16. Hukuk Dairesi 2016/14493 E. , 2017/1413 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 116 ada 26, 105, 148, 117 ada ..., 125 ada ..., 66, 126 ada 56, 127 ada 191, 215, 253, 136 ada 95 ve 150 ada ... parsel sayılı 996...., ....574.65, ....396.75, ....474.08, ....789.38, ....438...., ....609.49, ....621.33, ....603.62, ....646.09, ....823.79 ve 277,03 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ölü olduğu tutanağın beyanlar hanesinde belirtilen ... ... adına tespit ve tescil edilmiştir. 125 ada ... parsel sayılı 8631.52 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ... adına tespit ve tescil edildikten sonra 02.02.2007 tarihinde hükmen ifraz nedeniyle 125 ada 163 ve 164 parsel sayılı ....071,36 ve ...,791,40 metrekare yüzölçümü ile Orman vasfıyla Hazine adına, 125 ada 165 parsel sayılı ....786,76 metrekare yüzölçümü ile ... ... adına, 136 ada 77 parsel sayılı ....416,75 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ... adına tespit ve tescil edildikten sonra 02.02.2007 tarihinde hükmen ifraz nedeniyle 136 ada 135 parsel sayılı ....150,... metrekare yüzölçümü ile Orman vasfıyla Hazine adına, 136 ada 136 parsel sayılı ....266,59 metrekare yüzölçümü ile ... ... adına, 136 ada 89 parsel sayılı ....165,91 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit ve tescil edildikten sonra ........2006 tarihinde hükmen Orman vasfıyla Hazine adına, 125 ada 128 parsel sayılı ....008,28 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit ve tescil edildikten sonra ........2012 tarihinde satış nedeniyle dava dışı ... ... adına, 136 ada 32 parsel sayılı ....288,... metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ... adına tespit ve tescil edildikten sonra ....03.2010 tarihinde satış nedeniyle dava dışı ... ... ... ... adına tescil edilmiştir. Davacı ... ... terekesi temsilcisi ..., miras yoluyla gelen hakka dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda kök muris ... terekesine temsilci atanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
...-Tapu iptal ve tescil davalarında husumetin tapu maliklerine yöneltilmesi zorunludur. Dava konusu 136 ada 32, 89 ve 135, 125 ada 163 ve 164 parsel sayılı taşınmazlarda davalılar tapu maliki olmadıklarına göre bu parsellere karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA,
...-Dava konusu 125 ada 128 parsel sayılı taşınmaz yönünden yapılan temyiz incelemesinde; yargılama sırasında dosya arasına alınan güncel tapu kaydından davalı ...’ın çekişmeli 125 ada 128 parsel sayılı taşınmazı ........2012 tarihinde dava dışı ... ...’a sattığı, taşınmazın bu kişi adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK"nın 125. maddesi uyarınca, dava sırasında dava konusunun üçüncü kişiye devri halinde, davacının iki seçimlik hakkı bulunmaktadır. Buna göre davacı, davasını eski malike karşı tazminat davasına dönüştürebileceği gibi, devreden kişiye karşı olan davasından vazgeçerek davaya, yeni maliklere karşı devam edebilir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 31.05.2013 tarih 2012/1853 Esas, 2013/803 Karar sayılı ilamında da, "davada taraflardan birinin müddeabihi başkasına temlik ettiğini öğrenen mahkemenin, bu hali kendiliğinden gözeterek seçimlik hakkına binaen davacıdan talebini sorması ve davacının vereceği cevaba göre" işlem yapılması gerektiği açıklanmaktadır. Mahkemece, dava konusu taşınmaz yargılama sırasında üçüncü kişiye devredildiği halde, davacıya seçimlik haklarından hangisini kullanmak istediği sorulmamış; yeni malike karşı davaya devam etmek istemesi halinde, çekişmeli taşınmazı devralan kişinin davaya dahil edilmesi gereği üzerinde durulmamıştır. Mahkemece, açıklanan hususlar göz ardı edilerek davaya, eski malike karşı devamla yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmamıştır. Hal böyle olunca; mahkemece, davacı tarafa, dava konusu taşınmaza yönelik davasını yeni malike karşı tapu iptal ve tescil mi yoksa davalı ...’a karşı tazminat davası olarak mı devam ettireceği yönündeki iradesi açıklattırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken bu yönün göz ardı edilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
...- Dava konusu 116 ada 26, 105, 148, 117 ada ..., 125 ada ..., 66, 165, 126 ada 56, 127 ada 191, 215, 253, 136 ada 95, 136 ve 150 ada ... parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece, kök muris ...’nın terekesine temsilci tayin edilmeden, diğer mirasçıların muvafakatları alınmadan ya da tüm mirasçıların davaya dahili sağlanmadan miras payına yönelik dava açılamayacağı, davacı tarafın süresi içinde bu usuli eksikliği gidermemesi nedeniyle davada taraf koşulunun sağlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğine göre davacının murisi ... 1921 yılında, başka bir ifade ile Medeni Kanun"un yürürlüğünden önceki tarihte ölmüştür. Bu durumda terekesi müşterek mülkiyet hükümlerine tabi olduğundan her bir mirasçının kendi payı üzerinde diğer mirasçılardan bağımsız olarak tasarruf yetkisi olduğu kuşkusuzdur. Bu nedenle Mahkemece, ... terekesine temsilci tayini için davacı tarafa süre verilmesi doğru değilse de, muris ...’nın ölümü ile tek mirasçı olarak kalan ..., Medeni Kanun’un yürürlük tarihinden sonra 1934 yılında ölmüş olduğundan terekesi elbirliği mülkiyetine tabi olmakla miras yoluyla gelen hakka dayanılarak terekeye tabi bir taşınmaz için üçüncü kişiye karşı genel mahkemelerde açılacak davalarda, tüm mirasçıların birlikte dava açmaları veya diğer mirasçıların muvafakatlerini almaları ya da miras şirketine temsilci tayin ettirmeleri zorunludur. Somut olayda davacı ... ..."in tereke temsilcisi olan ..."in, vekili aracılığı ile sunduğu dava dilekçesinde çekişmeli taşınmazların kök muris ...’den intikal ettiğini ve annesi ...’nın miras payı bulunduğunu iddia etmesine, vekilinin taşınmazların kök muris ...’dan intikal ettiğine dair ıslah dilekçesi sunmasına rağmen, mahkemece davacıya isteği açık ve kesin olarak açıklattırılmamış; davacıdan talebinin çekişmeli taşınmazların kök muris ... terekesi adına mı yoksa miras bırakanı ... ... terekesi adına mı tescilini istediği hususunda tereddüte yer vermeyecek şekilde beyanı tespit edilmemiştir. Nüfus kayıtlarına göre miras bırakan ...’nin, davacının murisi ...’dan başka mirasçılarının da bulunduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; mahkemece davacıya miras bırakanı ... ... terekesi adına mı yoksa muris ... terekesi adına tescili istediği hususu açıkça sorularak, davacının bu yöndeki talebi kesin olarak belirlenmeli; davacının, miras bırakanı ... terekesi adına tescil talebinde bulunduğunu bildirmesi halinde dosya içinde terekeye mümessil tayinine ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı gözetilerek davacının tek başına genel mahkemede tapu iptali ve tescil davası açıp bu davayı sürdürme yetkisi bulunmadığından davacıya, terekeye temsilci atanması veya dava dışı diğer ... mirasçılarının muvafakatlerinin alınması yoluyla dava şartının sağlanması için mehil verilmesi, bu şartın sağlanması halinde davanın esasına girilmesi; davacının, muris ... payı ile sınırlı olarak tescil isteminde bulunduğunu bildirmesi halinde elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp, haklarının terekenin tamamını kapsadığı, TMK"nın 702. maddesinde topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği, bu halde mirasçılarından birisinin kendi payı hakkında açtığı dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da dava açılmış sayılamayacağından davanın reddine karar verilmesi gerekir. Mahkemece, bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine,
09.03.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.