22. Hukuk Dairesi 2015/34924 E. , 2018/15334 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haklı bir neden gösterilmeden feshedildiğini beyan ederek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ulusal bayram genel tatil ile fazla mesai alacaklarının tahsilini talep etimiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, davacının kendi isteği ile işten ayrıldığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının fazla mesai alacağı ile ulusal bayram ve genel tatil alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmıştır.
Fazla çalışma yaptığını, ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Somut olayda, mahkemece tanık beyanlarına göre davacının haftalık 9 saat fazla mesai yaptığı ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı değerlendirilerek taleplerin kabulüne karar verilmiştir. Ancak davacı ile davacı tanıklarının işyerinde aynı sürelerde çalışıp çalışmadıkları dosya kapsamından anlaşılmamıştır. Bu nedenle öncelikle davacı tanıklarının sigortalı hizmet döküm cetvelleri getirilerek tam olarak hangi süre içerisinde davacı ile birlikte çalıştıkları belirlendikten sonra davacının tanıklarla birlikte çalıştığı sürede fazla mesai ile ulusal bayram ve genel tatil alacakları hesaplanmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
3-Taraflar arasında ıslaha karşı zamanaşımı savunması nedeniyle zamanaşımına uğrayan alacak kalemi olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı def"i de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı defi"nde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Mülga 1086 sayılı Kanun yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa(suskun kalınmışsa) zamanaşımı def"i geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı def"inin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı def"ine davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı def"i dikkate alınmaz.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde talep ettiği alacaklarının miktarını 10.09.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle arttırmıştır. Islah dilekçesi, davalıya 18.09.2015 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı ıslah dilekçesinin tebliğinden sonra 21.09.2015 tarihinde zamanaşımı savunmasında bulunmuştur. Ancak ıslaha karşı süresinde bulunulan zamanaşımı savunması hakkında Mahkemece bir değerlendirme yapılmamıştır. Mahkemece bu husus gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.