19. Hukuk Dairesi 2014/16887 E. , 2015/9381 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
vek. Av. ...
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine;
5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanununun (HUMK) 438/I maddesindeki parasal sınır, 5236 sayılı Kanunun 19’uncu maddesiyle HUMK’a eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2014 yılı için 19.280,00 TL"dir.
Temyize konu 15.04.2014 tarihli kararda dava değerinin 15.743,00 TL olması nedeniyle, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin 5 yıldır aidat ödediği ancak faaliyete geçemeyen alışveriş merkezinden satın aldığı dükkanın ayıplı olduğunu, alışveriş merkezindeki eğlence yerlerinin ve bazı dükkanların gerekli özelliklere sahip olmaması nedeniyle alışveriş merkezinin 5 yıldır atıl kaldığını, müvekkilinin 5 yıldır aidatını ödediği bir adet dükkanı, alışveriş merkezinin faaliyete geçememiş olması sebebiyle kiraya veremediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dükkanın piyasa değerinin bulunmayışı nedeniyle 5000 TL., kiradan mahrum kalma nedeniyle gelir kaybı için 1500 TL ve ödenen aidatlar için 1500 TL olmak üzere şimdilik sadece 8000 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiş, 17.03.2014 tarihli dilekçesi ile talebini 15.743 TL üzerinden ıslah etmiştir.
Davalı vekili, taşınmazın devrinden itibaren 5 yıllk zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan taşınmazın ayıplı olduğu iddiasıyla bu davanın açılamayacağını, davacı tarafından gizli ayıplı olduğuna dair herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin dükkanın 16.06.2006 tarihli teslim tutanağı ile teslim alınması ile davacının müvekkili şirketi ibra ederek ayıba karşı tekeffül borcunu kaldırdığını, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi heyet raporuna göre; taşınmazın alışveriş merkezi niteliğinde olduğu ve gizli ayıplı olmadığı davacının tazminat talebinin yerinde olmadığı, davacının aidat ödediğine dair belge ibraz etmediği, bu durumda bu kalem alacağa yönelik talebinin reddi gerektiği, kiradan mahrum kalma sebebiyle gelir kaybı talebi açısından ise davacının taşınmazın teslim tarihi ile iskan ruhsatının alındığı tarih arasında kira kaybı talep edebileceğinden alınan 29.08.2013 tarihli ek rapora göre hesaplama yapıldığı, bu konuda davalı tarafça zamanaşımı talebinde bulunulmuş ise de davacının talebi BK"nın 96. maddesi kapsamında borcun kötü ifasından kaynaklandığından BK"nın 125. maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu gerekçesiyle kira kaybı tutarı açısından davanın kabulüne, 15.743.00 TL nin 1.500.00 TL sinin dava tarihi olan 10.08.2011, bakiyesinin ıslah tarihi olan 17.03.2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, diğer alacak kalemleri açısından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.,
Satım konusu iş yerinin davacı şirket tarafından 16.06.2006 tarihinde "anahtar teslimi imar ve imal edilmiş olup .... ayıp ve noksandan ari olarak teslim alınmış... Milpa A.Ş"yi ibra ederim"... kaydıyla teslim alınmış ve 08.11.2006 tarihinde de tapuda davacı adına tescili yapılmıştır.
Davacı vekili, dava ve ıslah dilekçelerinde taşınmazın bedelinin satıma konu değer kadar olmadığını ve teslim aldıkları tarihten beri kira geliri elde edemediklerini ve gelir kaybına uğradıklarını ayrıca aidat ödediklerini belirterek, talepte bulunmuştur.
Bu durumda mahkemece, taşınmazın 16.06.2006 tarihinde ihtirazi kayıt konulmadan teslim alındığı ve satıcının ibra edildiği, ayrıca 08.11.2006 tarihinde işyerinin tapuda devrinin yapıldığı ve davacı tarafın bu devir sırasında da herhangi bir bildirimde bulunmadığı, satın alınan yerin iş yeri olduğu gözetildiğinde TTK"nun ön gördüğü şekilde bir ayıp ihbarının da yapılmadığı dikkate alınarak bir karar verilmek gerekirken, delil takdirinde hataya düşülerek geçersiz sözleşme hükümleri dikkate alınarak kira bedeli ödenmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 24.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.