19. Hukuk Dairesi 2014/12471 E. , 2015/9247 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalılardan ... vekilince duruşmalı, diğer davalılar vekilince ve davacı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalılardan ve ...vek. Av. ... gelmiş, diğer davalı ... ve vekili gelmediğinden onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, taraflar arasındaki dikey anlaşmanın Rebaket Kurumu Kararları doğrultusunda öngörülen zamandan önce 18/09/2010 tarihi itibariyle grup muafiyeti dışında kalarak sonlandığını, tapuya tescil edilen intifa hakkının davacı yanca terkin edildiğini, davacı şirketin peşinen ve sözleşme süresini öngörerek yaptığı ödemelerin yararlanamayacağı süreye karşılık gelen kısmının güncellenmiş değeri ve semereleri ile sabit yatırım bedelleri ve intifa terkin harç bedelinin davalı tarafça ödenmesi gerektiğini iddia ederek fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla toplam 344.501,25 TL’nin avans faizi ve KDV’sinin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, cevap dilekçesinde müvekkillerinin adresinin bulunduğu...Mahkemelerinin yetkili olup, davanın öncelikle yetki yönünden reddini, yetki itirazlarının kabul edilmemesi halinde esasa ilişkin her türlü cevap ve delil sunma haklarını saklı tuttuklarını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 16/02/2006 tarihli ve 5 yıl süreli olup, 16/02/2011 tarihinde sona ereceğinden buna bağlı olarak intifa hakkının da bu tarihe kadar mevcudiyetinde bir sakınca bulunmadığı, ancak davacı tarafça Rekabet Kurulu’nun duyurusunu gerekçe göstererek sözleşmenin 30/11/2010 tarihli ihtarname ile süresinden önce sonlandırıldığı, bu tarihin bakiye süre başlangıcında esas alınamayacağı, 17 yıl için ödenen intifa bedelinin 16/02/2011 sözleşmenin olması gereken bitim tarihinden itibaren hesaplanması yapıldığında toplam 108.801,22 TL olması gerektiği, keşide edilen ihtarname ile temerrüdün 07/12/2010 tarihinde oluştuğu, davacı tarafça ödenen 8.959,94 TL terkin harcından Harçlar Kanunu’nun 58. maddesi uyarınca davalı tarafın sorumlu olduğu Rekabet Kurulu kararı üzerine oluşan sebepsiz zenginleşme halinde, sebepsiz zenginleşen davalının iyiniyetli olması sebebiyle semerelerin iadesinin olmadığı gibi denkleştirici adalet ilkesine de aykırı olduğu, bayilik ve intifa sözleşmelerinin taraflar arasındaki sözleşmede belirtilen nedenlerle değil Rekabet Kurulu kararı nedeniyle sona erdiğinden davalının sabit yatırım bedelinin iade yükümlülüğü bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar ... ve ...’nin tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. ,
2- Davalı ...’e dava dilekçesi ve ilk duruşma gününün tebliği için çıkartılan davetiye parçası arkasında diğer davalı ...’in imzasına benzer bir imza bulunmaktadır. Davalı ... temyizinde, yargılama aşamasında kendisine hiç tebligat yapılmadığını, yargılamadan haberdar olmadığını ve böylece savunma hakkının engellendiğini temyiz sebebi olarak ileri sürmüştür. Bir davada, taraflara usulen tebligat yapılmadan ve taraf teşkili sağlanmadan yargılamaya devam edilmesi hukuki dinlenilme hakkını ortadan kaldıracak nitelikte esaslı bir usul hatası olup, davalı ..."in yargılamaya katılması usulen sağlanmadan ve bunun sonucu olarak taraf teşkili yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3- Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince, dava dilekçesinde faize KDV yürütülmesi talebinde de bulunulmuştur. KDV Kanunu’nun 24/c maddesinde KDV matrahına dahil olan unsurlar arasında faizde sayılmıştır.
Bu durumda mahkemece, anılan yasa hükmüne göre, hüküm altına alınan faizin KDV’sine de hükmedilmesi gerekirken bu yön gözden kaçırılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar ... ve...’nin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte belirtilen nedenlerle davalı ... lehine, (3) nolu bentte belirtilen sebeplerle davacı lehine hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.100,00.-TL. duruşma vekalet ücretinin ... dışındaki diğer davalılardan müştereken ve mütelsilen alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 23.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.