Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2016/145
Karar No: 2016/428

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/145 Esas 2016/428 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Sanık, bir aracı, şikayetçinin rızası olmadan alıp geri getirmediği gerekçesiyle güveni kötüye kullanma suçundan yargılanmıştır. İlk olarak sanık, İstanbul Anadolu 34. Asliye Ceza Mahkemesinde beraat etmiştir. Ancak, bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 15. Ceza Dairesi, yapılan işlemin hırsızlık suçunu oluşturabileceğini ve güveni kötüye kullanma suçundan beraat kararının isabetli olmadığını belirterek kararı bozmuştur. Yerel mahkeme ise yeniden yargılama sonucunda sanığın beraatine karar vermiştir.
Ancak, Ceza Genel Kurulu incelemesi sonucunda dava zamanaşımı nedeniyle kamu davasının düşmesine karar verilmiştir. İlgili kanun maddeleri şunlardır: 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e ve 5271 sayılı CMK'nun 223/8. maddeleri.
Ceza Genel Kurulu         2016/145 E.  ,  2016/428 K.

    "İçtihat Metni"

    Yargıtay Dairesi : 15. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Günü : 21.10.2014
    Sayısı : 254-520
    Güveni kötüye kullanma suçundan sanık ..."ün beraatine ilişkin İstanbul Anadolu 34. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 19.03.2008 gün ve 100-229 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 06.03.2013 gün ve 19755-4131 sayı ile;
    “Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkâr etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
    Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almak, hırsızlık suçunun temel şeklidir. Taşınır malın alınmasının suç oluşturabilmesi için, zilyedinin rızasının bulunmaması gerekir.
    Sanığın, katılana ait aracı Rahmanlara kadar gidip geleceğini söyleyerek beş dakikalığına aldığı, ancak geri getirmediği iddia edilen olayda; zilyetliğin geçici olarak devredilmesi karşısında eylemin hırsızlık suçunu oluşturacağı gözetilmeden, yazılı şekilde unsurları oluşmayan güveni kötüye kullanma suçundan beraatine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel mahkemece ise 21.10.2014 gün ve 254-520 sayı ile;
    “Sanık savunmalarında, şikayetçinin kendisine borçlu olduğunu, söz konusu aracı bankaya ve vergi dairesine olan borcu nedeniyle hacizli durumda iken getirip satmasını istediğini, atılı suçu kabul etmediğini beyan etmiş,
    Şikayetçi ise sanığın galericilik yaptığını, bunun dışında çok tanımadığını, 20.01.2006 tarihinde aracını beş dakikalığına istediğini, bir daha getirmediğini beyan etmiş ise de, 27.02.2006 tarihine kadar şikayette bulunmayı düşünmemiş, çok tanımadığı bir kişiyi şikayet etmek için niçin bu kadar geciktiğini de açıklayamamış,
    Sanığın, şikayetçiden alacağı olduğuna dair senetler göz önüne alındığında, şikayetçinin sanığı çok tanımadığı yönündeki beyanlarının doğru olmadığı değerlendirilmiş, dinlenen tanık Lokman Terzioğlu"nun beyanları da göz önüne alındığında, sanığın beyanlarının doğru olduğu kanaatine varılmıştır” gerekçesiyle direnerek, önceki hükümde olduğu gibi sanığın beraatına karar vermiştir.
    Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 01.02.2016 gün ve 43394 sayılı “kamu davasının düşmesi” istekli tebliğnamesiyle gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözülmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı eylemin sabit olup olmadığı, sabit olduğunun kabulü halinde nitelendirilmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
    5237 sayılı TCK"nın 66. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkacağı düzenlenmiş, maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde de beş yıldan fazla olmamak üzere hapis ya da adli para cezasını gerektiren suçlarda bu sürenin sekiz yıl olacağı hüküm altına alınmıştır. Aynı kanunun 67. maddesinin 3 ve 4. fıkraları uyarınca kesen bir nedenin varlığı halinde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak ve ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.06.2012 gün ve 978–250 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup davayı düşüren hallerden biri olan dava zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi halinde, yerel mahkeme ya da Yargıtay, resen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde,
    Sanığa atılı güveni kötüye kullanma suçunun yaptırımı, 5237 sayılı TCK"nun 155/1. maddesinde altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezası, bozma ilamında belirtilen vasıflandırmaya göre de; hırsızlık suçunun yaptırımı, aynı Kanun’un 141/1. maddesinde bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası olup, TCK"nun 66/1-e maddesi uyarınca her iki suçun asli dava zamanaşımı süresi sekiz yıl, 67/4. maddesi göz önüne alındığında kesintili dava zamanaşımı süresi ise oniki yıldır.
    Daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve 20.01.2006 tarihinde gerçekleştirildiği iddia edilen eylemle ilgili olarak, sanık hakkında dava zamanaşımını kesen en son işlem 22.05.2007 tarihli sorgusu olup, bu tarihten sonra dava zamanaşımını kesen veya durduran başkaca bir sebebin gerçekleşmediği gözetildiğinde, TCK"nun 66/1-e maddesindeki sekiz yıllık asli dava zamanaşımı süresi, dosya Ceza Genel Kuruluna intikal etmeden 22.05.2015 günü dolmuş bulunmaktadır.
    Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, gerçekleşen dava zamanaşımı nedeni ile bozulmasına, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesiyle tanınan yetkiye dayanılarak, 5237 sayılı TCK"nun 66/1-e ve 5271 sayılı CMK"nun 223/8. maddeleri uyarınca sanık hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1-İstanbul Anadolu 34. Asliye Ceza Mahkemesinin 21.10.2014 gün ve 254-520 sayılı hükmünün, gerçekleşen dava zamanaşımının nedeniyle BOZULMASINA,
    Ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK"nın, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı TCK"nun 66/1-e ve 5271 sayılı CMK"nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
    2-Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 15.11.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi