11. Hukuk Dairesi 2016/327 E. , 2017/3495 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... ... 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... ... 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29/09/2015 tarih ve 2014/27-2015/123 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin bir kampanya ile sınırlı olarak ve sadece promosyon olarak tasarladığı/ürettiği kolyeleri “...” markasıyla alışveriş yapan müşterilere verdiğini, davalı tarafından ... 4. Noterliği vasıtasıyla gönderilen ihtarname ile kullanıma son verilmesinin ihtar edildiğini, ihtarnamenin tebellüğ tarihi itibariyle “...” ibaresinin kullanımının askıya alınmasına rağmen müvekkili aleyhine ... Cumhuriyet Başsavcılığı 2012/70173 soruşturma numarası ile şikayette bulunulduğunu, akabinde ... 2. Fikri Sınai Haklar Ceza Mahkemesi"nin 2013/305 Esas sayılı dosyası ile ceza davası açıldığını, davalı adına tescil edilmiş olan “...” ibaresinin herkesin kullanımına açık bir cins isim olması nedeniyle MarKHK m.7/c uyarınca marka olarak tescilinin mümkün olmadığını, bu ibarenin ayırt edici olmadığını, davalı adına tescil edilmiş olan markanın tescilden itibaren 5 yıl içinde kullanılmadığını, 14. sınıfta yer alan eşyalar kapsamında kullanılmayan markanın MarKHK m. 14 uyarınca hükümsüz kılınması gerektiğini, davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek davalı adına tescilli 2005/10843 tescil numaralı markanın 556 sayılı KHK"nın 14.maddesi gereğince hükümsüzlüğüne, iptaline ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili MarKHK m 42 uyarınca markanın hükümsüzlüğü talebiyle açılacak davaların 5 yıl içinde açılması gerektiğini, müvekkilinin markasının tescil tarihinin 22.04.2005 tarihi olduğunu ve davanın süresinde açılmaması nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, MarKHK m 5/1 uyarınca kişi adlarının marka olarak tescil edilebileceğini, “...” ibaresinin aynı zamanda müvekkilin adı olmakla özel bir isim olduğunu, markanın tescilinin 556 sayılı KHK"nın 7/c maddesine aykırı olmadığını, davacı ihtarnamenin tebliğinden itibaren markayı kullanmadığını beyan etmiş ise de, Mayıs ayında anneler günü dolayısıyla yapmış oldukları satışlarda da bu markayı kullandığının tespit edildiğini, bunun üzerine savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, müvekkilinin şirketinde film yaptığını, "..." isimli yeni filminde senaryo, tasarımlar vs kendi ürünlerini lanse edeceğini, bu konuda çalışmaların yürütüldüğünü savunarak davanın hem süre yönünden hem de esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; kullanmama nedeniyle açılan hükümsüzlük davalarında, marka sahibinin markayı kullandığını ispat etmesi gerektiği, davalı tarafın dava konusu 2005/10843 nolu "..." isimli markayı etkin bir biçimde kullanıldığına ilişkin geçerli bir delil ibraz etmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davalının temyiz itirazlarına gelince;
Dava, kullanmama nedenine dayalı markanın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı şekilde 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi gereğince markanın kullanmama nedeniyle iptaline karar verilmiştir. Ancak, karar tarihinden sonra 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli 2016/148 esas ve 2016/189 karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptaline karar verilmiştir. Bu durumda, Anayasa Mahkemesi"nin anılan iptal kararı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte yazılı nedenle hükmün resen BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 07/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.