Abaküs Yazılım
Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2022/278
Karar No: 2022/1060
Karar Tarihi: 07.11.2022

BAM Hukuk Mahkemeleri Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/278 Esas 2022/1060 Karar Sayılı İlamı

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/278 Esas
KARAR NO : 2022/1060


DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/03/2022
KARAR TARİHİ : 07/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Müvekkil ile davalı arasında “.... Fuarına katılım sağlamak amacıyla Fuar Katılım Sözleşmesi imzalandığını, bu kapsamda davalıya 63.857,00-TL ödeme yapıldığını, davalı şirkete .... Bankası A.Ş. 30.11.2019 tarih ve 30.000-TL bedelli ....... çek seri nolu ve yine aynı bankanın 0.11.2019 tarih ve 30.000-TL bedelli .... çek seri nolu iki adet çek keşide edildiğini, bu çekleri davalı tarafından tahsil edildiğini, kalan 3.857-TL ise bankadan eft sureti ile ödendiğini, sözleşmeye göre 20-24 Eylül 2021 tarihleri arasında müvekkilin de katılacağı ..... Fuarının gerçekleştirileceğinin kararlaştırıldığı, davalı, fuarın açılmasına 10 gün kala 02/09/2021 tarihinde fuarın Mayıs 2022'ye ertelendiğini bildirdiğini, davalının geçerli bir erteleme gerekçesi bulunmadığını, müvekkil davacı şirketçe Bursa .... Noterliği'nin .... yevmiye nolu 16.11.2021 tarihli ihtarnamesi keşide edilerek fuarın davalı şirketçe gerçekleştirilememesi nedeniyle, sözleşmeden dönüldüğü, ödenen bedelin 3 iş günü içerisinde iadesini aksi halde yasal yollara müracaat edileceği hususunun bildirildiğini, .... fuarını dernek üyeleri adına planlayan ....'ın davalı taraf ile yapmış olduğu protokollerde, fuar tarihinin tek taraflı olarak değiştirilemeyeceği, bu maddenin ihlali durumunda katılımcıların mağdur olmaması için ödenen bedellerin iadesinin gerektiğini belirterek 63.857,00-TL alacağın davalıdan alınarak müvekkile verilmesine verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davacı tarafla fuar katılım sözleşmesi akdedildiğini, fuarın haklı bir sebeple ileri bir tarihe ertelendiğini, müvekkili şirket ve grubu yaklaşık 30 yıldır fuar sektörünün öncüsü olarak müşterilerine hizmet verdiğini, bu bağlamda şirket bünyesinde 500 ün üzerinde çalışana istihdam imkanı vermekte şirket fuar organizasyonları üzerinden para kazanmakta ve vergilerini vermekte olduğunu, müşterilerinden tahsil edilen fuar ücretleri ile fuar alanlarını kiralayan kurumlardan kiralamalar yapılmakta olduğunu, yine fuarın yürüyebilmesi için personel alımları yapıldığını, bütün bu harcamalar yapılmışken pandemi süreci olduğu için harcamaları yapılmış olan organizasyonların ücret iadesinin kabul edilmesinin hukuken ve vicdanen mümkün olmadığını, hali hazırda her ne kadar Covid-19 süreci devam etse de kamu otoritesi tarafından artık yasakların kaldırıldığını, müvekkili tarafından organizasyonlar yapılmaya başlanmış bulunmadığını, bu bağlamda ahde vefa (sözleşmeye bağlılık-pacta sund servanda) ilkesi göz önünde bulundurulması gerektiğini, yapılan erteleme ile katılımcıların haklarının aynen korunacağı, aynı şartlarda fuarın gerçekleştirileceğinin bildirildiğini, halihazırda diğer fuarlarda bu uygulama yapıldığını, katılımcıları mağduriyete uğratmadan fuarların pandemi öncesinde olduğu gibi gerçekleştirildiğini, bu sayede, katılımcılar ile müvekkil şirket arasında akdedilen sözleşme ayakta tutularak fuarlar için büyük harcamalar yapan müvekkil şirketin de mağduriyetinin önüne geçilmiş olacağını, anılan tüm bu nedenlerle; huzurdaki haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesi gerektiğini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında imzalanan fuar katılım sözleşmesinin sona erdiği iddiası ile ödenen fuar katılım bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsili istemine ilişkindir.
6098 sayılı T.B.K yürürlüğe girmesinden evvel, mevzuatımızda uyarlama kurumuna ilişkin bir düzenleme olmamakla birlikte, taraflar arasındaki sözleşme koşullarının daha sonra önemli ölçüde değişmesi halinde değişen bu koşullar karşısında (... -beklenmeyen hal şartı- sözleşmenin değişen şartlara uydurulması ) ilkesi bağlamında ve M.K. 2. maddesinden de yararlanılmak suretiyle sözleşmenin yeniden düzenlenmesinin mümkün bulunduğu ve karşılıklı sözleşmelerde edimler arasındaki dengenin bozularak "işlem temelinin çökmesi" halinde M.K. 1, 2 ve 4'üncü maddelerinden yararlanılması gerektiğine dair öğreti ve uygulamada yerleşik bir kabul mevcut iken 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren TBK’nın 138 nci maddesi ile bu husus yasal bir düzenlemeye de kavuşturulmuştur. Aşırı ifa güçlüğü başlıklı bu yeni düzenleme, öğreti ve uygulamada sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ilkesinin istisnalarından biri olarak kabul edilen, “işlem temelinin çökmesi”ne ilişkindir. Ancak az yukarıda ifade edildiği üzere "sözleşmeye bağlılık" ilkesi esas olup, sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai nitelikte bir kurum olmakla yasa koyucu tarafından da bu kurumun uygulanması ancak anılan madde de belirtilen dört koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlanmıştır. Bunlar; sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü durum ortaya çıkması, bu durumun borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkması, yine bu durumun sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmesi ve borçlunun borcunu henüz ifa etmemiş olması veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması halidir. Bu dört koşulun birlikte gerçekleşmesi halinde ise borçlunun, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme hakkı bulunmaktadır.
Bu konuda Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.11.2019 ve ..... Esas, ..... Karar sayılı ilamına baktığımızda; "Kurulmuş bir sözleşmede sonradan ortaya çıkan bazı olgular nedeniyle değişiklik yapılabilmesi, bugün çağdaş tüm hukuk sistemlerinde kabul edilen, beklenmeyen hâl (emprevizyon) veya clausula rebus sic stantibus kuramının koşullarının gerçekleşmiş olması hâlinde mümkün görülmektedir. Bu kuramın, borçlunun şartları ne olursa olsun mutlaka akde sadık kalmasını zorunlu gören, bir bakıma artık eskimiş olarak nitelendirilebilecek ahde vefa veya pacta sunt servanda kuramını sınırlamak için konulduğu benimsenmektedir.
Beklenmeyen hâl kuramı, şöyle açıklanmaktadır: “Akit yapıldığı sırada mevcut bulunan şartlar önemli surette değişmişse taraflar akitle bağlı olmamalıdır. Buna “....” (beklenmeyen hâl şartı) denmektedir. Bu görüş öğretide “emprevizyon teorisi” adıyla anılmaktadır. Öğretide, sözleşmenin, yapıldığı andaki durumun değişmeyeceği şeklindeki bir zımni kabul ile yapıldığı, aynen uygulanmasının taraflarca bu zımni şarta bağlı tutulduğu varsayılmaktadır (...., S.S./...., S./...., H./...., A.: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, ....Bası,İstanbul ..., s...).
Anlaşılacağı üzere hukukumuzda ahde vefa ilkesinin geçerli olduğu ancak bir kısım özel şartların bir araya gelmesi halinde TBK'nun 138. maddesi çerçevesinde sözleşmeyle bağlılık ilkesinin ihmal edilebileceği açıktır.
Taraflar arasındaki sözleşmeyi etkiler şekilde dünya genelinde ortaya çıkan COVİD-19 pandemisi ve bu bağlamda yasa koyucu tarafından alınan önlemler ve bu minvalde yapılan düzenlemelerin sosyal hayat ve doğal sonucu olarak iş hayatına etkileri hukuken meşhur ve maruf vakıalardandır. Bu vakıaların taraflar arasındaki davaya konu olan hizmet ilişkisine etkilerinin yukarıda özetlenen hukukun genel ilkeleri ve yasal düzenlemeler ışığında açılmış bulunan davada mahkemece değerlendirileceği açıktır. Ancak, söz konusu uyuşmazlığın değerlendirileceği yargılama sürecinde yine yukarıda izahı yapılan sözleşmeye bağlılık (Ahde Vefa - Pacta Sund Servanda) ve sözleşme serbestliği ilkeleri ile beklenmeyen hâl (emprevizyon) veya clausula rebus sic stantibus kuramı çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği izahtan varestedir. (Samsun Bölge Adliye Mahkemesi .... Hukuk Dairesi'nin .... esas-.... karar)
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 136. maddesinde “Genel Olarak" madde başlığı altında “Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer.
Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır.
Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.
Yeni koronavirüs (Covid-19) salgını Mart 2020 ayından itibaren ülkemizde görülmeye başlanmış ve bu kapsamda hastalığın yayılmasının kontrol altına alınması amacıyla çeşitli tedbirlere başvurulmuştur. Bu tedbirler kapsamında olmak üzere zaman zaman ve ihtiyaç durumuna göre sokağa çıkma yasağı uygulanması, iş yerlerinin kapatılması veya esnek çalışma, düğün törenlerinin ertelenmesi, evden çalışma gibi değişkenlik gösteren tedbirler uygulanmış olup, salgının etkilerinin ve yetkili kurumlarca alınan tedbirlerin halen devam ettiği bilinmektedir.
Yaşanılan salgın hastalık sürecinin olağanüstü bir durum olduğu ve taraflarca öngörülemeyeceği açıktır. O halde genel olarak salgın hastalık sürecinin Türk Borçlar Kanunu'nun 138.maddesinde belirtilen olağanüstü durum olarak kabul edilmesi, Türk Borçlar Kanunu'nun 136.maddesinde belirtilen borçludan kaynaklanmayan imkansızlık sebebi olarak kabul edilmesi gerekir.
Dosyanın incelenmesinde; davacı ile davalı arasında 20-24 Eylül 2021 tarihleri arasında .... Fuarı için fuar katılım sözleşmesi yapılmış ise de, Covid-19 pandemisinin 2. Dalgası kapsamında fuarın yapılıp yapılmayacağı hususu belirsiz hale gelmiş olup fuarın ertelendiği, belirtilen tarihlerde ifası konusunda borçlunun sorumlu tutulamayacağı değerlendirilmiştir.
Davalı taraf fuarın iptal edilmeyip, ertelendiğini, kısmi ifa imkansızlığı bulunmadığını iddia etmiştir.Her ne kadar imkansızlık geçici nitelikte olup, kural olarak borcu sona ermesine neden olmaz ise de, bu hususta tarafların farazi iradeleri esas alınmalıdır. İfanın muayyen bir zamanda yapılacak olması veya ifa zamanının alacaklı için önem taşıdığı hallerde borcun sona ermesi sonucunu doğurduğu kabul edilmelidir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 136. maddesinde de belirtildiği üzere karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlüdür.
Somut davada taraflar arasında fuar katılım sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme kapsamında davacı fuar katılımcısı, davalı ise fuar düzenleyicisidir. Taraflar fuar katılım sözleşmesi kapsamında 20-24 Eylül 2021 tarihleri arasında düzenlenecek olan .... Fuarına katılım konusunda sözleşme imzalanmıştır. Ancak söz konusu sözleşme kapsamında kararlaştırılan fuar davalı tarafça covid 19 pandemisi sebebiyle gerçekleştirilmemiş ve ertelenmiştir. Ancak davalı tarafça yeni fuar tarihi davacı ile müzakere edilmemiştir. Covid 19 pandemisi sebebiyle dünya genelinde ve ülkemizde tüm etkinliklerin kısıtlandığı hususunda ve davalının da kararlaştırılan tarihte edimini elinde olmayan sebeplerle yerine getiremediği hususunda tereddüt yoktur ve bu hususlarda taraflar arasında ihtilaf yoktur. Ancak davacı taraf 20-24 Eylül 2021 tarihlerinde gerçekleşecek olan fuara katılım için davalı ile sözleşme imzalamıştır ve bu nedenle yukarıda belirtilen yasal mevzuat gereği de davacının kendisi ile müzakere edilmeden farklı bir tarihte aynı ülkede veya başka bir ülkede düzenlenecek fuara katılmaya zorlanmasının kabul edilmesi hukuken mümkün değildir. Bu nedenlerle davacının sözleşmede belirtilen tarihlerde yapılmayan fuara ilişkin davalı tarafça sözleşmede belirtilen edim yerine getirilmediğinden davacı tarafça ödenen bedelin iadesini talep etmekte hukuken haklı olduğu kanaatine varılmış ve açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı tarafça ifanın imkansızlaşmasına dayalı olarak sözleşmeden dönülmesi nedeniyle davalıya yapılan toplam 63.857,00 TL'nin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğincetemerrüt tarihi olan 25/11/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; söz konusu sözleşme nedeniyle ödenen 63.857,00 TL'nin temerrüt tarihi olan 25/11/2021 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya iadesine,
2-)Harçlar Kanunu'na göre belirlenen 4.362,07-TL ilam harcından peşin alınan 1.090,52TL harcın mahsubu ile bakiye 3.271,55-TL'nin davalıdan alınarak Hazine'ye irat kaydına,
3-)6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre alınan 1.320,00TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak Hazine'ye irat kaydına,
4-)Davacı tarafından sarf edilen, 30,50-TL posta masrafı, 80,70-TL başvuru harcı, 1.090,52-TL peşin harç olmak üzere toplam 1.201,72-TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 10.217,12-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-)HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair,tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar verildi. 07/11/2022

Katip .....
¸e-imzalıdır


Hakim ....
¸e-imzalıdır


*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi