Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/9553
Karar No: 2015/6508
Karar Tarihi: 13.10.2015

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/9553 Esas 2015/6508 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2014/9553 E.  ,  2015/6508 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
    (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
    TARİHİ : 11/03/2014
    NUMARASI : 2012/94-2014/150


    Taraflar arasındaki tüketici tarafından açılan malın ayıplı olmasından kaynaklanan ayıbın giderilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili ve İ.. Y.. dışında kalan davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -

    Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı kooperatifin gerçek kişi ortağı olduklarını, konutların inşasından sonra çekiliş yapılarak üyelerin dairelerinin belli olduğunu, ardından tapuların üyelere devredilip, dairelerin teslim edildiğini, müvekkillerinin, kur"a sonucu blokların en üst katları isabet eden üyeler olduklarını, dairelerde oturmaya başlandıktan kısa bir süre sonra, dairelerin en üst kat olması sebebiyle damında su sızıntısı olmaya başladığını, bu durumun kooperatife bildirildiğini, bir çok kez tamir edilmesine rağmen su sızıntısının devam ettiğini, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malların 4077 sayılı Tüketici Kanun"un 3/c maddesi kapsamına alındığını, 5582 sayılı Yasa ile yapılan değişikliklere göre, konut yapı kooperatiflerinin gerçek kişi ortaklarının da tüketici olarak kabul edildiğini, dairelerin ayıplı olduğunu, bu ayıbın müvekkilllerince bilinmesine imkân olmadığını, bu ayıbın ağır kusur ve hile ile gizlendiğini, bu ayıbın çatı yapılmak suretiyle giderilebileceğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazlar üzerine davalı tarafça çatı yapılmak suretiyle müvekkillerinin evlerine su akıntısının önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkili Kooperatifin üretici, davacıların da kooperatiften daire satın alan tüketiciler konumunda olmadığını, bu nedenle Tüketici Mahkemelerinin görevli olmadığını, müvekkili Kooperatifin 1998 yılında kurulduğunu, 2010 yılı Eylül ayı itibariyle de üyelere dairelerin tesliminin tamamlandığını, kat mülkiyeti tesis edilip tapuların verildiğini, kooperatifin üyelerine çatı yapılması yönünde bir taahhüdü olmadığını, kooperatifçe çatı yapılmak istense dahi artık bu aşamada projelerde tadilat yapılması imkânının bulunmadığını, davacıların iyiniyetli olmadıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; kooperatifçe dairelerin tesliminden sonra çatı izolasyonun uygun olmamasına bağlı akıntı oluştuğu, kooperatifin üyelerine evleri sağlam ve oturulabilir şekildeki teslim etme mükellefiyeti gereği, davacıların, kooperatife karşı işbu davayı açmakta usulen haklı oldukları, akıntının, imalattaki eksiklikten kaynaklandığı, avan projesi dışına çıkılarak, çatı yapılması şeklindeki çözümün proje değişikliğini gerektiren bir husus olduğu, ayrıca yeniden izin alınmasını gerektirdiği, davalı kooperatifin daha masraflı olan bu çözüme katlanmasını istemenin hakkaniyete aykırı olacağı, bilirkişi raporuna göre, avan projeye aykırılık teşkil etmemek kaydı ile masrafın tüm kooperatif üyelerinden ve kooperatif hisse katılım oranlarında alınmak suretiyle davacılara ait bina çatı katında oluşan akıntının giderilmesi gerektiği belirtilerek, davanın kabulü ile, avan projeye esasta aykırılık teşkil etmemek üzere ve masrafın tüm kooperatif üyelerinden ve kooperatif hisse katılım oranlarında alınmak suretiyle davacılara ait binanın çatı katında oluşan akıntının giderilmesine karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili ve İ.. Y.. dışında kalan davacılar vekili temyiz etmiştir.
    1-Dava, davacılara ait dairelerin çatılarında meydana gelen su akıntısı nedeniyle zarar gören çatının yapılması ve akıntının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Davacılar vekilince, dava dilekçesinde, müvekkillerinin davalı kooperatif ortağı oldukları belirtilmiş ise de, davalı vekilince cevap dilekçesinde, örnek verilerek, davacı A... dairesini A.... isimli üyeden devraldığı, yine davacılardan L....dairesini A.... isimli bir üyeden devraldığı açıklanmış, ancak mahkemece davacıların davalı kooperatifin üyesi olup olmadıkları hususunda herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmamıştır.
    1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 14/3. maddesinde, ortaklığın devredilebileceği hüküm altına alınmış olup, ortaklığın devir biçimi hakkında ise yasada açık bir hükme yer verilmemiştir. Ancak pay devrinin alacağın temliki yolu ile yapılması, temlikin de BK"nın 163. maddesi uyarınca yazılı olması gerekmektedir. Üyeliğe bağlı hak ve alacakların borçlusu kooperatif, alacaklısı ise üyeliği devir alan yeni ortaktır. Eğer devir eden ortak, pay yönünden borçlu ise, borcun nakli hükümleri uygulanır (BK 173 vd), borç devir alana geçer. Ancak, pay devri için resmi şekle bile gerek bulunmamaktadır. Her ne kadar yapı kooperatifinde, ortakları mal sahibi yapmak amacı olsa bile, pay devri, bir satış vaadi de değildir. Bu nedenle, adi yazılı devir dahi geçerlidir. Devredenin borçları, devre ve devrin kabulüne engel değildir, devredenin borçları devir alana geçer ve ödemediği takdirde devralanın ihraç edilme olanağı da her zaman vardır. Daire satımında ise üyelik kendiliğinden alıcıya satım ile birlikte geçmez. Satıcının üye olması ve üyeliğinin alıcı tarafından ayrıca devir alınması gerekmektedir. Üyelik ayrıca devredilmedikçe satıcının üyeliği kooperatif nezdinde devam eder. Satıcının üye olması, alıcının bu üyeliği ayrıca devir alması, devir alanın kooperatif üyelik koşullarını taşıması halinde kooperatifin bu kişiyi 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 14/3. maddesi uyarınca ortaklığa kabul etmesi zorunludur.
    Öte yandan, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesinde; bu kanunun amacının, kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmek olduğu, açıklanmış; “ Kapsam” başlıklı 2. maddesinde de aynen; “Bu Kanun, 1. maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Yine aynı Kanun"un “Tanımlar” başlıklı 4822 sayılı Kanun"la değişik 3. maddesinin (e) bendinde tüketicinin, “bir mal veya hizmeti ticari ve mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan ve yararlanan gerçek ve tüzel kişiyi”; (h) bendinde tüketici işleminin, "mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlemi" (f) bendinde satıcının, “kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek ve tüzel kişileri”; (c) bendinde ise malın, “Alış-verişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları” ifade edeceği belirtilmiştir.
    4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/e maddesine göre tüketici, bir mal veya hizmeti ticari ve mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek veya tüzel kişidir. Bu tanımdan hareketle, her alıcının tüketici olmadığını söylemek mümkündür.
    Kişisel ihtiyaçları dışında, belirli bir meslek icrası, belirli bir üretimde kullanma, yeniden satış, ticari olarak kullanma vs. gibi amaçlarla da alıcı olunabilir. Bir mal veya hizmeti, bu amaçlarla satın alanlar, tüketici sayılmaz.
    Ticari veya mesleki amaç, alıcının amacına göre belirlenir. Amaç (saik), işlemin niteliğini belirleyen bir unsurdur.
    Tüketilmek üzere piyasaya sunulan ürün ve işleri, bedeli karşılığında, edinmek, kullanmak, bu ürün ve işlerden yararlanmak, bir tüketim işlemidir. Burada özellik objektiftir ve karine, tüketme işlemidir. Tüketici de, bu işlemi yapan kişidir. (İlhan, Cengiz, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun-Şerh, Ankara 2006, 1. Baskı, s.20).
    Tüketici işlemi, tüketici ve satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlemi ifade eder. Ancak her türlü hukuki işlem, tüketim sonucunu doğurmaz. Satış sözleşmesi, mülkiyeti devir gayesi güden sözleşmelerin başında gelir ve tüketim amaçlı düzenlendiği takdirde Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalır.
    Görülmektedir ki, 4077 sayılı Kanun, ticari dağıtım zincirinin nihai halkasını oluşturan ve ekonominin nihai hedefi olan tüketicinin, satıcı karşısında daha etkin olarak korunması gereğinden hareketle düzenlenmiş ve bu koruma anlayışı tüketici hukukunun temelini oluşturmuştur.
    Tüketici, üretilip piyasaya sürülen ve üretim sürecinin hiçbir aşamasında bilgi sahibi olmadığı ürün veya sunulan hizmeti satın aldığı bir ilişkide zayıf olan taraf olarak kabul edilmiş; yasa koyucu, bu kabulden yola çıkarak iradesini tüketiciyi korumak şeklinde ortaya koymuştur.
    Giderek 4077 sayılı Kanun ile de bu koruma olgusunu yasal düzenleme altına alıp; üretim aşamasında bilgi sahibi olmadığı malları veya sunulan hizmetleri satın alan ve sözleşmede satıcıya karşı zayıf durumda olduğu kabul edilen tüketicinin, sonradan bu mal veya hizmetlerin ayıplı çıkması sonucu uğradığı zararın tazminini sağlama yoluna gitmiştir.
    4077 sayılı Yasa"nın 23. maddesi, "Bu Kanun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır" hükmünü taşımaktadır.
    Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, kooperatif ile üyeleri arasındaki bu davada anılan Kanun"un uygulanmasıyla ilgili bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Yasa"nın 23. maddesi hükmü, Yasa"nın uygulanmasıyla ilgili olarak çıkabilecek tüm uyuşmazlıklara ilişkin davalara tüketici mahkemelerinde bakılmasını öngörmüştür. Başka bir ifadeyle, 4077 sayılı Yasa, bir uyuşmazlığa tüketici mahkemesince bakılmasının tek koşulu olarak, uyuşmazlığın kendisinin uygulanmasıyla ilgili olarak çıkmış olmasını aramıştır.
    Somut olayda, 3/h bendinde yer alan "tüketici işlemi", 3/c bendi anlamında "hizmet" bulunmamakta olup, Yasada dar kapsamlı mal ve hizmet ilişkileri, olağan tüketim işleri kapsama alınmıştır. Eldeki davada 4077 sayılı Yasa"nın uygulanması söz konusu olmadığından, olayın çözümünün genel hükümler çerçevesinde yapılması gerekir. Nitekim, aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 26.02.2003 tarih ve 2003/15-127 E., 2003/102 K.; 10.11.2010 tarih ve 2010-15 E., 589 K.; 19.10.2011 tarih ve 2011/13 -538 E., 648 K. sayılı ilamlarında da açıklanmış bulunmaktadır.
    Öte yandan, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasında iş bölümü ilişkisi mevcut iken, 6335 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’un 5. maddesinin 3 ve 4. fıkra hükümlerinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
    Üye ile kooperatif arasındaki uyuşmazlıkların 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 99/1. maddesi uyarınca aynı yasada düzenlenen hususlardan doğan hukuk davalarının, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılacağı belirtilmiştir. 6102 sayılı TTK"nın 5/1. maddesi uyarınca aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalara bakmakla görevlidir. Somut olayda, dava bir kısım davacılar tarafından, kooperatif üyeliğine dayalı olarak açılmış ve ayıplı imalatın giderilmesi istenilmiş ve Tüketici Mahkemesi tarafından yargılamaya devam edilerek davanın kabulüne ilişkin hüküm tesis edilmiştir. Oysa, dava, bir kısım davacılar yönünden kooperatif üyeliğine dayalı olup, 01.07.2012 tarihinden önce açılan ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 99. maddesi uyarınca ticari dava niteliğini haiz işbu davaya iş bölümü itirazında bulunulmadığından, bu davacılar yönünden Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılmalıdır.
    6100 sayılı HMK"nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü ile HUMK"nın 428/2. maddesinin mahkemenin görevli olmamasının mutlak bozma nedeni olduğuna ilişkin hükmü uyarınca, görev hususunun somut olayda olduğu gibi, açıkça temyize gelmese dahi temyiz mahkemesince re"sen gözetilmesi gerekmektedir.
    Bu durumda mahkemece, taraf vekillerinden davacılardan hangilerinin davalı kooperatifin üyesi olduğu, kooperatif üyesinden sadece daire satın alanların hangileri olduğu, kooperatif üyeliğini de devralanların olup olmadığı hususlarında açıklama alınıp, açıklamalar arasında çelişki bulunması durumunda, kooperatif defter, kayıt ve belgelerinin öncelikle davalı kooperatiften istenilmesi, ibraz edilmezse kooperatifin adresinde defter ve kayıtların incelenmesi için keşif yapılması, buna rağmen inceleme yapılamaz ya da defter ve belgelere ulaşılamaz ise, kooperatifin bilançosu, gelir gider cetvelleri, yönetim ve denetim raporları, genel kurul tutanakları, ortaklık cetvellerinin tip anasözleşmenin 40. maddesi uyarınca Ticaret Sicil Memurluğu"ndan, bu da mümkün olmazsa, tip anasözleşmenin 41. maddesi uyarınca, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü"nden celbedilip, kooperatif uygulamaları hususunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceletilerek, davacıların, davalı kooperatifin devir yoluyla olmaksızın ilk kez ya da üyelik devri yoluyla üyesi olup olmadıklarının re"sen araştırılması, üye olmadıkları tespit edilen davacılar yönünden davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesi ve Tüketici Mahkemesi sıfatıyla davaya bakılması, esas ya da usulden gerekli kararın verilmesi, kooperatif üyesi olduğu tespit edilen davacılarla ilgili olarak da dava tarihi itibariyle Asliye Hukuk Mahkemesi"nce genel hükümlere göre uyuşmazlığın inceleneceğinin kabulü ile, davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılması, davacılardan karar ve ilam harcının alınması ve uyuşmazlığın incelenmesi gerekirken, kooperatif üyesi olan davacılar ile üyesi oldukları kooperatif arasındaki uyuşmazlığın da Tüketici Mahkemesi görevi kapsamında olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın esasının incelenerek karar verilmesi doğru olmamıştır.
    2-Bozma nedenine göre, taraf vekillerinin uyuşmazlığın esasına ilişkin temyiz sebeplerinin şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ :Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi