14. Hukuk Dairesi 2015/18806 E. , 2017/7270 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 24.06.2013 gününde verilen dilekçe ile yola elatmanın önlenmesi ve yıkım talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 13.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, yola elatmanın önlenmesi ve yıkım istemine ilişkindir.
Davacı, davalıya ait 1504 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın kadim yola tecavüzlü olduğunu, kendisinin köy halkından olup yolun yanında evinin bulunması nedeniyle bu davayı açmak zorunda kaldığını, dava önce kaymakamlık makamınca davalının yola müdahalesinin tespit edilmesi üzerine müdahalenin men"ine karar verildiğini; ancak, bu kararların infaz edilmediğini belirterek davalının yola elatmasının önlenmesini ve davalıya ait parselde bulunan binanın yola tecavüzlü kısmının yıkılmasını talep etmiştir.
Davalı, dava konusu binayı yaparken yola taştığını bilmediğini, eğer bir taşma varsa ve yoldan geçişi engelliyorsa, kamu zararı da bulunması halinde bina duvarının yıkılmasına bir diyeceğinin olmadığını beyan etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davalının yola müdahalesinin önlenmesine ve fen bilirkişi raporunda 1504 parsel sayılı taşınmazda bulunan binanın A harfiyle gösterilen 11,10 m2"lik kısmının yıkılmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanunun 683. maddesi hükmünce bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şeyden (eşyadan) dilediği gibi kullanma ve tasarrufta bulunma yetkisine de sahiptir. Yasanın 684. maddesine göre de, malik olan kimse o şeyin bütünleyici parçalarına da malik sayılır. Bütünleyici parçadan maksat yerel adetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır. Yasanın 688. maddesinin öngördüğü kurala göre de, paylı mülkiyette birden çok kimse maddi olarak bölünmüş olmayan o şeyin tamamına belli paylarda malik olur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun (13.6.1984 tarih ve 1982/358 Esas, 1984/710 Karar sayılı, yine 26.10.2005 tarih 2005/14-587 Esas, 2005/609 Karar sayılı, 2010/4-4 Esas, 2010/56 Karar sayılı ilamlarında) açıklandığı üzere el atmanın önlenmesinin yanı sıra yıkım isteminin de söz konusu olduğu hallerde tüm müşterek maliklerin davada yer almaları gereklidir.
Somut olaya gelince; UYAP"tan alınan tapu kaydına göre dava konusu 1504 parsel sayılı taşınmazda davalı ... dışında başkaca paylı maliklerin de bulunduğu, mahkemenin yola tecavüzlü kısmın yıkımına karar verdiği binanın paylı mülkiyet rejimine tabi olarak davalı ve davada taraf olmayan toplam ondört paydaş adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda yıkım, dava dışı paydaşların hakkını da etkileyeceğinden dava dışı paydaşların davaya katılımları sağlanmadan aleyhlerine sonuç doğuracak şekilde yıkım kararı verilemez. Esasen kurulan hükmün dava dışı paydaşlar bakımından infaz olanağından da söz edilemez.
O halde mahkemece, dava konusu 1504 sayılı parselin güncel tapu kaydının ilgili tapu müdürlüğünden getirtilerek davalı dışındaki paydaşlarının, ölü olmaları halinde ise yasal mirasçılarının davada yer almaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmaksızın yazılı şekilde yıkım kararı verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.