19. Hukuk Dairesi 2014/12460 E. , 2015/9246 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
vek.Av. ...
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek....ile davalı vek.Av. ..."ün gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesi ile davalıya 5 yıl süreli bayilik hakkı tesis edildiğini, sözkonusu sözleşme ile birlikte ek olarak satış taahhütnamesi imzalandığını, davalı yanın taahhüdünü yerine getirmediğini, satın almayı vaad ettiği ürünleri almadığını ve müvekkilinin zarara uğramasına neden olduğunu, bundan dolayı davacının mahrum kaldığı kârı cezai şartı ödemesi gerektiğini iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kâr mahrumiyetinden doğan 15.000 TL"lik alacağın faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 05.02.2013 tarihli dilekçesiyle dava değerini ıslahla artırarak toplam 200.000 TL"nin faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmenin davacı tarafından haksız olarak süresinden önce feshedildiğini, müvekkili şirket elemanlarının akaryakıt alımı için gittiğinde ürün verilmediğini, davacının sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davalının yıllık 1.500 m³ = 1.500.000 lt beyaz ürün almayı taahhüt etmesine rağmen bu rakamı hiçbir zaman yakalayamadığı aksine en iyi satış miktarını yakaladığı 2008-2009 aralığındaki toplam alımının dahi 423.411 lt. olduğu, taahhüt uyarınca talep edilebilecek cezai şart miktarı dikkate alındığında davalının, şirketin tüm kar ve mal varlığından daha fazla bir meblağ ödemekle yüz yüze kalacağı, sadece davalı kârı dikkate alındığında ve şirketlerin faaliyetlerinden kar elde etme amaçlı kuruldukları düşünüldüğünde, cezai şart ödemesinin kabulü hakkında kârın 3 katı cezai şartın ödenmek zorunda kalınacağı, bu halde davalının aslında bir tacir değil meccani çalışan hatta daha da öte başkasından temin etmek zorunda kalacağı cezai şart miktarlarını ödemekle yükümlendirilmiş bir köle olacağı oysa bu hususun ticaretin, tacirin ruhuna aykırı olup, toplumsal adaleti, ülke ekonomisi ve ticari güvenliği bozucu bir etkiye sahip olacağından ahlaka aykırı bulunduğunu, bu nedenle başlatılan 1.500,000 lt"lik ( 1.500 m³) satış taahhüdünün geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle taraflar arasında kararlaştırılan cezai şartın 6098 Sayılı TBK"nun 179/2 (818 Sayılı BK"nun md. 158/2) maddesinde öngörülen ifaya ekli cezai şart niteliğinde bulunmasına, önceki yıllarda asgari alım taahhüdüne uyulmamasına rağmen takip eden yıllarda ihtirazi kayıt konmadan mal verilmeye devam edilmiş olması karşısında önceki yıllara ilişkin cezai şart talebinin yerinde olmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan öteki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
.../...
.
2- Taraflar arasında 15.08.2006 başlangıç tarihli 5 yıl süreli olarak imzalanan bayilik sözleşmesinin davacı tarafından davalıya çekilen 22 Haziran 2011 tarihli noter ihbarnamesi ile, asgari alım taahhüdüne uyulmadığından bahisle feshedildiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Davalı bayinin asgari alım taahhüdüne uymadığı dosya içeriği ile sabittir. Her ne kadar davacı vekili, önceki yıllarda da taahhüde uyulmadığı halde ihtirazi kayıtsız mal vermeye devam ettiğinden önceki yıllara ilişkin olarak cezai şart isteyemez ise de, son yıla ait cezai şart talebinde bulunabilir. Mahkemece bu yön gözetilmeden davanın tümden reddinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte belirtilen sebeplerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 23.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.