Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/10239
Karar No: 2015/7984
Karar Tarihi: 24.02.2015

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2013/10239 Esas 2015/7984 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2013/10239 E.  ,  2015/7984 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ
    DAVA :Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı, ikramiye, izin ücreti, manevi tazminat alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 24.02.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat ... geldi. Karşı taraf adına Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

    A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı, davalı bankanın ... şubesinde gişe görevlisi olarak çalıştığını, hakkında asılsız isnatlarla başlatılan bir soruşturma üzerine banka müfettişine ifade verdiğini, emekliliğe hak kazanma nedeniyle işten ayrılmak için dilekçe vermek istediğinde bu kabul edilmeyerek tüm haklarının ödeneceği söylenerek kendisinden baskı ve zorlamayla istifa dilekçesi alındığını ileri sürerek, kıdem ve manevi tazminat ile yıllık ücretli izin, ikramiye alacaklarını istemiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı, davacının iş sözleşmenin haklı nedenle feshedileceğinin ortaya çıkması üzerine davacının istifa dilekçesi vererek işten ayrıldığını, ardından emekliliğe ilişkin ikinci bir dilekçe verilmiş ise de bunun kabul edilmediğini, banka müfettişince yapılan soruşturma neticesinde davacının güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunun ortaya çıktığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini feshetmekte haksız olduğu, kullanmadığı yıllık izinleri ile kıstelyevm esasına göre ikramiye alacağı bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı davalı temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2- Taraflar arasında, iş ilişkisinin işçinin istifası ile sona erip ermediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı nedenle iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanununun 24 üncü maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin önelli fesih bildiriminin normatif düzenlemesi ise aynı yasanın 17 nci maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında Yasada işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir.
    İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. İstifanın işverence kabulü zorunlu değilse de, işverence dilekçenin işleme konulmamış olması ve işçinin de işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde gerçek bir istifadan söz edilemez. Bununla birlikte istifaya rağmen tarafların belirli bir süre daha çalışma yönünde iradelerinin birleşmesi halinde, kararlaştırılan sürenin sonunda iş sözleşmesinin ikale yoluyla sona erdiği kabul edilmelidir.
    Şarta bağlı istifa ise kural olarak geçerli değildir. Uygulamada en çok karşılaşılan şekliyle, işçinin ihbar ve kıdem tazminatı haklarının ödenmesi şartıyla ayrılma talebi istifa olarak değil, ikale (bozma sözleşmesi) yapma yönünde bir icap olarak değerlendirilmelidir.
    İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverenin tazminatların derhal ödeneceği sözünü vermek ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.
    İşverenin baskı uygulaması sonucu düzenlenen istifa dilekçesine değer verilemez. Dairemizce bu gibi hallerde feshin işverence gerçekleştirildiği, bununla birlikte işveren feshinin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmektedir (Yargıtay 9.HD. 3.7.2007 gün 2007/14407 E, 2007/21552 K.).
    İşçinin haklı nedenle derhal fesih nedenleri mevcut olduğu ve buna uygun biçimde bir fesih yoluna gideceği sırada, iradesi fesada uğratılarak işverence istifa dilekçesi alınması durumunda da istifaya geçerlilik tanınması doğru olmaz. Bu durumda işçinin haklı olarak sözleşmeyi feshettiği sonucuna varılmalıdır.
    İstifa belgesine dayanılmakla birlikte, işçiye ihbar ve kıdem tazminatlarının ödenmiş olması, Türkiye İş Kurumuna yapılan bildirimde işveren feshinden söz edilmesi gibi çelişkili durumlarda, her bir somut olay yönünden bu çelişkinin istifanın geçerliliğine etkisinin değerlendirilmesi gerekir.
    İstifa belgesindeki ifadenin genel bir içerik taşıması durumunda, işçinin dava dilekçesinde somut sebepleri belirtmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu halde de istifanın ardındaki gerçek durum araştırılmalıdır.
    İş sözleşmesinin istifa ile sona ermesi halinde, işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanması mümkün olmadığı gibi, ihbar ve kıdem tazminatlarına da hak kazanamaz. İstifa durumunda işçinin işverene ihbar tazminatı ödemesi yükümü ortaya çıkabileceğinden, istifa türündeki belgelerin titizlikle ele alınması gerekir. İmzaya itiraz ya da metin kısmına ilaveler yapıldığı itirazı mutlak olarak teknik yönden incelenmelidir.
    İstifa halinde dahi işçiye kıdem tazminatı ödeneceğini öngören sözleşme hükümleri ile işyeri uygulamaları, 4857 sayılı Yasaya göre geçerli olup, bu halde kıdem tazminatı 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesine göre hesaplanmalı ve anılan maddedeki kıdem tazminatı tavanı gözetilmelidir. Belirtmek gerekir ki, sözü edilen Yasada düzenlenen kıdem tazminatı tavanı mutlak emredici niteliktedir.
    Somut olayda davacının davalı bankanın Beylikdüzü şubesinde gişe görevlisi olarak çalıştığı sabittir. Davacının bu görevini yaparken müşterilere ödeme yaptığı veya tahsilat yaptığı anlarda aldığı paraların muhteviyatının banka dekontlarına işlemeyerek kasa hesabının yapılmasını zorlaştırdığı, kasanın fazla vermesi gereken bazı durumlarda fazla vermediği veya kasanın eksik verdiği, bu eksiklikleride kendi hesabından tamamladığı, yine bazı müşterilerin vadeli hesaplarının bir kısmını çekerken onliranın altındaki değişik küsüratları ödemediği, buna karşın gün sonu kasa kapatma esnasında kasanın fazla vermesi gerekirken tam çıktığı, yine yanı başında çalışan arkadaşı tarafından bir müşteriye ödeme yapılırken para sayma makinesinden 200 TL"lik bir banknot düştüğü, ilgili çalışanın paraları elden saymadan müşteriye verdiği, davacının bu düşen parayı fark ederek yerden aldığı ve kendi masası üstüne koyduğu, ardından bu parayı koluyla gizleyerek kendi kasasına koyduğu, müşterinin bir süre sonra aldığı paranın eksik olduğunu fark ederek banka şubesine gelerek bu hususu bildirmesi üzerine ödemeyi yapan ilgili personelce banka dekontu üzerindeki para ödemelerine ilişkin yapılan dökümün birbiriyle uyumlu olması üzerine müşyeriye tam ödeme yapıldığının söylendiği, müşterinin ısrarı üzerine banka güvenlik kameraları incelendiğinde davacının bu parayı yerden alarak kasasına koyduğu halde akşam yapılan kasa sayımında kasasının 200 TL fazla vermesi gerekirken tam çıktığı, bundan bir gün sonra sabah işe geldiğinde banka güvenlik görevlisinden kasanın bulunduğu çekmeceden kasanın tam olarak nasıl çıkartabileceğini sorarak yardım istemesi üzerine kasayı çıkarttığında bu 200 TL"lik banknotun kasa altına sıkıştığını belirterek parayı bulduğunu belirtmesi üzerine bu paranın banka müşterisine ödendiği müfettiş raporu, çalışanların müfettişe verdikleri ifadeler ve banka güvenlik kamera kayıtları ile sabittir. Davacının vadeli hesaplarını kapatarak paranın bir kısmı ile yeniden vadeli hesap açan ve bir kısmını çeken müşterilere ödeme yaparken ödeme yapılmış olarak gösterip ödemediği miktarın toplamı 60 TL"dir.
    Davacı bankada çalışmakta olup müfettiş raporuna konu olan olaylardaki miktarlar çok düşük ise de bankacılık işi güvene dayalı bir çalışmadır. Davacının banka müfettiş soruşturması sonucunda iş sözleşmesinin işverence haklı nedenle feshedilebileceğini düşünerek 12.05.2011 tarihinde istifa dilekçesi verdiği sabittir. Davacının bu istifa dilekçesini verdikten sonra aynı tarihte bu sefer yaş koşulu dışında emekliliğe hak kazanma nedeniyle ikinci bir fesih dilekçesi vermiş ise de bunu kıdem tazminatını alabilmek amaçlı yaptığı sabittir. Davacı istifa dilekçesini banka müfettişinin zorlama ve baskısı ile verdiğini ileri sürmüş ise de davacının işverenin güvenini sarsıcı davranışları, banka içi güvenlik kamera kayıtları ve tanık beyanları nazara alındığında istifa dilekçesinin iradesinin fesada uğratılarak alındığını ispat edememiştir. Mahkemece davacının kıdem tazminatı talebinin reddi gerekirken kabulü hatalıdır.
    3-Öte yandan kabule göre davacının 01.11.2004-01.11.2005 tarihleri arasında bir yıl ücretsiz izin kullandığı işyeri dosyası içindeki belgeler ile sabit olduğu halde kıdeme esas süre hesabı yapılırken bunun dikkate alınmaması hatalıdır.
    4-Davacı işyerinde uygulanan 01.04.2010-31.03.2012 dönemine ilişkin toplu iş sözleşmesinin 40. maddesi uyarınca işyerinde yılda dört maaş tutarında ikramiye ödeneceği sabittir. Toplu iş sözleşmesinin uygulanacağı tarihin 01.04.2010 olması nazara alındığında 40. maddede belirtilen ödeme tarihlerine göre Nisan-Mayıs-Haziran dönemi için 15 Haziran tarihinde, Temmuz - Ağustos - Eylül dönemi için 15 Ağustos tarihinde,
    Ekim-Kasım-Aralık dönemi için 15 Kasım tarihinde, Ocak-Şubat-Mart dönemi için ise 15 Şubat tarihinde ikramiye ödemesi yapılacağı sabittir. Dosya içindeki bordrolara göre davacının 2011/Ocak-Şubat-Mart dönemi için 15 Şubat 2011 tarihinde ikramiye ödemesi yapıldığı sabittir. Davacının 01.04.2011-12.05.2011 dönemi için 42 günlük ikramiye alacağı bulunduğu halde 86 gün üzerinden yapılan hesaplamaya göre ikramiye alacağına hükmedilmesi hatalıdır.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.100.00 TL.duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.02.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi