren olarak katılmadığında örgüt mensuplarının örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlardan örgüt yöneticileri ve örgüt mensupları üzerinde kurduğu hakimiyet, kontrol, talimat, hiyerarşi ve emir komutanın bir sonucu olarak uygulanır. Bu hükümle farazi bir azmettirme düşünülmüştür. TCK’nin 220/5. maddesinin gerekçesi bu sorumluluğu açıklamaktadır. Elbette bu durumda örgüt yöneticisinin somut olayda örgüt üyesi ve işlenecek amaç suç üzerinde hakimiyet, kontrol, bilgi ve yönlendirme güç ve yetkisinin olması halinde uygulama alanı bulacaktır. Bu alanı daraltma değildir. En azından müdahale edip suçun işlenmesinin önüne geçebilecek bilgi ve etkisinin olmasının veya yönlendirebilme konusuna yeterli hakimiyeti bulunması ya da örgütün üzerinde genel bir etki gücünün ya da bölgesel de olsa (onay makamı) konumunun olması aranmalıdır. Bu da kanunun gerekçesinde açıkça vurgulanmıştır. (Suç örgütü) hiyerarşisi, devamlılığı, disiplini olan ve devlet içinde devlet olmayı hedefleyen, toplumu etkileyen düzeni geniş çapta bozan, suç işleyen, kendine göre kurumsallaşmış karmaşık bir yapılanma ağını kapsar. Çete kavramı ise; nispeten küçük, gevşek hiyerarşik yapılanma ve disiplini olan bir veya birkaç suç işlemeye niyetlenen ancak bu konuda profesyonel taktik ve yöntemler izlemeyen, aracılık yapan daha ziyade sokak yapılanması niteliği taşıyan devlet içinde devlet olmaya hareket etmeyen mahalli suçlar işleyen yapılanmalar için kullanılabilir. Çete bağımsız bir suç tipi değildir. Örgüt suçlarında bir unsur fikir alış verişinde bulunup paylaştıkları, plan ve program yapıp eylem hazırlığı yaptıkları zeminin de bu özelliği ile yerleri olmalıdır.
    Sonuç olarak; 5237 sayılı TCK’nin 220. maddesinde düzenlenen “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçunun işlendiğinin ve örgütün varlığının kabul edilebilmesi için; üye sayısının en az üç kişi olması, üyeler arasında soyut bir birleşme değil gevşek de olsa hiyerarşik bir ilişkinin bulunması, suç işlenmese bile suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşmenin olması, niteliği itibariyle devamlılık göstermesi; örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması gerekir.
    Bu hukuksal olgular ışığında somut olay irdelendiğinde, örgüt oluşturmak için sanıkların sayısı yeterli ise de, sanıklar arasındaki ilişkinin iş ilişkisi kapsamında olması, sanıklar arasında emir ve komuta zincirinin bulunmaması ile hiyerarşik bir ilişkinin tespit edilememesi, sanıkların, örgüt mensupları üzerinde hakimiyet teşkil eden, örgütten ayrılamama ve örgütün istediği şekilde hareket etme ve yaşama zorunluluğunu sağlayan organik ve hiyerarşik bir ilişki içerisinde, suç işlemek amacıyla devamlılık arzeder şekilde fiilen bir araya gelerek amaçlanan suçları tam bir işbirliği ve eylem paylaşımı anlayışı çerçevesinde süreklilik ve devamlılık gösterecek şekilde işlediklerini gösterir delillerin bulunmaması nedeniyle ve sanıkların suç işlemek için örgüt kurdukları ve kurulan örgüte üye olduklarına ilişkin cezalandırılmalarını gerektirir mahkumiyete yeterli delil bulunmadığı anlaşılmakla, unsurları itibariyle oluşmayan suç işlemek amacıyla örgüt kurma, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçları nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 223/2-a, e maddeleri gereğince sanıkların beraatlerine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri verilmesi,
    2-Hırsızlık suçu yönünden yapılan incelemede;
    Sanıklardan ..."ın Tetik Nakliyatta çalışmış olması nedeniyle hem firmanın çalışma sistemini hem taşıdıkları yükün değerini bilen ve hem de bu firmada görev yapan nakliye sorumlusu sanık ..."i ve suça iştirak eden şoförleri tanıyan sanık ..."ın, bu firmadan ayrıldıktan sonra, firmanın tavuk çiftliklerine nakliyesini yaptığı ve litresi 4 Euro olan "Aliment" adlı maddeyi, menfaat karşılığında ikna edebildiği şoförlerin de iştirakiyle tankerden bu işe tahsis ettiği kamyoneti ile suç ortaklarıyla birlikte alıp, maddenin eksildiğinin anlaşılmaması için de aldığı madde kadar suyu tankere doldurması şeklinde vuku bulan eyleminin asıl failinin, başkasına ait olup da, muhafaza etmesi veya belirli bir şekilde kullanması için hizmet ilişkisi gereği olarak zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan şoför ve işlenen suçun da hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu, diğer sanıkların eylemlerinin de bu suça iştirak olması, herbir sanığın iştirak ettiği hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun tespit edilip iştirak eden her sanığın TCK"nın 155/2 maddesi ve eylemin zincirleme suç kapsamında kaldığı değerlendirilmesi durumunda TCK"nın 43/1. maddesi gereğince cezalandırılması, iştiraki tespit edilemeyen sanığın ise beraatine karar verilmesi gerekirken, diğer tüm sanıklar unsurları oluşmayan hırsızlık suçundan ayrı ayrı cezalandırılırlarken, sanık ..."ın ise hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçuna ilaveten unsurları oluşmayan hırsızlık suçundan cezalandırılması,
    3-Sanık ... yönünden yapılan incelemede;
    Sanıklardan ..."in sübut bulan ve kararda da "...araç içindeki Aliment maddesinin bir kısmını alarak içine çalındığının belli olmaması için su yada benzeri madde koymak suretiyle hırsızlık suçunu işledikleri ve çalınan Aliment maddesini önceden yapılan anlaşma doğrultusunda sanık ..."e sattıkları..." şeklinde kabul edilen eylemi, TCK"nın 165/1 maddesindeki suçu oluşturmakta iken, yazılı şekilde hükümler kurulması,
    4-Bilişim sisteminin işleyişini engelleme,bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçu yönünden yapılan incelemede;
    Sanıklardan ..."in kullandığı araç üzerinde bulunan ve Tetik Nakliyat firmasınca araçların hangi güzergahtan geçtiğini, nerede ne kadar süre durduğunu belirleyen gps cihazının, şirket sevkiyat sorumlusu ..."in sanık ..."a cihazı deaktif hale getiren şifreyi vermesi sureti ile araç şoförü ..."in de iştiraki ile olay sırasında iptal edilmesi ve böylelikle şirket yetkililerinin bilişim sistemi yolu ile aracın nerede olduğunu tespit etmelerinin engellenmesi şeklinde vuku bulan eylemde araç şöforünün yapmış olduğu işlemin sistem üzerinden herhangi bir takibi, uyarı vs olup olmadığının araştırılarak sonucuna göre sanıklar... ve..."un hukuki durumlarının takdir ve tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    Kabule göre;
    a-TCK"nın 220/5. maddesi gereğince örgüt yöneticilerinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılacakları ve sanıkların örgüt faaliyeti çerçevesinde suç işlemeleri durumunda TCK"nın 220/4 maddesi gereğince ayrıca bu suçlardan dolayı da haklarında cezaya hükmolunması gerekirken, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlarla herbir sanığın iştirak ettiği suç, denetime imkan verecek şekilde belirlenip kararda açıklanmadan, iddianamedeki "Bu anlamda şüpheli ..."ın örgüt kurma fikri doğrultusunda hareketle diğer şüphelilerinde bu örgüte üye olma iradesi içerisinde 22.04.2010 ile 02.07.2010 tarihleri arasında birden fazla hırsızlık suçunu kısa zaman aralıkları ile müteselsilen işledikleri deliller kapsamında sübut bulmuştur." şeklindeki genel ifade kararda da aynen benimsenerek "Bu anlamda sanık ..."ın örgüt kurma fikri doğrultusunda hareketle diğer sanıkların da bu örgüte üye olma iradesi içerisinde 22.04.2010 ile 02.07.2010 tarihleri arasında birden fazla hırsızlık suçunu kısa zaman aralıkları ile müteselsilen işledikleri deliller kapsamında sübut bulduğu" şeklindeki genel bir gerekçeyle tüm sanıkların hırsızlık suçundan ayrı ayrı cezalandırılmaları,
    b- Sanıklardan ..."in kullandığı araç üzerinde bulunan ve Tetik Nakliyat firmasınca araçların hangi güzergahtan geçtiğini, nerede ne kadar süre durduğunu belirleyen gps cihazının, şirket sevkiyat sorumlusu ..."in sanık ..."a cihazı deaktif hale getiren şifreyi vermesi sureti ile araç şoförü ..."in de iştiraki ile olay sırasında iptal edilmesi ve böylelikle şirket yetkililerinin bilişim sistemi yolu ile aracın nerede olduğunu tespit etmelerinin engellenmesi şeklinde vuku bulan eyleme iştiraki sabit olan sanık ..."in de TCK"nın 244/2 maddesi gereğince cezalandırılması gerektiğinin düşünülmemesi,
    Kanuna aykırı olup, katılanlar vekili, sanıkların müdafileri ve sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 01/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi