Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2010/18-90
Karar No: 2010/101
Karar Tarihi: 24.02.2010

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/18-90 Esas 2010/101 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu 2010/18-90 E., 2010/101 K.

Hukuk Genel Kurulu 2010/18-90 E., 2010/101 K.

  • MENFİ TESPİT
  • VEKALET ÜCRETİNİN TAYİNİ
  • 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 417 ]
  • 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 419 ]
  • "İçtihat Metni"

    Taraflar arasındaki "Menfi tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 13.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 15.10.2008 gün ve 2008/113 E. 2008/331 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18.Hukuk Dairesinin 15.10.2009 gün ve 2009/878 E. 2009/5120 K. sayılı ilamı ile, (...2-Davacılar vekili dava dilekçesinde istenen 24.746,36 YTL borcun 4.415 YTL"sinden davacı E.... Ü...."in, tamamından ise davacı H.... Ü...."in sorumlu olmadığının tespitini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu durum karşısında kabul edilen en yüksek istem üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davada kendisini vekille temsil ettiren davacılar vekili yararına 2.774,6 YTL vekalet ücreti yerine, yükümlünün kabul edilen istemi üzerinden daha az vekalet ücretine hükmedilmesi,

    Doğru görülmemiştir.

    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN: Davacılar vekili

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu"nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 24.02.2010 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

    KARŞI OY

    Hukuk Genel Kurulunun önüne gelen uyuşmazlık davacılar yararına hükmedilecek avukatlık ücreti ile ilgilidir. Davacılardan H.... diğer davacının babası olup davacı E....in askeri lise yüklenme senedini velayeten imzalamıştır. Davalı kurum davacılardan bu yüklenme senedine dayalı olarak 17.414,36 T.L. asıl Borç,7.332,00 T.L. işlemiş faizin ödenmesini istemiştir.

    Davacılar H.... ve E.... bu talep üzerine eldeki menfi tespit davasını açmışlar,davacı H.... yüklenme senedinden dolayı hiçbir borcunun bulunmadığının tespitini istemiş,diğer davacı E.... ise talep edilen tutarın 4415,00 T.L. dan borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.

    Mahkemece davacı H....in borç yüklenme senedini velayeten imzaladığı, dava tarihi itibari ile velayeti altında bulunan E.... reşit olduğundan davacının borcunun bulunmadığına, diğer davacı E....in ise sözleşmeye göre talep edilen tutarın 4415,00 T.L.dan sorumlu olmadığına karar verilmiş ve bu yönler kesinleşmiştir.

    Mahkeme ilk kararında 4415,00 T.L. üzerinden takdir edilen avukatlık ücretinin tahsilde tekerrür olmamak koşulu ile davalıdan alınıp kendilerini vekille temsil ettiren her iki davacıya verilmesine hükmetmiş, Özel Daire kabul edilen en yüksek miktar üzerinden avukatlık ücreti takdiri gerektiği gerekçesi ile hükmü bu yönden bozmuştur.Yerel mahkeme davacı H....in diğer davacı E....in velisi bulunduğu,E....in reşit olması nedeniyle davacı H....in borçtan kurtulduğunu bu nedenle lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığını kabul etmiş ancak kararında düşük olan 4415,00 T.L. talep üzerinden belirlediği avukatlık ücretinin davalıdan alınıp her iki davacıya verilmesine karar vermiştir.Bu bir çelişki olup mahkeme kararının bu yönden bozulması gerekirken ne Özel Daire ne de Hukuk Genel Kurulu bu hususa hiç değinmemiştir.Yerel mahkeme kararı bozulurken Özel Daire mahkemenin (tahsilde tekerrür olmamak koşulu ile ) hükmünü bozma nedeni saymamış ve bu yön kesinleşmiştir.Ancak her iki davacıya da vekalet ücreti taktir edilirken davacıların bu vekalet ücretinden hangi oranlarda hak sahibi olacakları belirtilmemiş ve her iki davacının da dava konusu edilen en yüksek değer üzerinden tek vekalet ücretine hak kazanacakları hem Özel daire kararında hem de Hukuk Genel Kurulu kararında benimsenmiştir.Bu durumda 4415,00 T.L. için dava açan E....e 24.746,36 T.L. üzerinden nispi vekalet ücreti taktir edilmiş olup bu kabulün yasal bir dayanağı bulunmamaktadır.

    Konuyu önce hukuk normları açısından incelemekte yarar vardır; davacı H.... sözleşmeden dolayı hiçbir borcunun bulunmadığını bu kendisi için borç doğurmayacağı iddiasına dayanarak eldeki davayı açmıştır.Diğer davacı E.... ise sözleşme ile bağlı olduğunu,ancak borcunun istenen miktarda olmadığını savunmuştur.Bu durumda davacıların aynı nedenlere dayanarak dava açtıklarını söylemek mümkün değildir.Bunun sonucu olarak da aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmamaktadır.Her birisi ayrı dava açabilecekleri gibi olayımızda olduğu gibi birlikte de açma imkanları vardır.Dava birlikte açılsa bile davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı değil ihtiyari dava arkadaşlığı mevcuttur.İhtiyari dava arkadaşlığında her davacının davası ayrı dava olup hükmün her davacı için ayrı kurulması ve bunun sonucu olarak da yargılama giderlerinin ve bu doğrultuda kendisini vekille temsim ettiren her davacıya dava konusu ettiği ve kabul edilen miktar üzerinden ayrı avukatlık ücreti taktiri,keza her davacı için reddedilen kısım için de karşı taraf lehine ayrı vekalet ücreti taktiri gerekmektedir.Kaldı ki H.U.M.Y. 417 ve 419. maddelerine göre de ihtiyari dava arkadaşlığında her bir davacı için hükmedilen yargılama giderlerinin hüküm fıkrasında açıkça gösterilmesi gerekir.Bu konuda başka bir örnek verilecek olursa; H.G.K. 102.2010 tarih 2010/4-65-68 Sayılı kararında( Bilindiği gibi davanın birden fazla kişi hakkında aynı sebepten doğması halinde birden fazla kişi birlikte dava açabilir veya dava edilebilirler."HUMK madde 43/2" ihtiyari dava arkadaşlığında,her dava arkadaşının davası diğerinden bağımsız ise de tahkikat safhası ortaktır.Yani dava arkadaşı sayısı kadar dava vardır.Her bir dava arkadaşı hükme karşı ayrı ayrı kanun yollarına başvurabileceği gibi,birlikte de başvurabilirler.Öte yandan gerek temyiz incelemesindeki kesinlik sınırı,gerekse karar düzeltme incelemesi yapılabilmesi için gereken miktarlarda her bir davalı aleyhine hükmedilen değer dikkate alınmalıdır.) şeklinde hüküm kurulmuştur.Bu kararda da vurgulandığı gibi ihtiyari dava arkadaşlığında her dava her yönden bağımsızdır.Bu nedenle her davacı için yargılama gideri bu doğrultuda avukatlık ücretinin de ayrı olması gerekmektedir.

    Somut olayda davacıların baba-oğul olması bu kuralların uygulanmasına engel değildir.Her ne kadar her davacı için ayrı avukatlık ücreti taktiri gerekirse de bu davada davacılar kendileri için tek vekalet ücreti taktirini kabul etmişler ve bu husus karışı taraf davalı için usulü kazanılmış hak oluşturmuştur.Bu nedenle en yüksek değer üzerinden tek vekalet ücreti verilmesi yönündeki bozma doğrudur.Ancak tek vekalet ücreti verildiğinde bu ücretten her bir davacının ne kadarına hak kazandığının hükümde belirtilmesi gerekir.Bu nedenle hükümde ( tahsilde tekerrür olmamak koşulu ile 24.746,36 T.L. üzerinden taktir edilen nispi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı H...."e, 4415 T.L. üzerinden belirlenen 575 T.L. nispi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı E....e verilmesine)biçiminde hüküm kurulması gerekirken davacı E....in dava konusu etmediği en yüksek miktar üzerinden belirlenen avukatlık ücretinden yararlandırılması görüşüne katılamıyorum.K..arın bu nedenle ayrıca yukarıda belirtildiği gibi mahkeme sadece davacı E.... için vekalet ücretine hükmettiği halde karar kısmında bu gerekçesi ile farklı olarak her iki davacı yararına vekalet ücretini kabul etmesi nedeniyle ve değişik gerekçe ile bozulması gerektiği düşüncesindeyim.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi