Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2013/815
Karar No: 2016/430

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/815 Esas 2016/430 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2013/815 E.  ,  2016/430 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 11. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Günü : 12.09.2013
    Sayısı : 556-631
    Resmi belgede sahtecilik suçundan sanık ..."nin 5237 sayılı TCK’nun 204/1, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin, İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 29.03.2011 gün ve 871-364 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 07.05.2013 gün ve 10971-7433 sayı ile;
    "UYAP ortamında yapılan araştırmada, sanık hakkında benzer nitelikteki fiilleri nedeniyle mahkûmiyetine karar verildiği ve temyiz incelemesi sırası bekleyen kamu davaları bulunduğu anlaşılmakla, belgelerde sahtecilik suçunun hukuki konusunun kamu güveni olduğu ve fiil tarihleri birlikte değerlendirilerek sanığın fiillerinin her biri yenilenen kastla işlenmiş ayrı suçları mı, yoksa bir suç işleme kararının yerine getirilmesi amacıyla kanunun aynı hükmünü, kısa zaman aralıkları içerisinde, birkaç kez ihlal etmek suretiyle zincirleme tek suçu mu oluşturduğunun değerlendirilmesi açısından, bu dosyanın benzer nitelikteki, İzmir 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/65-2008/256, İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/328- 2009/205 ve Karaburun Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/104-2011/85 sayılı dosyalarıyla birleştirilerek, yargılamaların birlikte yürütülüp sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel mahkeme ise 12.09.2013 gün ve 556-631 sayı ile;
    “...Yargıtay 11. Ceza Dairesi kararında sanık hakkında benzer sahtecilik suçlarından başka mahkemelerde de dosyalarının olmasını bozma gerekçesi saymıştır.
    Eylemli uyma olmamakla birlikte, mahkememiz dosyası ile birleştirme önerisi bulunulması nedeni ile İzmir 11. ASCM"de de sanık hakkında .... plakalı başka bir aracın muayene işlemi nedeni ile dava olduğu ayrıca anlaşılmıştır.
    Başka bir aracın muayene işleminde yapılacak sahtecilik yönünden aynı tarihte dahi olsa aynı sahtecilik eylemi olmadığı, ayrı bir suç oluşturduğu son derece açık bir husustur.
    Kaldı ki Yargıtay kararında kesin ve net bir şekilde vasıflandırma yapılmamış, çeşitli ihtimallere göre değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir.
    Farklı bir araç ile ilgili olarak muayene işlemindeki sahteciliğin, yakın suç tarihleri hatta aynı tarihte olması durumunda tek bir suç oluşturacağına dair net bir tespit yoktur.
    Seri şekilde suç işleyen kişiler yönünden tüm dosyaların birleştirilmesi halinde, dosyaların birbirlerini zamanaşımına uğratma ve karara çıkarılmasını engelleyeceği de Yargıtay kararında dikkate alınamamıştır. Hukuki olarak zorunluluk bulunması halinde belirtilen gerekçe uygun olmakla birlikte, hukuksal olarak zorunluluk bulunmadığından bu şekilde davaların birleştirilmesinin muhtemel sonuçları hiç bir şekilde Yargıtay kararında dikkate alınmamıştır.
    Örneğin hırsızlık suçlarında müştekinin farklı olmasına rağmen birleştirme kararı verilemeyeceği gibi, her bir sahtecilik eyleminin de ayrı bir suç oluşturduğu” gerekçesi ile ilk hükümde direnilmesine karar vermiştir.
    Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11.12.2013 gün ve 334823 sayılı “onama” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık .... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan beraat hükmü temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup, inceleme temyiz ve direnmenin kapsamına göre sanık ... hakkında kurulan mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Suçun sübutuna ilişkin bir uyuşmazlık ve bu kabulde dosya içeriği itibarıyla herhangi bir isabetsizlik bulunmayan somut olayda, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yerel mahkeme hükmünün Özel Dairece “sanık hakkında benzer nitelikteki eylemleri nedeniyle açılan dava dosyaları getirtilip incelenerek eylemlerinin ayrı suçları mı, yoksa zincirleme tek suçu mu oluşturduğunun değerlendirilmesi açısından, bu dosyalar ile birleştirilerek, yargılamanın birlikte yürütülmesi” gerektiğinden bahisle bozulmasının isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen beraat hükmü kesinleşen ....’ın, kendisine ait .... plakalı aracı, suçtan zarar gören ....’a sattığı, suçtan zarar görenin aracın tescil ve devir işlemleri için İzmir Trafik Tescil Şube Müdürlüğüne yaptığı müracaat sırasında, araca ait motorlu araç trafik belgesinin sahte olduğunun tespit edildiği,
    İzmir Kriminal Polis Laboratuvarınca düzenlenen raporda; suç konusu motorlu araç trafik belgesinin ve belge üzerinde bulunan soğuk mühür izinin sahte olduğu, belgenin aldatma kabiliyetinin bulunduğunun belirtildiği,
    Mahkemece, suç konusu motorlu araç trafik belgesi aslının duruşmada getirtilip incelendiği ve belgenin düzenli bir görünüme sahip olduğunun, sahtecilik şüphesi uyandıracak bir durumun bulunmadığının belirlendiği,
    Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) ortamında yapılan araştırmada; sanığın başka şahıslara ait araçlarla ilgili olarak sahte araç muayene işlemi yaptığı gerekçesiyle Özel Dairenin bozma ilamında belirtilen dava dosyalarından; suç tarihi 25.08.2007 olan eylemiyle ilgili Karaburun Asliye Ceza Mahkemesinin 104-85 sayılı dosyasında, suç tarihi 20.03.2007 olan eylemiyle ilgili olarak ise İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 328-205 sayılı dosyasında resmi belgede sahtecilik suçundan mahkûmiyetine hükmolunduğu ve bu hükümlerin de Özel Dairece 07.05.2013 tarihinde dosyaların birleştirilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, Özel Daire bozma ilamında gösterilen diğer dosya ile ilgili ise farklı gerekçelerle bozma kararı verildiği,
    ....’ın; Aracın, kendi üzerine kayıtlı olmakla birlikte, oğlu tarafından kullanıldığını, ancak oğlunun hasta olması nedeniyle, aracı bir süre kullanamadığını ve 2007 yılında vefat ettiğini oğlu öldükten sonra sahte vize işlemi nedeniyle hakkında soruşturma başlayınca oğlunun samimi arkadaşı Cemal Eğlendi"ye bu durumu sorduğunu, onun da sanık ..."ye yaptırttığını söylediğini, sanık ile görüştüğünde ise kendisine vize işleminin sahte olmadığını söylediğini, daha sonra sanığın ayrı bir belge getirdiğini ve bu belgenin de sahte olduğunu beyan ettiği,
    Sanığın; bahse konu servis otobüsünü ve plakayı bilmediğini, .... isimli kişiyi tanımadığını, 2007 yılı Ağustos ayında cezaevinde olduğunu ve 2008 yılı Temmuz ayında çıktığını savunduğu,
    Mahkemece, sanığın suç tarihinde ceza infaz kurumu veya tutukevinde bulunmadığının tespit edildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözümlenmesi için öncelikle Ceza Muhakemesi Kanunundaki "bağlantı kavramı" ve "davaların birleştirilmesi" ne ilişkin hükümlerin incelenmesi gerekmektedir.
    5271 sayılı CMK"nun "Bağlantı kavramı" başlıklı 8. maddesinde;
    "(1) Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır.
    (2) Suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiilleri de bağlantılı suç sayılır",
    "Davaların birleştirilerek açılması" başlıklı 9. maddesinde; "Bağlantılı suçlardan her biri değişik mahkemelerin görevine giriyorsa, bunlar hakkında birleştirilmek suretiyle yüksek görevli mahkemede dava açılabilir",
    "Görülmekte olan davaların birleştirilmesi ve ayrılması" başlıklı 10. maddesinde;
    "(1) Kovuşturma evresinin her aşamasında, bağlantılı ceza davalarının birleştirilmesine veya ayrılmasına yüksek görevli mahkemece karar verilebilir.
    (2) Birleştirilen davalarda, bu davaları gören mahkemenin tâbi olduğu yargılama usulü uygulanır.
    (3) İşin esasına girdikten sonra ayrılan davalara aynı mahkemede devam olunur",
    "Geniş bağlantı sebebiyle birleştirme" başlıklı 11. maddesinde ise; "Mahkeme, bakmakta olduğu birden çok dava arasında bağlantı görürse, bu bağlantı 8 inci maddede gösterilen türden olmasa bile, birlikte bakmak ve hükme bağlamak üzere bu davaların birleştirilmesine karar verebilir",
    Şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir.
    Buna göre, CMK"nun 8. maddesinin birinci fıkrasında; bir kişinin birden fazla suçtan sanık olması veya bir suçta birden fazla sanık bulunması şeklinde dar bağlantı tanımlanmış, maddenin ikinci fıkrasında da, suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiillerinin de bağlantılı suç sayılacağı belirtilerek, bu halde de fiiller arasında bağlantının varlığı kabul edilmiştir. Kanunun 11. maddesinde ise geniş bağlantı tanımlanmıştır. Bu hüküm uyarınca, yapılan yargılamada mahkemece bakılmakta olan birden fazla dava arasında bağlantının saptanması halinde, bu bağlantı CMK"nun 8. maddesinde gösterilen türden olmasa dahi, yargılamanın birlikte yapılarak hükme bağlanması için davaların birleştirilmesine karar verilebilecektir. Maddede, ne tür bağlantıların bu kapsamda değerlendirileceği yönünde bir sınırlandırmaya yer verilmemiş, yalnızca mahkemenin bakmakta olduğu birden çok davada bağlantı görmesi yeterli kabul edilmiştir. Bu hükmün amacı, görülmekte olan uyuşmazlıkların birlikte yargılanmasında ve karara bağlanmasında yarar bulunmasıdır. Bu şekilde tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle, daha adil bir kararın verilmesi ve verilecek hükümlerde muhtemel değerlendirme hatalarının engellenmesi hedeflenmiştir.
    Görüldüğü gibi, ceza muhakemesinde genel kural, açılan her dava üzerine ayrı bir yargılamanın yapılmasıdır. Ancak, uyuşmazlıklar arasında bağlantı olduğu zaman, bağlantının özelliği gereği bu kuraldan ayrılanabilmektedir. Bağlantılı davalar ayrı ayrı görülebileceği gibi, birleştirilerek de görülebilecek olup, istisnai hallerden biri olan yargılamaların birleştirilmesi kararı verilebilmesi için;
    1- Davalar arasında bağlantı olmalı,
    2- Davaların birleştirilmesinde yarar görülmeli,
    3- Birleştirme yasağı söz konusu olmamalıdır.
    Kanun koyucu, açılan her dava üzerine ayrı yargılama yapılmasını kural olarak benimseyip, istisnai durumlarda davaların birleştirilebileceğini hüküm altına alırken, birleştirmede fayda bulunup bulunmadığının her olayda araştırılmasını yargılamayı yürüten hâkime bırakmış, istisnaen de, yargılamaların birleştirilip birleştirilmeyeceğini kendisi tayin etmiştir. Bu kapsamda 4483 sayılı Kanunun 10. maddesinde yer alan; “Bu kanun kapsamındaki suçların iştirak halinde işlenmesi durumunda memur olmayan, memur olanla; ast memur üst memur ile aynı mahkemede yargılanır” şeklindeki hükümle birleştirme zorunluluğu vurgulanırken, 2004 sayılı İcra İflas Kanununun 346/2. maddesi uyarınca İcra Tetkik Merciinin yetkisine giren ceza davalarının diğer davalarla birleştirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
    Birleştirme zorunluluğu ya da birleştirme yasağının söz konusu olmadığı diğer durumlarda, mahkemelerce görülmekte olan davalar arasında bağlantı olduğu tespit edildiğinde bu davalar birleştirilebilecektir. Fakat birleştirme zorunlu olmayıp tamamen mahkemenin takdirine bırakılmıştır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Sanık hakkında devam eden dava ile benzer nitelikteki eylemleri nedeniyle açılan ve yukarıda belirtilen diğer davalar arasında, fiili ve hukuki bağlantı mevcut olup, sanığın eylemlerinin ayrı ayrı sahtecilik suçlarını mı, yoksa zincirleme biçimde tek bir sahtecilik suçunu mu oluşturduğu hususunda isabetli bir değerlendirme yapılabilmesi için yargılamalarının birlikte görülerek, delillerin bir bütünlük içinde değerlendirilmesinde yarar bulunmaktadır. Ceza Genel Kurulunun 29.09.2015 gün ve 828-293 sayılı kararında da benzer nitelikteki sahtecilik suçlarından açılan davalar arasında fiili ve hukuki bağlantının mevcut olduğu ve birleştirilmelerinde yarar bulunduğu belirtilmiştir.
    Bu itibarla, Özel Daire bozma kararı isabetli bulunduğundan, yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.09.2013 gün ve 556-631 sayılı direnme hükmünün, sanık hakkında devam eden davayla, benzer nitelikteki eylemleri nedeniyle açılan diğer davalar arasında, fiili ve hukuki bağlantı mevcut olup, sanığın eylemlerinin ayrı ayrı sahtecilik suçlarını mı, yoksa zincirleme biçimde tek bir sahtecilik suçunu mu oluşturduğu konusunda isabetli bir değerlendirme yapılabilmesi için yargılamalarının birlikte görülerek, delillerin bir bütünlük içinde değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.11.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi